Bertie translate Turkish
463 parallel translation
Thank you, Mike, thank you, Mr. Wagner, thank you, Bertie.
Teşekkürler Mike, teşekkürler bay Wagner, teşekkürler Bertie.
Unless, of course, it's Bertie's incredible brain power.
Bertie'nin inanılmaz beyin gücü hariç elbette.
That, my dear, is the total history of Bertie's life.
İşte bu, Bertie'nin tüm hayatının özeti.
Right, Bertie?
Değil mi Bertie?
Bertie.
Bertie.
I want to talk to you, too, Bertie.
Ben de seninle konuşmak istiyorum Bertie.
Come along, Bertie.
Gel bakalım Bertie.
The drinks are on Bertie or on me.
İçkiler ya Bertie'den ya da benden.
Drinks are on you, Bertie.
İçkiler senden Bertie.
Nor did I, Bertie.
Ben de Bertie.
I've always been your friend, Bertie.
Ben hep senin dostundum Bertie.
Come on, Bertie, I never taunted you.
Yapma Bertie, Seninle asla alay etmedim.
Bertie.
- Bertie.
I really did love you, Bertie.
Seni gerçekten sevmiştim Bertie.
Tonight, children, the drinks are on Bertie.
Bu gece çocuklar, içkiler Bertie'den.
Bertie!
Bertie!
What was Bertie trying to protect?
Bertie neyi korumaya çalışıyordu ki?
Bertie must have put on a record on after I left.
Ben yanından ayrıldıktan sonra Bertie bir plak koymuştur.
Poor Bertie did.
Zavallı Bertie öyleydi.
No. Vivian, it's Bertie.
Hayır Vivian, sorun Bertie.
Poor Bertie.
Zavallı Bertie.
We must put Bertie out of our minds.
Bertie'yi aklımızdan çıkarmalıyız.
Yes, sir. Bertie Hastings, the deceased.
Evet efendim Bertie Hastings, merhum.
I sold Bertie his life insurance.
Bertie'ye hayat sigortasını ben satmıştım.
Bertie had a tin ear.
Bertie'nin müzik kulağı yoktu.
He was with Bertie for almost a year.
Neredeyse bir yıldır Bertie'yle birlikteydi. Lütfen.
Are you suggesting a conspiracy between Bertie and Alvin?
Bertie ve Alvin'in bir şeyler çevirdiğini mi öne sürüyorsunuz?
I got Bertie Higginbotham, his replacement.
Bertie Higginbotham'ı getirdim, onun yedeği.
Bertie's got a thirst like a derby winner, haven't you, Bertie?
Bertie, bir yarış atı kadar susamış, değil mi, Bertie?
- That's it, Bertie, my boy.
- İşte o kadar, Bertie, dostum.
Here's to good old Bertie Higginbotham... the finest soldier since William the blooming Conqueror.
Lanet olası Fatih William'dan beri... en iyi asker Bertie Higginbotham'a.
- All right, Bertie.
- Tamamdır Bertie.
It isn't fair to Bertie.
Bertie'ye haksızlık olur.
- Bertie.
- Bertie.
- I thought Bertie would drop his teeth.
- Bertie'nin küçük dilini yuttuğunu düşündüm.
Yeah, you know, I'd sure hate to cross Bertie again tonight.
Bu yüzden bu gece Bertie'yle tekrar karşılaşmak hiç hoş olmazdı.
Maybe Bertie's right.
Belki Bertie haklıdır.
Boy, if it was Bertie, he'd have them strung up by the thumbs by now.
Bertie olsa onları çoktan, ayaklarından tavana asmıştı.
It's Bertie.
Arayan Bertie.
Bertie got some idea what this is?
Bertie'nin neler olduğuna dair bir fikri var mı?
I don't care what Bertie's ideas are!
Bertie'nin fikirleri umrumda değil!
Do you think they'll promote you to first officer after this trip, Bertie?
Bu yolculuktan sonra seni birinci kaptanlığa terfi ettirirler mi dersin?
Ooh-la-la! Now, Bertie, look at the time.
Dur, Bertie, saate bak.
It is my cousin Bertie's Rolex Chronometer.
Kuzenim Bertie'nin kronometreli Rolex'i.
As a matter of fact, you told my cousin Bertie and me about... this lady osteopath that you met somewhere in your travels.
Doğruyu söylemek gerekirse, kuzenim Bertie ile bana seyahatlerinde bir yerde tanıştığın şu kırıkçı hanımdan bahsettin.
I've got to call Cousin Bertie... and tell him I'm irresistibly detained on the Dixie Highway.
Kuzen Bertie'yi arayıp Dixie Otoyolu'nda karşı konmaz biçimde alıkoyulduğumu söylemeliyim.
Hey, Bertie.
Hey Bertie.
Bertie, guess what?
Bertie ne oldu tahmin et?
Bertie, guess who's with me.
Bertie, bil bakalım yanımda kim var.
I choose Sonny, Bertie, Camilla and José.
Affedersin, bu kattaki herkesin evlerine gittiğini sanmıştım.
Oh, that was Bertie Crampton's.
Bertie Crampton'undu o.