Baudelaires translate Turkish
140 parallel translation
You must be the Baudelaires.
Sizler Baudelaireler olmalısınız.
Every morning, Count Olaf would order the Baudelaires to do a great number of terrible chores.
Kont Olaf her sabah Baudelairelere emirler yağdırıp onlara sayısız korkunç angarya yüklerdi.
The Baudelaires enjoyed their evening in the sanctuary they'd built together.
Baudelaireler, birlikte kurdukları sığınakta akşamların tadını çıkarıyordu.
But the Baudelaires savored their victory as they sped towards their new home.
Ama çocuklar, yeni evlerine giderken zaferlerinin tadını çıkardılar.
Though still in the clutches of a clueless banker, the Baudelaires celebrated their unmasking of Count Olaf as they skimmed their way across the icy surface of Lake Lachrymose.
Bihaber bankacının gözetiminde olsalar da Baudelaire'ler, Ağlayan Göl'ün donmuş yüzeyinde ilerlerken Kont Olaf'ın maskesini düşürmelerini kutluyorlardı.
Baudelaires?
Bauldelaire'ler?
But as the storm passed and the waters calmed, the Baudelaires couldn't help but feel a small sense of accomplishment.
Ama fırtınanın dinmesi, suların durulmasıyla Baudelaireler biraz da olsun bir başarı duygusu hissettiler.
The Baudelaires had triumphed.
Baudelaireler kazandı.
As for the Baudelaires, what lay ahead for them was unclear.
Baudelairelere gelince, gelecekleri belirsizdi.
This story is about the Baudelaires.
Bu hikaye Baudelaireler ile ilgili.
And for this reason, I am happy to say, the Baudelaires were very fortunate indeed.
Ve bu yüzden, Baudelaireler'in aslında talihli olduğunu söylemekten mutluluk duyuyorum.
Baudelaires? Is that you?
Bauldelaire'ler?
The Rimbauds, the Baudelaires, the... they all need to be put in prison.
Rimbauds, Baudelaires, ve diğerleri... hepsinin hapse atılması gerekir.
That is because not very many happy things happened in the lives of the Baudelaires.
Çünkü Baudelairelar, hayatları boyunca pek gün yüzü göremediler.
On gray and cloudy days, the Baudelaires had the beach more or less to themselves, so they could work together on their projects and experiments.
Kapalı, bulutlu günlerde sahil, Baudelairelara kalırdı, böylelikle proje ve deneyleri üzerinde birlikte çalışabilirlerdi.
Certainly, I wish I could go back and change the history of the Baudelaires at this very moment rather than the descent into misery, tribulation and... dire inconvenience which will occur shortly.
Geriye gidip tam bu anda Baudelaireların geçmişini değiştirebilmeyi, yakında yaşayacakları büyük sıkıntıları, ıstırap ve çilenin pençesine düşmelerini önleyebilmeyi çok isterdim.
I just want to assure you Baudelaires that you have absolutely nothing...
Ancak Baudelairelar olarak emin olun ki hiçbir...
Say goodbye, Baudelaires.
Vedanızı edin Baudelairelar.
That's not so bad, is it, Baudelaires?
O kadar da kötü değil gibi, ne dersiniz?
Nobody asked the Baudelaires.
Baudelairelara soran olmadı.
Good night, Baudelaires.
İyi geceler Baudelairelar.
I regret to inform you, the Baudelaires'fate was worse.
Üzülerek söylüyorum ki, Baudelaireların talihi çok daha makûstu.
Chop-chop, Baudelaires!
Hadi bakalım Baudelairelar!
Better and better, Baudelaires.
Gitgide daha da iyi oluyorum Baudelairelar.
But in time, Baudelaires, I hope you'll come to realize... you haven't the faintest idea.
Ancak zamanla Baudelairelar, ancak zamanla anlamanızı umuyorum ki kişiliğimi aklınız hayaliniz almaz.
Baudelaires?
Baudelairelar?
And as the Baudelaires would discover, there are some things that even a long night of introspection cannot change.
Ve Baudelaireların da göreceği gibi, gece boyunca kendi içinde muhakeme yapmanın dahi değiştiremeyeceği bazı şeyler vardır.
And before the Baudelaire orphans were placed under the care of a terrible actor with a mysterious tattoo of an eye on his ankle, who made the Baudelaires sleep in an awful room, do a series of difficult and irritating chores, and cook dinner for his disreputable and largely untalented theater troupe, resulting in an act of violence that ought not to be shown on-screen.
Ve Baudelaire yetimlerinin, ayak bileğinde gizemli bir göz dövmesi olan, onları korkunç bir odada uyumaya, zor ve sinir bozucu ev işleri yapmaya zorlayan ve onlara, adı kötüye çıkmış, yeteneksiz tiyatro grubu için normalde ekranlarda gösterilemeyecek kadar fazla şiddet içeren bir olayla son bulan
I think the person nearest to the Baudelaires is renowned actor and handsome man, Count Olaf.
