Belts translate Turkish
1,079 parallel translation
- Plenty of scalps on Indian belts!
- Kemerlerinde yeterince kafa derisi asılı!
Fasten your seat belts.
Maskelerinizi çıkarın.
- Can we get a blanket? - Fasten your seat belts.
- Battaniye alabilir miyiz?
Kindly fasten your seat belts now, and we wish you a pleasant flight.
Lütfen kemerlerinizi bağlayın, güzel bir uçuş dileriz.
- Fasten your seat belts, please.
- Lütfen kemerlerinizi bağlayın.
Would you all please fasten your seat belts?
Lütfen kemerlerinizi bağlar mısınız?
Please take your seats and fasten seat belts.
Lütfen yerlerinizi alarak kemerlerinizi bağlayın.
- We've got corsets, stockings... suspender belts, tights, bras, slips, petticoats, knickers... socks and garters, sir.
- Korse, jartiyer, jartiyer askısı, tayt, sütyen, külot, kombinezon, paçalı don, çoraplar ve dizbağları efendim.
Please fasten your seat belts, and no smoking until airborne.
Kemerlerinizi bağlayınız, uçuş sırasında sigara içmeyiniz.
Please fasten your cigarettes and extinguish your seat belts.
Lütfen sigaralarınızı bağlayıp kemerlerinizi söndürün.
So first off you... just drop your gun belts on the floor.
Şimdi kemerlerinizi yere bırakın.
Loosen your seat belts!
Kemerlerinizi çözün!
Your hands work up to your belts and then go back as far as possible.
Ellerinizi belinize kadar ilerletin daha sonra gidebildiğince geriye götürün.
You boys shuck them gun belts.
Silahlarınızı çıkarın.
Why don't we go back there and you can fasten your seat belts?
Niçin yerimize dönüp koltuk kemerlerinizi bağlamıyorsunuz?
- Oh. - And fasten your seat belts.
Kemerlerinizi de bağlayın.
Please make sure your seat belts are fastened and put out your cigarettes.
Lütfen kemerlerinizin bağlı olduğundan emin olun ve sigaralarınızı söndürün.
Go have the passengers fasten their seat belts.
Gidip yolculara kemerlerini bağlamalarını iste, tatlım.
Unfasten seat belts. Let's go.
Koltuk kemerlerinizi çıkarabilirsiniz.
Ropes, tablecloths, belts, anything you can find.
İpler, kemerler, masa örtüleri, bulabildiğiniz herşeyle.
Take off your belts!
Kemerlerinizi çıkarın!
Your people may be black belts, but if they get in my way they'll end up black-and-blue or DOA.
Adamların siyah kuşak sahibi olabilir ama yoluma çıkarlarsa görecekleri son şey zifiri karanlık olur. - Yuen Chung'ı, kimin ortadan kaldıracağı beni ilgilendirmiyor. - Bundan emin olabilirsin.
Men, take off your belts.
Beyler, kemerlerinizi çıkarın.
Or some broad that you picked up after three belts of booze.
Veya üç kadeh içki devirdikten sonra yattığın bir fahişe de değil.
Use your belts.
Kemerlerinizi kullanın.
As soon as the water starts boiling, the steam will press on the lid, the lid will rise, set the belts in motion,
En kısa sürede su kaynar kaynamaz, buhar kapağı üzerine baskı yapacak, kapak yükselecek, hareket kayışlarını ayarlayacak,
Please fasten your seat belts and extinguish all smoking materials.
Lütfen kemerlerinizi hızlıca takın ve bütün tüten şeyleri söndürün.
Fasten your seat belts and extinguish all cigarettes.
Emniyet kemerlerini bağlayın ve sigaralarınızı söndürün.
How many belts do you wish to buy?
Ne kadar kuşak almak istersin?
You have bought all our belts
Neredeyse tüm kuşaklarımızı aldınız
The men who kill them claim they don't, but when the machinery begins to rumble and the conveyor belts start to roll, sounds that expedite death are heard by animal and man alike.
Onları öldüren adamlar, anlamaz diyor ama makinalar gürlemeye, taşıma bantları dönmeye başladığında.. ... ölümün sesi insana da, hayvana da aynı duyulur.
I'll tell you why,'cause they're not interested in anything, except lounging about on conveyor belts stuffing themselves with my money.
Nedenini söyleyeyim, çünkü taşıma bandında... tembellik yapmaktan başka birşeyle ilgilenmiyorlar. Işıkları söndürmemin sakıncası var mı?
Please sit down and fasten your seat belts.
Lütfen oturun ve hızlıca kemerlerinizi bağlayın.
You'll be more comfortable if you please stay seated with your seat belts fastened.
Lütfen, güvenliğiniz için bir süre kemerlerinizi bağlayarak oturun.
We request that you stay seated with your seat belts fastened.
Sizlerden isteğimiz yerlerinize geçip kemerlerinizi bağlamanız.
Please return to your seats and fasten your seat belts.
Lütfen yerlerinize dönüp, koltuk kemerlerinizi bağlayın.
First he's laughing, then he's crying, then he practically belts Tommy in the mouth.
Bir gülüyor bir ağlıyor. Sonra Tommy'nin ağzına çakıyor.
He was very good with things mechanical too, you know... nuts, belts, pulleys and all those things,
Mekanik şeylerde oldukça iyidir Bilirsin... çarklar, motorlor, makaralar ve bu tür şeyler.
We successfully negotiate the treacherous radiation belts and accomplish the ring plane crossing.
Radyasyon çemberini başarıyla aşıp geçiş uçuşunu tamamladık.
Fortunately, most of this cosmic shrapnel gets trapped in the Van Allen belts, donut-shaped zones of charged particles corralled by our magnetic shield.
Neyse ki bu kozmik şarapnellerin büyük bir kısmı Van Allen kuşaklarında hapsolur ki bunlar, manyetik alan tarafından toplanan yüklü parçacıkların oluşturduğu halka biçimli bölgelerdir.
The ships will be slightly eroded within the solar system by micrometeorites, planetary rings systems and radiation belts.
Araçlar Güneş Sisteminde yavaşça eriyerek meteorcuklar, gezegen halka sistemleri ve radyasyon kemerlerince parçalanacaklar.
I never use seat belts. I don't believe in gravity.
Ben hiç emniyet kemeri takmam yerçekimine inanmıyorum.
We'll pull in our belts and pull up our boots.
Kemerleri sıkıp ayakta kalacağız.
Belts her again!
Tekrar vurdu.!
It's ridiculous, you know, I come out here to sell belts or whatever and you get assaulted like this in your own neighbourhood, you know.
Bu tuhaf, bilirsiniz işte. Satışını yaptığım kemerleri getiriyordum. Böyle bir baskın beklemiyordum.
I'm already months behind here... understand? Slashed the belts, the pipes.
tüm kemerleri kesmişler ve pipoları.
Cashmere, silk scarves, shirts, gloves, ties, belts and other gentlemen's accessories.
Kaşmir, ipek atkılar, gömlek, eldiven, kravat, kemer ve diğer beyefendi aksesuarları.
Maybe we have to tighten up our belts a little more.
Belki kemerleri biraz daha sıkmalıyız.
Fasten your seat belts!
Kemerlerinizi bağlayın!
And your gun belts.
Tüfeklerinizi atın ve kemerlerinizi.
There are people that live in comfort like you do, and other men that are forced to tighten their belts, but all men are equal, and all men have the right to look straight up... at the sky, where the sun of truth shines down.
Senin gibi konfor içinde yaşayan insanlar var. Bir de diğerleri var : kemerlerini sıkmaya zorlananlar. Ama aslında herkes eşit...