English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Beggin

Beggin translate Turkish

152 parallel translation
Beggin'your pardon, sir. You can't go in them clothes.
Özür dilerim efendim, ama, Bu elbiselerle onlara gidemezsiniz.
I'm beggin'your pardon, Mrs. Nolan.
Beni bağışlayın, Bayan Nolan.
Beggin'your pardon, but unauthorised ladies are not permitted on this post.
Pardon bayan, ama askeri bölgede bayanların izinsiz bulunması yasaktır.
Beggin'your pardon, Squire, you should caulk her while she's heeled over.
Affedersiniz, Sayın Vali. Yan yatmışken, onu koruma altına almalıydınız.
Beggin'your pardon, Miss Bell, but Captain Hook would like a word with ya.
Kusura bakmayın, Bayan Bell ama Kaptan Huk sizinle konuşmak istiyor.
Cal, I'm beggin'you.
Cal, sana yalvarıyorum.
But when man after man called me all spoke private like... Beggin'me to stay behind, look after you womenfolks and the young ones, I seen my duty.
Ama erkeklerin hepsi arka arkaya beni arayıp burada kalmam ve kadınlarla çocuklara göz kulak olmam için yalvardıklarında vazifemi anladım.
Oh, Johnny, I'm beggin'you.
Sana yalvarıyorum!
- A beggin'letter-writer.
- Fakir bir mektup yazıcısıydı.
And there lays old Claude, just beggin'him :
Ve yaşlı Claude orada yatmış, ona yalvarıyor :
Beggin'your pardon, Miss Molloy.
- İzninizle. - Ne oluyor?
beggin` for it. Payin` for it too.
Üstüne para bile veriyorlar...
You can't expect me to go beggin'those Yankees for anything.
- Benim bu Yankeeler'den birşey dilenmemi bekleyemezsiniz.
I'm not beggin'you to come.
Kimseye yalvarmam.
Why, they're just beggin to be scrambled or fried... or poached or hard-boiled... or all around ready to be thrown into a big, fat, juicy omelet.
Çırpılmış veya yağda yapılmış... haşlanmış olmak için yalvarıyorlar... Hepsi de büyük ve sulu bir omletin içine atılmaya hazır.
Beggin'your pardon, but it's a great honour to be shootin'for the favour of a lovely lady like yourself.
Beni bağışlayın, ama sizin gibi hoş bir bayan için atış yapmak büyük bir onur.
I'm beggin'ya. Hand me back my gun and in the name of God, let's quit.
Yalvarıyorum, silahımı geri ver, lütfen vazgeçelim.
Beggin you, sir to show mercy to the nine young hostages due to be executed tomorrow
Yarın asılacak olan dokuz genç tutsağa merhamet etmeniz için size yalvarıyorlar.
Beggin'your pardon, sir. Is it mr. Holmes?
- Affedersiniz bayım, Bay Holmes siz misiniz?
They'll be beggin'us tomorrow.
Yarın yalvarıyor olacaklar.
By then, the guy'd be beggin to make you a deal.
O zamana kadar herif iş yapmak için yalvarıyor olur.
I'm beggin'ya.
Sana yalvarıyorum.
- Come on, I'm beggin'you.
- Hadi, hadi sana yalvarıyorum.
- Any suggestions, Delta One? Beggin?
- Bir öneriniz var mı Delta 1?
- Beggin'your pardon, Reverend... but that's the Frog, standing alongside.
- Affedersiniz, Peder ama bahsettiğim Kurbağa bu yanımdaki çocuk.
You are gonna be beggin'me for mercy, whimpering.
Durmam için bana yalvaracaksın. Hem de ağlaya ağlaya.
Please, Chuck, I'm beggin'ya.
Lütfen, yalvarıyorum.
- You guys are beggin'for it!
Siz kaşınıyorsunuz, söylemedi demeyin.
You're gonna be beggin'to talk!
Konuşmak için yalvaracaksın!
No lovers beggin'for your hand.
Önünde diz çöken aşıkların da yoktu.
ANYWAY, THE WAY YOU GET THINGS IS TO KEEP ON BEGGIN'TILL YOU DRIVE'EM CRAZY.
Neyse, ihtiyaçlarını almak için yapman gereken, onları çıldırtana kadar yalvarmak.
You're just beggin for another ass-whupping, aren't you?
Tekrar kıçına tekme yemek için kaşınıyorsun değil mi?
This chick had a bunch and she's beggin'me to sell it.
Ama bu pilicin çantası mal doluydu ve bana satmam için yalvarıyordu.
Thomas, I'm beggin'you, as a friend.
Thomas, bir arkadaşın olarak, sana yalvarıyorum.
I'm beggin'you!
Yalvarıyorum sana!
Well, they love me. Ha-ha. Why P.J., he's been beggin'me to take him on vacation this summer.
PJ onu tatile götüreyim diye yalvarıp duruyor.
You'll be beggin'me back tomorrow.
Yarın dönmem için yalvaracaksın.
I'm not beggin'for mercy I'm not gonna get.
O yüzden af için yalvarmayacağım.
Beggin'your pardon, gentlemen, but I've come with a bit of a treat for you.
Affınıza sığınıyorum, beyler ancak sizlere ikramda bulunmak için geldim.
I thought he'd be beggin'me for food, but so far he's not.
Ben yalvarmaya gittiğini düşündüm ennivalóért için, ama değil vardır.
When I get through with you, you'll be beggin''em for the electric chair.
Sizi elime geçirdiğimde, elektrikli sandalyeye ilk seni oturtacağım.
" I'm beggin'you, baby
" Yalvariyorum sana yavrum
" I'm beggin'you, baby
" Sana yalvariyorum yavrum
- Mama, I'm beggin'you, don't.
- Annecim yalvaririm sus.
And I'm beggin'ya this time, darlin don't make me believe ya.
Belki kaşıkla sokabiliriz.
Look, I'm beggin'you, on me hands and knees.
Bak, diz çöküp sana yalvarıyorum.
Beggin'your pardon, sir, but you should see as you have some warm clothes, sir.
Üzgünüm, efendim, ama sıcak tutacak kıyafetler almanızı öneririm, efendim.
Beggin your pardon, sir, but hadn't you better cock your pistol?
afedersiniz, efendim, ama Silahınızı kursanız olmaz mı?
You take out those guns and I'll give you that Section 8 you were beggin'for.
O silahları sustur ben de sana o yalvardığın sekizinci maddeyi uygulayayım.
Beggin'your pardon, Squire.
Özür dilerim, Sayın Vali.
I believe all the way look at my baby, lost, that's all once I'm beggin'you save her little soul don't lose it.
Sakın kaybetme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]