Baudelairelara en yakın kişi, saygıdeğer aktör ve yakışıklı adam Kont Olaf oluyor sanırım.
Baudelaires, are you familiar with the term "in loco parentis"?
Baudelairelar, "in loco parentis" nedir, bilir misiniz?
It was good seeing you, Baudelaires.
Sizi görmek güzeldi.
and... a blurry photograph... taken a long time ago, of a woman named Beatrice, which I look at from time to time while writing this account from across what was once a prominent theater, no more able to help the Baudelaires
Baudelaire yetimlerine dair notlarım, seyahatlerim sırasında edindiğim birkaç mühim nesne ve bulanık bir fotoğraf. Beatrice adındaki bir kadının, uzun zaman önce çekilmiş bir fotoğrafı. Bu öyküyü kaleme alırken zaman zaman ona bakıyorum, zamanında karşıda seçkin bir tiyatro salonu vardı, bu fotoğraf da Baudelairelara, Kont'un kulesinde buldukları nesnelerden daha fazla yardım edemeyecekti.
I'm just glad the Baudelaires are adjusting to their new life.
Baudelaireların yeni hayatlarına alışmalarına sevindim.
A vile and terrible person who is in complete control of the Baudelaires'entire fortune.
Baudelaire servetinin kontrolünü tamamıyla elinde tutan adi, iğrenç bir insan.
I am so sorry, Baudelaires.
Çok üzgünüm Baudelairelar.
- I was kidnapped by Count Olaf's associates and tied to a tree before I could tell you that the Baudelaires'uncle, Dr. Montgomery, was designated by the parents as their legal guardian and has been waiting to hear from you.
Kont Olaf'ın şürekâsı tarafından kaçırılıp ailenin yasal vasi olarak Dr. Montgomery'yi atadığını size söyleyemeden bir ağaca bağlandım. Sizden haber bekliyor.
The Baudelaires will be sent to a suitable guardian and this series of unfortunate events has come to a close.
Baudelairelar, uygun bir vasiye emanet edilecek ve bu talihsiz olaylar dizisi de artık son bulacak.
I cannot allow the Baudelaires to be raised by someone who is not a relative.
Akrabaları olmayan biri tarafından yetiştirilmelerine müsaade edemem.
Come along, Baudelaires.
Gelin hadi Baudelairelar.
Gustav, have the Baudelaires arrived at Dr. Montgomery's?
Gustav, Baudelairelar Dr. Montgomery'nin evine vardı mı?
Have the Baudelaires arrived at Dr. Montgomery's?
Baudelairelar Dr. Montgomery'nin evine vardı mı?
The Baudelaires did not understand why they were now off toward an unknown relative instead of living with Justice Strauss.
Hâkime Strauss'la yaşamak yerine tanımadıkları bir akrabalarına götürülmelerine anlam verememişti Baudelairelar.
If I were you, I would look away before viewing any of the horrible and horrifying events that comprise this ghastly new episode... in the Baudelaires'unfortunate lives.
Yerinizde olsam hazır Baudelaireların talihsiz hayatlarının bu feci bölümünü oluşturan korkunç ve korkutucu olayları görmemişken başka bir şey izlerdim.
It's a brand-new episode in your lives, Baudelaires.
Hayatınızda yepyeni bir bölüm başlıyor Baudelairelar.
- You must be the Baudelaires. - Yes.
- Siz Baudelairelar olmalısınız.
Now, Baudelaires, I am about to show you one of the most important scientific collections in the history of the world.
Şimdi Baudelairelar, sizlere dünyanın gelmiş geçmiş en önemli bilimsel koleksiyonlarından birini göstereceğim.
One thing that I have found is that when the story of the Baudelaires becomes too upsetting for me, when it becomes absolutely overwhelming, it is useful to stop for a moment of contemplation, uh, with a cup of tea or some other powerful beverage.
Baudelaireların öyküsü çok üzücü bir hâl aldığında, kesinlikle dayanılmaz bir hâl aldığında, bir fincan çay veya başka bir sert içecek eşliğinde bir an için durup düşünmek faydalı oluyor.
But... their days are done, Baudelaires.
Ama artık hayatta değiller Baudelairelar.
For years afterwards, the Baudelaires wondered what they might have done differently the day Count Olaf appeared at their door.
- Kapıyı açın! Baudelairelar, sonraki yıllar boyunca Kont Olaf kapılarına geldiğinde neyi farklı yapsalardı diye düşündüler.
Baudelaires.
Baudelairelar.
Baudelaires!
Baudelairelar!