Baton translate Turkish
630 parallel translation
I had her all sewed up in Baton Rouge, or at least I thought so.
Baton Rouge'da onu kapana kıstırmıştım, ya da ben öyle sanmıştım.
" During the entire war of 1870 the execution of the campaign was lame, impotent and nullified by petty jealousies among the generals each of whom thought only of securing a field marshal's baton for himself.
" 1870 deki savaş süresince yürütülen mücadele zayıf, aciz ve etkisizdi. Generaller arasındaki yersiz rekabetler savaş alanındaki görevlilerin sadece kendi güvenliğini düşünmesine sebebiyet verdi.
The first violin gave him his baton, as usual.
Her zaman olduğu gibi ilk kemancı O'na sopasını verdi,
What is it? Tonight, would you be so good as to glance occasionally at my baton?
Bu gece arada bir değneğime bakar mısın?
Watch the baton.
Değneği izle.
The conductor lifts his baton, und we start.
Orkestra şefi batonunu kaldırır, ve müzik başlar.
You see this baton?
Bu çubuğu görüyor musun?
20 years a captain, while others who know only how to deploy their forces at court now dangle a marshal's baton.
Tek bildikleri meydanlarda güç gösterisi yapmak olanlar şimdi bando asası sallarken, ben yirmi yıllık yüzbaşıyım.
A poorly made bed means 20 baton blows.
İyi yapılmamış bir yatak 20 cop demekti.
What, baton twirling?
Ne, baton çevirmek mi?
You know, I've been a fan of baton twirling from way back.
Çok eskiden beri baton çevirmenin hayranıyım.
- Mace, that baton bit was the living end.
- Mace, şu batonlu şov muhteşemdi.
Ladies and gentlemen I give you Mrs. Lonesome Rhodes doing her unbelievable double-fire baton-twirling dance to the scherzo from the Seventh Symphony by Ludwig van Beethoven.
Bayanlar ve baylar, size inanılmaz, yanan ikili baton çevirme dansını Ludwig van Beethoven'in yedinci senfonisi eşliğinde yapacak olan Bayan'Yalnız'Rhodes'u takdim ediyorum.
Ed Sullivan wants me to do my double-fire baton dance on his show Sunday night.
Ayrıca, Ed Sullivan, pazar gecesi yanan ikili baton dansımı yapmamı istiyor.
You can do your double-fire baton-twirling dance in the ladies'room of the Little Rock depot.
Yanan ikili baton çevirme dansını Little Rock garının bayanlar tuvaletinde yapabilirsin.
This baton of victory has been nobly won.
Bu zafer asası asilce kazanıldı.
We're heading south to Baton Rouge to join up with the Union forces there.
Güneye doğru ilerleyip Baton Rouge'a ilerleyeceğiz. Oradaki Kuzey birliklerine katılacağız.
John, it is 300 miles from Newton Station to Baton Rouge.
John, Newton İstasyonu'ndan Baton Rouge'a kadar 300 mil var.
Blow Newton Station off the map, then through to Baton Rouge.
Newton İstasyonu'nu havaya uçurunca, Baton Rouge'a doğru ilerleyeceğiz.
Straight through to Baton Rouge.
Doğruca Baton Rouge'a ilerlenilecek.
Ask them what they think your chances are of blowing up Newton Station and getting to Baton Rouge.
Belki de Newton İstasyonu.'nu havaya uçurup Baton Rouge'a gitme konusundaki şansımızı onlara sormak isteyebilirsiniz.
They're headed southwest to Baton Rouge.
Bunlar güneybatıya Baton Rouge'a gidiyor.
Baton Rouge.
Baton Rouge.
It's Baton Rouge, Major.
Baton Rouge'a gidiyorlar, Binbaşı.
John, how far do you figure to Baton Rouge?
John, Baton Rouge ne kadar uzakta dersin?
We're going on to Baton Rouge.
Biz Baton Rouge'a gidiyoruz.
Do you recognize this baton?
Bu sopayı tanıdın mı?
- Up, up, up. - Watch that baton.
Copa dikkat et.
And I had got us a room in Baton Rouge, and we were gonna stay there.
Baton Rouge'da bir oda tutmuştum, orada kalacaktık.
Just because some old fool in Baton Rouge signed a piece of paper doesn't make it so.
Baton Rouge'da yaşlı bir budala bir kâğıt parçası imzaladı diye bu böyle olacak değil.
- To Baton Rouge, to put that damned county commissioner straight.
- Baton Rouge'a o kahrolası Bölge Amirine haddini bildirmeye!
As I remember, the district attorney tried hard to make the charge stick, but the whole thing was transferred over to Baton Rouge.
Bölgesel savcı suçlamasını sağlam esaslara dayandırmak için çok uğraştı ama dava dosyasını olduğu gibi Baton Rouge'a devrettiler.
Our lucky friend from Baton Rouge gets a big fat queen with his pair of sixes.
Baton Rouge'lu şanslı dostumuz iki altının yanına tombul bir kız aldı.
She's in a nursing home near Baton Rouge.
Baton Rouge yakınında bir bakım evinde.
She was hit with a baton.
Sorgudayken cop yemiş.
I like Baton Rouge, personally. Well, it's down.
- Ben Baton Rouge'u tercih ediyorum.
It's a little south of Baton Rouge.
- Orası güneyde kalır.
When we say "up", that's because we lived on the north side of town.
Baton Rouge daha güneydedir. Ama biz güney demeyiz.
Get the baton, Anthonsen.
Copu kap Anthonsen.
Get the baton!
Jopuna kuvvet!
Barbara Jean, tragically burned in an accident involving a fire baton.
Barbara Jean yanan sopa gösterisi kazasında feci şekilde yandı.
He has only a baton in his hand!
Elinde sadece bir sopa var!
They're yelling in Baton Rouge. Goddamn it.
Baton Rouge'da bağıranlar var.
You know how she wanted to be on the baton team.
Gösteri takımında olmayı ne kadar istediğini biliyorsun.
You can now practise boxing... Knife, baton and other skills
Artık boks, bıçak, değnek ve benzeri becerileri çalışabilirsin.
The baguette.
Bir baton ekmek.
I shot the coyote in Baton Rouge, remember?
Baton Rouge'daki çakalı vurmuştum.
I swing a nasty baton. That's good.
- Ben pis bir sopa sallıyorum.
Well, I could rub shoe polish on me like I did down in Baton Rouge.
Baton Rouge'da yaptığım gibi yüzüme ayakkabı cilası sürebilirim.
I'm interviewing a 14-year-old blind baton twirler.
14 yaşındaki kör bir değnek çeviricisi iIe röportajım var.
♪ Busted flat in Baton Rouge ♪ How fast'll that car go?
Arabaları ne kadar hızlı gidebiliyor?