Benign translate Turkish
441 parallel translation
" A benign but mischievous creature.
" Yumuşak huylu ama muzip bir yaratıktır.
Well, that's a kind of benign exhibitionist.
Bir tür mülayim teşhirci.
Picture my prayers to an echo-god who gave benign answers and reassuring blessings.
Dualarıma iyi huylu cevaplar veren... ve sakinleştirici bir şekilde kutsayan bir taklit Tanrı.
Strong, benign, loving?
Güçlü, merhametli, sevgi dolu mu?
In turn, see how benign and composed my face is, Charlie Brown.
Bir de benim ne kadar mülayim ve sakin bir yüz ifadem olduğuna bak.
It could be benign in its own environment.
- Kendi çevresinde zararsız olabilir.
Bears are thought of as both benign and evil, but very strong power.
Ayılar onlar için hem iyiliği hem de kötülüğü temsil eder. En önemlisi de gücü.
But unfortunately we are the evil brothers of Tai Shan... not the benign brothers
ama ne yazık ki, bizler Tai Shan'nın kötü kardeşleriyiz... iyilikle işimiz olmaz
But lately it's been like waiting for a biopsy report - benign or malignant.
Fakat son olarak bir biyopsi raporu bekleniyor gibiydi - iyi uylu ya da habis
Well, in this case, benign.
Demek ki, bu vakada, iyi huylu
The running characters are a crusty but benign ex-Supreme Court Justice presumably Oliver Wendell Holmes by way of Dr. Zorba.
Başrolde Oliver Wendell Holmes'i andıran huysuz ama sevecen eski bir yüksek mahkeme yargıcı Dr. Zorba var.
The running characters include a crusty but benign lieutenant who's always getting heat from the commissioner a hard-drinking detective who thinks women belong in the kitchen and a brilliant and beautiful young girl cop... -... who's fighting the feminist battle.
Başrollerde, kadınların mutfaktan çıkmaması gerektiğini düşünen komiserinden sürekli fırça yiyen alkolik, huysuz ama sevecen bir üsteğmen ve feminist görüşlü genç, güzel ve cıvıl cıvıl bir kadın polis var.
A crusty but benign managing editor who's always...
Huysuz ama sevecen bir şef gazeteci...
He looked like a benign old uncle.
Tonton bir amca gibi görünürmüş.
What a benign person he is. "
Ne kadar iyi huylu bir insan. "
Powerless before nature they invented rituals and myths some desperate and cruel others imaginative and benign.
Acımasız tanrılarla dolu ritüeller ve efsaneler türeten atalarımız batıl bir dünya kurdular.
- Aye, but a benign, loving dictator.
- Evet, ama iyi ve sevgi dolu bir diktatör.
Belgrade head to head with New York, London, and Paris All it began benign and seemed funny. Get him!
Belgrad'ı New York, London ve Paris ile aynı seviyeye taşıyan hepsi iyi niyetli ve eğlenceli bir şekilde başladı yakalayın!
I believe this creature would be benign even if it had its eyesight and its other senses.
Bu yaratığın gözleri ve diğer duyuları olsaydı dahi, bize saldırmazdı.
"Tissue was benign."
Dokular iyi huyluymuş.
It's like a pure, benign drug.
Saf, tehlikesiz bir ilaç.
and not nearly as benign as you living like to think it is.
Düşündüğünüz yaşam kadar tehlikesiz değil.
- It's probably benign, but...
- Herhalde iyi huyludur, ama...
They want benign indifference.
Kayıtsızca yayılıyorlar.
- They are quite a benign species.
- Çok tehlikesiz bir tür.
And the unknown can be benign..... or malevolent.
Ve bu bilinmeyen iyi huylu da olabilir... kötü niyetli de.
Now, we don't know precisely why, but by and large they are benign, which, in all likelihood, this is.
Neden olduğunu bilmiyoruz ama çoğunlukla bunlar iyi huyludur, ki bu da büyük ihtimalle öyle.
The Benign King...
Sevecen ve iyi Kral.
The Benign King with a physical defect...
Fiziksel engelleri olan sevecen ve iyi Kral.
You said this effort would be totally benign on our part.
Çabalarımızın tamamen iyi niyetli olacağını söylediniz.
They want benign indifference.
" Yumuşak, zararsız bir umarsızlık istiyorlar.
And over here, folks, on the table, docile and benign... we have our dearest Fauna.
Ve öbür tarafta, millet, masanın üzerinde, uysal ve sevecen... Pek sevgili Fauna'mız var.
"Students" is a rather benign term for them.
"Öğrenci" onlar için oldukça yumuşak bir terim.
- Abdomen's benign.
- Karını yumuşak.
Doctors forget that a benign anesthetic has the potential for cardiac and neurological toxicity.
Hafif bir anestezik kardiyak ve nörolojik zehirlenmeye yol açabilir.
Two major fights with Bob, and... one disgusting lump that turned out to be benign... though you were in a panic.
Bob'la iki büyük kavga benim hatırladığım, ve bir iğrenç tümör parçasının ürünü.
But the nanny's gotta go watch her mother have a benign tumor removed in Ohio.
Ama bakıcının annesi, Ohio'da küçük bir tümör aldırdığı için oraya gitmesi gerekti.
It was largely mathematical and in spite of reports to the contrary appears to be completely benign in nature.
Çoğunlukla matematiksel ve aksine iddialara rağmen tamamen dostane bir havası var.
The message is completely benign.
Mesaj tamamen dostanedir.
Why is it the egghead position that aliens are always benign?
Uzaylıların hep dostane olduğunu nerden çıkarıyorsunuz?
The loveliest words to hear are not, "I love you"... but "It's benign."
Dünyanın en güzel cümlesi "Seni Seviyorum" değil... "Urunuz Habis Değil"
Small talk, totally benign.
Basit bir konuşma, tamamen insancıl bir konuşma.
It's benign.
İyi huylu.
Some are benign, or supposedly benign.
Kimisi iyi huyludur... Veya öyle olması gerekir.
Our techniques are as benign as we can make them.
Tekniklerimiz yapabildiğimiz kadar tehlikesizdir.
What I have been through for the last few days certainly hasn't felt benign!
Son birkaç günde hiçkimse iyi hissetmedi!
Now, I think that her body was so ravaged by pesticides... that a normally benign fungus may have compromised her whole immune system.
Vücudunun zirai ilaçlarca oldukça tahrip edildiğini düşünüyorum ve ki normalde iyi huylu bir mantar bağışıklık sistemine uyum sağlayabilirdi.
"When from our better selves we have too long Been parted by the hurrying world, and droop, Sick of its business, of its pleasures tired, How gracious, how benign is Solitude"
Uzun zamandır alıştığımız benliğimizi, aceleci dünya parçalayıp çökerttiğinde,... sorunlardan bunaldığımızda, hazlardan yorulduğumuzda yalnızlık ne kadar da rahat, ne kadar da tatlıdır.
Her abdomen's benign.
Karnı biraz yumuşak.
Benign?
İyi huylu mu?
In it we discuss three kinds of atrocities - what we call benign bloodbaths, which nobody cares about, constructive bloodbaths, which are the ones we like, and nefarious bloodbaths, which are the ones the bad guys do.
Günümüzün Kopernik'i Chomsky, dilbilgisine bakışa köklü bir yenilik getirdi.