English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Barista

Barista translate Turkish

229 parallel translation
In peace, nothing so becomes a man as modesty and humility.
Barista yigide tevazu yarasir.
Hey, yo, Krista the Barista, put it on my account... and throw in a white chip macadizzamia nizzut cookie too.
Hey, yo, Barista Krista, benim hesabıma yaz ve bir de beyaz macadizzamia fındıklı kurabiyesi ekle.
On the next day of our wedding... my father went to Barista for coffee.
Düğünden bir sonraki gün... babam kahve için Barista'ya gitti.
A barista at a local coffee joint
Yerel bir kafede "barista" arıyolar.
- Barista?
- Barista?
This is a Starbucks digital barista.
Bu bir dijital Starbucks barista.
Do you know the restaurant Barista?
Barista lokantasını biliyor musun?
BARISTA : Cafe latte for Terrence.
Terrence'e sütlü kahve.
BARISTA : Doug, double cappuccino.
Doug, duble kapuçino.
FEMALE BARISTA : Next customer!
Sıradaki müşteri!
MALE BARISTA : Doug, double cappuccino.
Doug, duble kapuçino.
That fellow shouldn't be allowed to be a barista.
- O adamın barista olmasına izin verilmemeli.
He's clearly too small to be a barista.
Barista olmak için çok küçük.
You can't have tiny baristas, Jen.
Minik barista çalıştıramazsın, Jen.
It's being called the viral video of the year. A woman throws her coffee onto a tramp and then a man has an argument with a small barista.
Bir kadının kahvesini bir berduşun üstüne fırlatması ve ardından bir adamın küçük baristayla tartışması... bu senenin en çok izlenen videosu olarak anılıyor.
The barista goes to cross the road and is hit by a van with breasts.
Barista karşıya geçiyor ve göğüsleri olan bir minibüs tarafından eziliyor.
I'm a... fine, I'm a barista.
Ben bir... Pekala, ben bir garsonum.
Yeah, this hot little Starbucks barista got her period all over them.
Aybaşımda pedimi takmayı unutmuşum her taraf kan olmuştu.
And I met this cute barista at the coffee bean who I never thought would like me. But he did like me, he did.
Beni hiç beğenmeyeceğini düşündüğüm şu sevimli ekspresocu çocuğu gördüm.
And, lastly, I'm in a little bit of a tiff with the main barista down at Coffee Bucks. He's not above poisoning me, so I'm gonna need you to be my official beverage taster. Yes?
Son olarak, kafede, kahve makinesinde çalışan adamla biraz atıştık, beni zehirlemeye çalışıyor, bu yüzden senin benim çeşnicibaşım olmanı istiyorum, tamam mı?
- He's a shitty barista anyways.
Boktan bir servis elemanı zaten.
Hey, guys, the barista said sam looked like us.
Millet, Barista, Sam'in bize benzediğini söyledi.
Melissa, your barista.
Melissa, kafedeki garson aşkın.
I have been isolating myself for years behind this halloween mask, scaring away everyone with whom I come in contact, in particular, a young lady of whom I have grown fond, a lithe beauty of a barista at the cafe.
Yıllardır kendimi cadılar bayramı maskesi arkasında izole ettim, münasebet ettiğim herkesi kendimden korkutup kaçırdım, bir şekilde, içimde çok büyük bir ilgi beslediğim bir kız dışında, kafedeki garson kızın o kıvrak güzelliğinin dışında.
He could be our barista, play spanish guitar.
O barmenimiz olabilirdi, klasik gitar çalardı.
Christ, look, we've already inserted our Fruity Barista.
Christ, dikkat et! Barmen, meyveli kahve getiriyor.
Rest in Peace!
Barista huzur!
I forgot about that fucking barista.
Şu lânet barmen aklımdan çıkmış.
See this? BARISTA :
Şunu gördün mü?
Well, there was a detour with a boho barista.
Boho baristadan * ayrıldım işte.
Today we learn the lesson of the barista who taught me- - Steven- - this lesson.
Bugün kahve barmeninin dersini öğreneceğiz, ki bana da, Steven, kendisi öğretmiştir.
But when it arrived so and I mentioned it, the barista said,
Fakat o şekilde geldiğinde, kahve barmeninin şöyle söylediğini düşündüm ;
Remember the coffee barista and her nice cappuccinos?
Kızın Barista kahvesini ve tatlı kapuçinosunu hatırlıyor musun?
Okay, there's a barista there, works in the morning, redhead, wears her hair up?
Tamam, orada kahve hazırlayan biri var, sabahları çalışıyor, kızıl saçlı, saçlarını yukarıdan topluyor?
What am I supposed to do, become a barista until my date with death?
Ne yapacağım yani ölüm günüm gelene kadar kahveci mi olacağım?
Yes, it's as a barista at the coffee mill on hyperion, but it's a job.
Evet, bir kahve dükkanında garsonluk yapıyorum ama gene de bir işim var.
I work at Berkeley Coffee. I'm a barista. Oh.
Baristayım.
I mean, I know I'm not a big lawyer who walks around on the weekends in a juicy pantsuit, but does that mean I have to go out with a fat, balding barista?
Senin gibi önemli bir avukat değilim tabii. Hafta sonları ortalarda bir örnek takımlarla dolaşmıyorum. O yüzden şişko, kel baristalarla çıkabilirim, öyle mi?
So, I want you to know I'm not just a barista.
Sadece barista değilim tabii.
What happened to him being a fat, balding barista?
Hani şişmandı? Hani keldi?
You're cafe Barista.
Sen cafe Barista'sın.
This barista is totally hitting on me.
Bir ufaklığın gözü üzerimde.
He's a barista in a coffee shop.
Bir kahve dükkanında tezgahtar.
Bye-bye writing at Starbucks till a certain persian barista asks me about my novel.
Hoşça kal Starbucks'taki İranlı baristanın bana romanımla ilgili soru sorması.
She... she's a barista at Gibbs'coffee shop?
Gibbs'in kahve aldığı yerdeki espresso uzmanı.
Smells like a barista's underpants in here.
Kahvecinin iç çamaşırı gibi kokuyor.
The girl I was dating was a barista.
Çıktığım kız baristaydı.
You're a barista.
- Sen garsonsun.
- Barista.
- Espresso hazırlayan.
-
BARIŞTA SAVAŞ ZHANXIOU KASABASI
Spiritual pride in a barista?
Hem baristalarda ruhani ülkü mü olurmuş?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]