English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bean

Bean translate Turkish

2,412 parallel translation
There were, like, little bean babies inside every one.
Sanki her birinin içinde küçük fasulye yavruları vardı.
Remember, when you bid you'll not only be getting the handsome Mr. Hughes you'll also be enjoying a lovely chicken-salad sandwich and what looks to be a tasty bean dip, and... Oh. Excuse me, onion dip.
Unutmayın, teklif vererek sadece yakışıklı Bay Hughes'un değil aynı zamanda bu güzel tavuk ve sebzeli sandviçin ve bu leziz soya sosunun pardon, soğan sosunun ve koca bir dilim kirazlı turtanın da sahibi olacak.
Jelly bean?
Şeker?
Goering, old bean, you're looking good.
Goering, seni yaşlı bunak, iyi görünüyorsun.
We're starting with a 7 layer bean dip, she'll have the shrimp tacos, no shrimp, no tortillas, she'll have a prime fib... I haven't had meat in almost seven years...
Biz mezeyle başlayalım, eşim tako alacak ama sos yok
Bean I forgot how much we enjoy eating vegetables... Isolate with men... and strangers for weeks without end.
Sebze yemeyi ne kadar sevdiğini unutmuşum... bir de kendini bir adama izole edişini...
And no doubt bringing a whole mess of bean eaters.
Eminim arkasına bir sürü fasulye yiyici de takmıştır.
You can't approach baseball from a statistical, bean-counting point of view.
Beyzbola istatiksel muhasebeci bakis acisiyla yaklasamazsin.
Even better bean dip.
- Fasulye ezmesinden bile iyi.
That's not bean dip!
- Bu, fasulye ezmesi değil!
Oh, my God, you're bean dip girl.
Aman tanrım, ezmeci kız.
You're bean dip girl?
- Sen ezmeci kızsın? - Ta kendisiyim.
Have you been bean dip girl the whole time?
Onca zaman ezmeci kız mıydın?
Any one of you throws a turd or a bean, I'll get you!
Yüzüme bok ya da diğer şeyler fırlatan herkesi yakalayacağım!
For a pretty little bean with a mutated MCR1 gene?
Senin gibi MCR1 geni mutasyona uğramış tatlı bir kız için mi?
Thirty-eight bean buns!
Otuz sekiz fasulye çöreği!
Just a poor, ordinary little bean.
Küçük sıradan bir çikolata.
Do you - you remember... the chocolate bean?
Küçük çikolatayı hatırlıyor musun?
Just a poor, ordinary little bean.
Bu küçük sıradan bir çikolata.
Now, jump in the big bean.
Şimdi şu armuda yayıl bakalım.
Would you be so good as to to participate in the wedding bean lottery?
Rica etsem düğünün fasulye piyangosuna iştirak eder misiniz?
The bean lottery.
Fasulye piyangosu.
Bean Si.
Bean Si.
Bean Si?
"Bean Si" ne demek?
The Bean Si was persecuted like myself.
Bean Si benim gibi zulme uğradı.
Oh, you know me, bean pole.
Oh, beni tanıyorsun, fasulye sırığım.
College Tara is much cornier than artist Tara. Bean curd?
Üniversiteli Tara, artist Tara'dan daha geri kafalı.
He'd stand out like an onion in a bean field.
Fasulye tarlasında duran soğan gibi belli olurdu.
Jelly bean, you just simultaneously uttered the dumbest and the smartest things you've ever said.
Jelibon, aynı anda hayatında söylediğin hem en salakça hem de en akıllıca şeyi söyledin.
Jelly Bean's out, for obvious reasons.
Şekerlemeler dışarı, bilinen sebepten.
That's what Jelly Bean would do.
Jelibon olsa böyle yapardı.
That is the ultimate crime, Jelly Bean, and for that, you will receive the ultimate punishment.
Bu çok büyük bir suç Jelibon bu yüzden en büyük cezayı sen alacaksın.
Eat your chips, Jelly Bean.
- Sen cipsini ye, Jelibon.
Hey, Jelly Bean.
Selam, Jelibon.
Jelly Bean, I can't believe you came.
- Jelibon, geldiğine inanamıyorum.
And why don't you get me a good rate on vanilla-bean frosting?
Neden benim için vanilyalı dondurmayı denemiyorsun?
Have you seen the bean?
Dev fasulyeyi gördün mü?
I have seen the bean.
Dev fasulyeyi gördüm.
The bean is kind of amazing up close in person.
Fasulyeye yakından baktığında mükemmel gözüküyor.
'Cause I'm gonna miss you, Shelly-bean, even though you creep the bugeeses out of me.
Çünkü seni özleyeceğim Shellyciğim. Köylü aklımı başımdan alsan bile özleyeceğim.
Louis, that's not it. Look, my psychiatrist is being sued.
♪ I'll even eat a bean pie, I don't mind ♪
Tortillas are bean blankies.
Lahmacuna, etli ekmek diyorum.
I'm really tilting the bean can here.
Konservedekileri dökmemeye çalışıyorum.
Pulp Fiction, milkshakes, bean cans?
Pulp Fiction, milkshake, konserveler.
Too late, bean allergy.
Coldplay mi? Çok geç fasulye alerjisi.
I come down here, and I see you are on the bean.
Ama buraya gelince, her şeyin kontrolün altında olduğunu gördüm.
And fava bean rice That was delicious
Ve pirinçli bakla yapardın. Çok lezzetli olurdu.
You know you love to flick that bean of yours!
Sen de kendini parmaklamaktan zevk alıyorsun.
- Frank's bean ball.
- Frank'ın topu.
- He gave you his bean ball?
- Topunu sana mı verdi?
You remember that bean ball that I left in your room?
Sana verdiğim topu hatırlıyor musun?
beans 170

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]