English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Begs

Begs translate Turkish

585 parallel translation
She begs you to do exactly as I say.
Sana söylediğim gibi yapman için yalvarıyor.
He begs to look out, and if I had my way, I'd let him.
Dışarıya çıkmak için yalvarıyor, elimde olsa gösterirdim.
Lieutenant Schwegler begs to be excused.
Teğmen Schwegler affını istedi.
Marshal Ney begs...
Mareşal Ney yalvarıyor...
Father begs me to tell you that beauty belongs to beauty, and asks that you honor him by presenting it to your wife.
Babam, güzel şeylerin güzel insanlara ait olduğunu ve bu hediyeyi karınıza takdim ederseniz çok onurlanacağını söylüyor.
And he begs the honor of presenting gifts to his American Allies.
Amerikalı müttefiklerine sunduğu bu hediyeleri alırlarsa onur duyacakmış.
I begs to differ, sir, if I may make so bold.
Küstahça davranmak istemem efendim ama yanlış düşünüyorsunuz.
He begs you, out of the kindness of your heart.
Size yalvarıyor, kalbinizdeki merhamete sığınıyor.
Your cousin begs leave to bid Your Majesty and Your Eminence good night.
Kuzeniniz ayrılmak için izin istiyor Majesteleri iyi geceler Efendim,.
The lady Diana begs a word with you, sir, before you leave.
Ayrılmadan Diana Hanım sizinle görüşmek istiyor, efendim.
And if he begs for forgiveness? What will you do?
Peki ya, affedilmek için yalvarırsa?
- This empire for which you fight is old and corrupt and begs destruction.
- Uğruna savaştığın bu imparatorluk yaşlı, çürük ve yok edilmek için yalvarıyor.
- The world we live in begs destruction.
- Yaşadığımız dünya yok olmak için yalvarıyor. - Hayır.
Polydorus begs for war! Hector wants only a challenge.
Polydorus savas, Hector bir mücadele istiyor.
" he begs that you be legitimately acknowledged as his son
"yasalar önünde oğlu olarak tanınmana"
Begs to be murdered... and if we don't help her, her name will make the obituaries.
Öldürülmek istiyor ve ona yardım etmezsek, onun adı da ölüm ilanlarında olacak.
At the Garrison, Fujimaki prepares to abdicate and begs for peace.
Fujimaki, Garnizon'da pes etmeye hazırlanıyor ve barış istiyor.
The Tsar of all the Russias begs your blessing.
Bütün Rus topraklarının çarı, kendisini kutsamanızı diliyor.
lemon Tamiya again begs the hand of your daughter Iwa in marriage.
Iemon Tamiya, kızınız Iwa ile evlilik konusunda yardımcı olmanız için yine yalvarıyor.
He begs, I give in.
Yalvarıyor, ben de kalıyorum.
He writes that he's having trouble with his eyes and begs me to come back.
bana yazdığı gibi geri dönmem için yalvarıyor.
He begs!
O yalvarıyor!
She begs you to come to the castle.
Şatoya gelmenizi rica ediyor.
He begs for a job.
İş için yalvarmıştı.
No matter how he begs, it makes no sense.
Yalvarmanın hiç bir mantığı yok.
She begs God to forgive her in advance.
Baştan Tanrı'dan af diliyor.
Themistocles begs us to march at once.
Themistocles beraber yürümemizi istiyor.
He begs you for an audience, sir.
Onu dinlemenizi rica ediyor.
He begs you to be his friend again.
Yeniden arkadaş olmak için yalvarıyor.
Ichi the blind man begs you.
Kör adam Ichi size yalvarıyor.
My principal received your letter and begs to inform you that the Livardez capital was entered into the books.
Patronum mektubuzu aldı sizi bilgilendirmek istedi ki Livardez'in parası envantere kaydedildi.
The major begs me to say that he never meant you harm.
Binbaşı asla size zarar vermek istemediğini söylememi istiyor.
Begs to excuse her.
Özürlerini iletirim.
There never was and there never will be... a Vorobyaninov who begs!
Dilenen bir Vorobyaninov asla olmadı ve olmayacak da!
He begs you to calm down, the heart of master Hyoei.
Lütfen Efendi Hyoei'yi ikna etmeye çalışın çünkü sadece sizi dinleyecektir.
Don Emilio begs you to see him.
Don Emilio kendisiyle görüşmenizi rica ediyor.
He begs you to end this blood feud.
O bu kan davasının sona ermesi için size yalvardı.
Don Miller begs you.
Don Miller sana yalvarıyor.
Caesar, your stepson Drusus Nero begs to take his leave.
Caesar, üvey oğlunuz Drusus Nero, gitmek için izin istiyor.
The Senate begs you to accept the next term and to choose a colleague to share it.
Senato, gelecek dönemin Konsüllüğünü kabul etmenizi ve Konsüllüğü sizinle paylaşacak kişiyi seçmenizi rica ediyor.
Now he begs you to help him in his struggle against the Empire.
Şimdi kendisi, imparatora karşı sizden yardım istiyor.
Caesar begs you, o mighty goddess.
Sezar yalvarıyor sana, ey güçlü tanrıça!
Caesar begs you...
Sezar yalvarmıştı sana...
Until that happens, he begs for money in the street.
Bu gerçekleşene kadar, sokakta dileniyor.
He begs me to cook and then he complains.
Bana pişirmem için yalvardı ve şimdi şikayet ediyor.
And that is why the Mahatma begs us to take the course of nonviolence.
Mahatma, bu yüzden bize şiddet yolunu seçmememiz için yalvarıyor.
Here she begs and perhaps sells herself.
Burada dileniyor ve belki de bedenini satıyor.
He begs Roosevelt to help him against the U-boat blockade by sharing the convoy Job and by replacing the hundreds of vessels being sunk.
Roosevelt'den, U-Bot blokunu aşmak için konvoy görevinde yardım etmesini ve batırılan gemilerin yerine yenilerinin verilmesini istedi.
Meanwhile, Dr. Fletcher... certain that her findings are correct... begs for time with her patient... to put her theories into operation.
Aynı anda, Dr. Fletcher... bulgularının doğruluğundan emin... teorilerini sınamak üzere... hastayla zaman geçirmek için yanmaktadır.
But the most important rule, the rule you can never forget no matter how much he cries or how much he begs never, never feed him after midnight.
Ama en önemli, asla unutmamanız gereken kural şu : Ne kadar ağlasa, ne kadar yalvarsa da asla, asla geceyarısından sonra beslemeyin. Anladınız mı?
She begs you to do us the honour of being at the funeral in church, and to come afterwards to our place...
Sonrasında da fakirhanemizi şereflendirmenizi... Cenaze yemeği için.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]