English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Belongings

Belongings translate Turkish

1,167 parallel translation
May I send someone to pack your personal belongings?
Kişisel eşyalarını toplaması için birini gönderebilir miyim?
Gather your belongings.
Eşyalarını topla.
Gather your belongings.
Eşyalarınızı toplayın.
This is the night of the harvest moon, when the children shall leave their homes and all their worldly belongings to join together with He Who Walks Behind the Rows.
Bu gece hasat ayı gecesi, çocukların evlerinden çıktığı ve... tüm dünyevi eşyalarıyla.. Safların Ardında Yürüyen'e katıldıkları gece.
All my earthly belongings have burned or drowned or both in the shipwreck.
Sahip olduğum her şey gemi kazasında ya yandı ya da battı.
Daddy, some people lost all their belongings.
Bazı insanlar her şeylerini yitirdi.
Take all your belongings! Let's go!
Bütün eşyalarınızı alın.
Ma'am kindly pack her belongings.
Madam hemen eşyalarını paketleyin.
And take care of your belongings.
Eşyalarınızı yanınıza alın.
I'm going to miss him, and I know you will, too and what better way to remember him than to purchase one of his very own personal belongings.
Onu özleyeceğim. Sizin de özleyeceğinizi biliyorum. Onu hatırlamanın kendi eşyalarından birini almaktan daha güzel bir yolu olabilir mi?
Among Halvorsen's belongings, I found a children's book of Norse legends.
Halverson'un eşyaları arasında Norse efsanesini anlatan bir çocuk kitabı buldum.
You need not to be self-abused This is the key of you home I've moved out Check you belongings
kendini alçatmana ihtiyacın olmayabilir senin evin anahtarı bu mu dışarıda hareket var eşyalarını kontrol etmelisin veya, beni ayıplamazsın gelecekte birşey kayboldugunda
All of my belongings, like myself, were war surplus... coming from recreation kits intended for troops overseas.
Sahip olduğum her şey, kendim de dahil, savaştan kalan mallardı. Ülke dışındaki birlikler için hazırlanmış eğlence kutularından çıkmışlardı.
L'll send your belongings here.
Eşyalarını buraya gönderirim.
I'm just going to rifle through her belongings.
Yalnızca eşyalarını yağmalayacağım.
Then once Kosh's belongings are loaded into his ship it will activate itself.
Kosh'un eşyaları yüklendikten sonra gemi çalışır hale gelecek.
With the rest of your personal belongings.
Diğer eşyalarının yanına.
That pushcart seems to contain all his belongings.
O el arabasında kendisine ait olan herşey var gibi.
After his death, a diary was found among Gerald Schnauz's belongings, written in the second person and apparently intended as an open letter to his father.
Ölümünden sonra Gerald Schnauz'un eşyaları arasında ikinci bir kişiye yazılmış bir günlük ve baş harflerden anlaşıldığı kadarıyla babasına yazılmış bir mektup bulundu.
After his death, a diary was found among Gerald Schnauz's belongings. Written in the second person and apparently intended as an open letter to his father, it includes the names of his victims- - the women he desired to "save."
Ölümünden sonra Gerald Schnauz'un eşyaları arasında ikinci bir kişiye yazılmış bir günlük ve baş harflerden anlaşıldığı kadarıyla babasına yazılmış bir mektup bulundu.
I must leave now, I guess, and talk to the police about my belongings.
Hemen çıkmam lazım. Polise eşyaların listesini vereceğim.
I am going to travel to Shigure's hometown to bury his belongings.
Ben Shigure'nin kasabasına onun eşyalarını gömmeye gideceğim.
Please take all your belongings with you.
Lütfen yanınızdaki eşyalarınıza dikkat edin.
- Do I get my belongings back?
En azından eşyalarımı geril alamaz mıyım?
You get over there and take possession of your personal belongings before they box them up and toss them out.
Eve git ve o kutulayıp atmadan özel eşyalarını al.
As I call your name, gather your belongings and form a line by Officer Vogelsang.
İsimleriniz okununca eşyalarınızı toplayarak Memur Vogelsa'nın önünde bir sıra oluşturun.
I didn't see any personal belongings in his quarters.
Odasında şahsi hiçbir eşya görmedim.
These are my belongings.
Bunlar benim kişisel eşyalarım.
The money, the property, the personal belongings.
Para, mülk, şahsi eşyalar.
I made arrangements to transfer all of Dukhat's belongings to this ship.
Dukhat'a ait her şeyi bu gemiye transfer için gerekli ayarlamaları yaptım.
♪ Here among my trappings and belongings ♪
Alıştığım, sahip olduğum her şeyin arasında
Never play with dead people's belongings
Ölülerin eşyaları ile asla oynama
It was like collecting the belongings of a dead person. "
Sanki ölmüş birinin eşyalarını toplamak gibiydi. "
ossing belongings from the window of an apartment overlooking the Western border and freedom, an escapee is prepared to jump to safety into a net held by police and firemen of West Berlin.
Apartmanın Batı sınırına ve özgürlüğe açılan penceresinden eşyalarını atıyorlar. Bir kaçak, B. Berlin polisi ve itfaiyenin gerdiği güvenli ağa atlamaya hazırlanıyor.
Could we leave some of our belongings with you?
Birkaç eşyamızı size bırakabilir miyiz?
Your belongings have been transferred to our ship.
Eşyalarınız geminize nakledildi.
Have you seen Wilson's belongings?
Wilson'ın eşyalarını gördün mü?
And what... what about all your belongings?
Ya sonra... Sahip oldukların ne olacak?
Children, that record company guy is takin'all my belongings.
Çocuklar, o müzik şirketinin adamı her şeyimi alıyor.
They lost their homes, their belongings everything.
Evlerini, eşyalarını her şeylerini kaybettiler.
How would you like it if somebody chewed up your personal belongings?
Eğer birisi senin kişisel eşyalarını çiğneseydi ne düşünürdün?
So in an effort to avoid a similar fate, next week I will plunder my father's belongings for their few items of value, go collect my inheritance, and when all that is accomplished, I will quietly, promptly leave Tropico.
Benzer bir akıbetten sakınmak maksadıyla, gelecek hafta, babamın eşyalarını yok pahasına talan edecek, gidip mirasımı toplayacak, ve bütün bunlar tamamlandıktan sonra da, sessiz sedasız Tropico'dan ayrılacağım.
After my family was taken away, Kato packed up our belongings... and hid them somewhere in her village.
Ailemiz gidince hizmetçimiz Kato aile eşyalarını köyünde... bir yere saklamış.
Keep your belongings safe.
Eşyalarınızı güvende tutun. "
No, son. You can't go ahead. - But my belongings...
Hayır, evlat giremezsin Ama mallarım
Then I will remove my belongings.
O halde eşyalarımı toplayayım.
Czech citizens flee inland... leaving their belongings behind.
Çek vatandaşlar eşyalarını bırakıp... ülkenin içerilerine doğru kaçmaya çalışıyor.
Those getting off at Myungju Station please remember your belongings and watch your step as you depart.
Myungju İstasyonunda inecekler lütfen eşyalarınızı unutmayın ve adımlarınıza dikkat edin.
Separate his belongings.
Ona ait eşyaları ayırın.
The boy's belongings...
Çocuğa ait olmalı.
Oh, I know, I know, but there is no room here for my belongings...
Biliyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]