English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bending

Bending translate Turkish

858 parallel translation
I can see you in the kitchen, bending over a hot stove.
Seni mutfakta sobanın üzerinde eğilmiş bir vaziyette görüyorum.
While she was bending over trying to untie the knots you picked up a poker and srtiked her over the head.
O, bunun düğümünü çözmeye çalışırken bir ocak maşasını kaldırıp onun kafasına vurdunuz.
- and bending over?
- Eğilebilir misiniz?
You're bending my back.
Belimi büküyorsun.
I still see you bending before His Majesty.
Majestenin önünde eğilişiniz hala gözümün önünde.
When we were pulling out of it, I was bending over.
Çekilirken, öne egilmistim.
- I didn't black out, just went hazy. - Bending over?
- Bilincimi kaybetmedim, tek basïm döndü.
Bending over puts the heart level with the brain.
Öne egilme kalple beyni aynï düzeye getirir.
Next time, try bending over low as you can.
- Bir daha, egilebildigin kadar öne egil.
You can't use your bending-over routine without changing the cockpit.
Öne egilme rutinini kokpiti degistirmeden uygulayamazsïn.
Mmm, I don't remember bending any commandments.
Büyük bir günah işlediğimi hatırlamıyorum.
Thereby bending to his will the mind of the third.
Gönlünü eğmekten dolayısıyla üçüncü karı aklında olur.
"The sight of this spent bending lord, who never carried a load before... "... is painful to look upon and we must sigh with grief.
Daha önce hiç yük taşımamış yorgun eğilmiş efendinin görüntüsüne... acı içinde bakarak kederle iç çektik.
They are bending over because they just about wound up the ribbons.
Ritme ayak uydurmak için öne eğilmişler.
There was this squirt says he seen me bending over Larry Young right after he was plugged.
Vurulduktan hemen sonra beni Larry Young'ın üzerine eğilmişken gördüğünü söyleyen bir adi vardı.
You have it in your face - the same hush before a storm and when you smile it's like the first breath of wind bending down the wheat.
Senin yüzünde de bu var, fırtınadan önceki sessizliğin aynısı ve gülümsediğinde buğdayları eğen rüzgarın nefesi gibi.
Stop bending the suit.
Takımıma yapışmayı kes.
I'll do the bending. I'm dressed for it.
Ben eğilirim, bunun için giyindim.
There you were in your black leotard, bending and twisting arms and legs.
Sen tam orada, siyah dansçı kıyafetinle, kollarını ve bacaklarını esnetiyordun.
Or scratches, or marks or some bending that showed where it pulled out.
Ya da çıktığı yeri gösteren bir çiziği, işareti veya ezilmeyi.
Messala, I have here received letters that young Octavius and Mark Antony come down upon us with a mighty power, bending their expedition toward Philippi.
Messala, bak mektuplar aldım. Octavius'la Antonius, büyük bir orduyla üstümüze iniyorlarmış Philippi'ye doğru.
I want him once more as the man he once was, able to face responsibility, and you don't do that by bending the truth!
Onun eskiden olduğu gibi bir erkek olmasını istiyorum, sorumlulukla yüzleşmesini de, bunu gerçeği çarpıtarak yapamazsınız!
I hope you didn't mind my bending your ear
# Kafanı şişirdiğim için kusuruma bakma
He enjoys bending iron bars with his beautiful body.
Bu mükemmel vücuduyla demir barları eğmekten büyük zevk alıyor.
You're bending your knees. Shut up. Well, I'm glad to see you're feeling better, Mrs. Slocum.
- Kes sesini Kendinizi daha iyi hissetmenize sevindim Mrs. Slocum.
" for bending over and picking a wallet up off the street.
" alması için büyük para.
Say, are you folks ready for some elbow-bending?
Bir iki kadeh yuvarlamaya var mısınız?
I am. - Elbow-bending.
- Ben varım.
Well, I don't see why I should be bending your ear with my troubles.
Sorunlarımla seni niçin rahatsız ediyorum, anlamıyorum.
At least screaming seems to stop it from bending the spinal column.
En azından çığlığın, onun omurgayı bükmesine engel olduğu gözüküyor.
Something that may prove that theory you've been bending our ears with.
Sen bizim dikkatimizi çektiğin şu teorini kanıtlayan bir şey oldu.
Every time I quit to get married, that miserable, low-down silver-tongued Houston starts bending my ear about how Texas needs every man and every gun, what with this Comanche and renegade trouble.
Her evlenmek istediğimde o berbat, alçak Houston kulağıma eğilip, Comanche ve kaçak sorunundan dolayı, Texas'ın her adam ve silaha ihtiyacı olduğunu söylemeye başlar.
She was bending over me.
Üzerime eğiliyordu.
Not bad for a man who started life breaking chains and bending bars with his teeth in a circus.
Hayata bir sirkte zincirler kırıp, çubuk bükerek başlayan biri için hiç fena değil.
I saw you bending over her.
Üzerine eğildiğinizi gördüm.
When you were rowing, you were bending over all the time with him opposite you.
Eğer sürekli eğileceksen, daha uygun bir şey giyebilirsin. Tabii onun için hava hoş. Çünkü senin karşındaydı.
That's half the point of the game, the bending.
Oyun oynamamızın amacı bu zaten.
With my own eyes... I saw a woman bending over him.
Kendi gözlerimle üzerine eğilmiş bir kadın gördüm.
We still don't have the bending principle.
Büküm prensibini henüz bulamadık.
Invisibility is theoretically possible, captain. The selective bending of light.
Görülmezlik ışığın kırılmasıyla mümkün olabiliyor.
A kind forehead willingly bending in silence.
Yumuşak, uysal alnı, sessizliğin gölgesine boyun eğmeye hazırdı.
Bending his knees. Screaming when she'd scream.
Dizlerini kırmış, Alison bağırdıkça o da bağırıyordu.
Today, the extensive use in black market production of this... and other such "mind-bending" chemicals... is of great concern to medical and civil authorities.
Bugün diğer sanrıltıcı kimyasal uyuştucularla birlikte... el altından üretilen bu madde yoğun bir biçimde kullanılmaktadır... bu maddelerin kullanımını gerek sivil otoriteler gerekse sağlık kuruluşları endişeyle karşılamaktadır..
My first sight was the face of Dr. McCoy bending over me. Mm.
İlk gördüğüm şey, bana doğru eğilmiş Dr. McCoy'un yüzüydü.
Or perhaps the thought of spending an eternity bending knee and tending sheep appeals to you.
Belki de sonsuzluğa dek yaşama düşüncesi, dizlerini bükerek kuzu gütmesi sana cazip geliyor?
As I was bending over, the captain, Anders attacked me with the crowbar, and Jones...
Onunla ilgilenirken, yüzbaşı, yani Anders bana demir sopayla saldırdı, sonra Jones...
Imagine snuggling to a chancred whore... and bending back your lips into something like a smile, saying,
Hastalıklı bir fahişenin sana sırnaşması nasıldır bir düşün ve dudaklarını büzüp ona evet manasında gülümseyerek...
Roman, stop bending Guy's ears with your stories.
Roman, o görkemli hikayelerinle Guy'ın kulaklarını patlatma.
I've been bending over backwards up to now.
Şu ana kadar sürekli alttan aldım.
Simply put, this is your convenient way of bending Buddha's teachings to suit the world?
Basitçe, Buda'nın öğretilerini dünyaya uyarlama şeklin bu mu?
Sin at the start and grace at the end, bending your head in between.
Başlangıçta günah, yolun sonunda merhamet, arada boyun eğmişsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]