Beginning translate Turkish
17,465 parallel translation
This is just beginning.
Bu daha başlangıç.
I don't look in the beginning, but at the end, I take in the crowd.
Başta bakmam ama sonunda kalabalığı süzerim.
In the beginning, he didn't want any.
En başında, o hiç istememişti.
I'm beginning to doubt your wellness.
Senin iyiliğin hakkında şüphelenmeye başlıyorum.
We make up the difference by streamlining inefficiencies and trimming bloated executive compensation and perquisites, beginning with the corporate jet.
Çıkan zararı, verimsizliği düzenleyip şişkin makam ödeneklerini ve ekstra harcamaları kısarak kapatacağız. İlk işimiz de şirketin jeti.
Details about a certain time at the beginning of the century that very few people know about.
Çok az kişinin bildiği,... -... yüzyılın başındaki o malum dönemin detaylarını da yazmıştı.
It's really beginning to piss me off.
Beni kızdırmaya başlıyor artık.
He knew it from the beginning If the type is connected to Delaware or something
O başından beri biliyordu tipi Delaware falan bağlıysa
Try to remember the hope of the beginning, you know?
Başlangıçtaki umudu hatırlamaya çalışsana?
- "The hope of the beginning"?
- "Başlangıçtaki umudu" mu?
And I realized the corruption in the NFL... that was just the beginning.
Anladım ki ligdeki bozulma... sadece bir başlangıçmış.
Today is a new beginning.
Bugün yeni bir başlangıç.
- Beginning of Year Party ]
- Yeni Dönemin Başlangıç Partisi ]
That was the beginning.
Her şey o zaman başladı.
I should've brought this up at the beginning of the story.
Bunu hikayenin başında anlatmalıydım.
I would say at the beginning of this day, you had a 90 % chance of getting pussy.
Ama bugünün başlangıcında elinde % 90 kuku olacak derdim.
You know, I'm beginning to like the younger gray less and less.
Bizim genç ihtiyarı gittikçe az sevmeye başladım.
But, for Eddie Mannix, beginning of a new work day.
Ancak Eddie Mannix için mesai henüz başlıyor.
This is only the beginning, my friend.
Bu daha başlangıç dostum.
Today will be the beginning of your new life with him.
Bugün yeni hayatınızın başlangıcı.
I think this is the beginning of an unhealthy dependence.
Bence bu sağlıksız bir bağımlılığın başlangıcı.
Jesus said you've been taking supplies to Negan since the beginning.
Jesus'ın demesine göre başından beri Negan'a malları sen götürüyormuşsun.
I knew Denise since the beginning.
Denise'i olayların başından beri tanırdım.
Jesus, that's pricey, and that's just the beginning.
El yakıyor resmen. Bu kadarcıkla da kalmayacak.
I wanna shoot straight with you from the beginning, which is not usually how I work.
Sana en başından itibaren çok açık olmaya çalışıyorum ki genelde böyle çalışmam.
The beginning... is there any more?
Başlangıcı... Daha var mı?
In the beginning was the word.
Başlangıçta söz vardı sadece.
I've been on them since the beginning of the camp.
Kampın başından beri alıyordum.
I was beginning to think you were a no-show.
Hiç gelmeyeceğini düşünmeye başlamıştım.
I'm beginning to wish I no-showed.
Hiç gelmemeyi dilemeye başlamıştım.
No beginning and no end, but bounded.
Başlangıcı yok, sonu yok ama bir sınırı var.
Synchronicity, that's a sign, that it's beginning.
Eşzamanlılık, başladığını gösteren bir işarettir.
What the fuck did I say at the beginning?
Başladığımızda sana ne söyledim?
It's a cycle, I said at the beginning.
Bu döngü, Sana en başta söylemiştim.
We're waiting now on a press conference from the White House from Press Secretary Seth Grayson, and we expect to have that beginning in just a few moments.
Basın sözcüsü Seth Grayson'ın Beyaz Saray'da yapacağı basın toplantısını bekliyoruz. Toplantı birkaç dakika içinde başlayacak.
She's been against this from the very beginning,
- En başından beri buna karşı ama Başkan...
And I'm just beginning to immerse myself in all the complexities.
Ve tüm bu karmaşıklıklarla ilgilenmeye daha yeni başlıyorum.
And just as it was beginning to get dark, my dad and Zac were losing hope.
Tıpkı karanlık başlamış gibi, babam ve Zac umutlarını kaybediyorlardı.
A humble end for a humble beginning.
Mütevazı bir başlangıç için mütevazı bir son.
Beginning with Professor Boardman and then with Carter, their heroism is... an inspiration to us all.
Önce Profesör Boardman, sonra Carter... Onların kahramanlıkları hepimize ilham kaynağı oldu.
The beginning of the first fight of the 3rd season.
Üçüncü sezonun ilk dövüşü başladı.
What better beginning for a god?
Tanrı olmaya başlamak için daha iyi bir yol var mı?
But you planned to get inside my life like this, from the beginning.
Hayatıma girmeyi en başından beri planladın.
Colonel Glenn is just beginning his third orbit... three-quarters of the way across the African continent.
Albay Glenn yörüngede üçüncü turuna başlıyor. Şu an Afrika'nın üzerinden geçmekte olan kapsülünü... takibe devam edecek...
We're smelling the beginning of the end.
Sonun başlangıç kokusunu alıyoruz.
Blindness is the beginning.
Körlük miladtır.
I hope this is a new beginning for us.
Umarım bu bizim için yeni bir başlangıç olur.
The Kindred will be here momentarily, and with his arrival comes a new beginning.
Kindred her an burada olabilir, gelişiyle yeni bir başlangıç oluşacak.
He's still a shapeshifter. And one who's just beginning to understand his power.
O hâlâ bir şekil değiştiren ve gücünü anlamaya daha yeni başlıyor.
It was the beginning of sophomore year the night before tryouts for First Line.
Birinci sınıfın başlarıydı. Takım seçmelerinin bir önceki gecesi...
A new beginning.
- Yeni bir başlangıç.