Biggest translate Turkish
11,602 parallel translation
- Biggest clue that we have is how that body was exsanguinated. - How reassuring.
- Ne kadar rahatlatıcı.
Why are you using your sister to blow a hole in the biggest case of my career?
Kariyerimin en büyük davasında delik açmak için neden kardeşini kullanıyorsun?
Yours sincerely, Worlds biggest Dickhead send
Sevgiler, dünyanın en büyük öküzü. Yolla.
52 breaches in Central City and the biggest one just happens to be in our basement.
Central City'de 52 tane gedik oluşuyor. Ama en büyüğü bodrumumuzda çıkıyor.
My God's the biggest dick that's never existed.
Benim tanrım şu ana dek var olmamış en büyük öküz.
Tenebrae are our biggest enemy.
- Tenebrae en büyük düşmanımız.
We got the biggest laugh I ever heard with that "gag me with a spoon" joke.
"Şimdi kusacağım" esprisine bu kadar gülündüğünü görmemiştim.
Now I got the biggest hardware store in Seattle.
Seattle'ın en büyük hırdavatçısı benim.
Back in the'90s, the biggest dweeb of them all was Steve Urkel.
90'larda embesillerin en büyüğü Steve Urkel'dı.
Sir, I am your biggest fan.
En büyük hayranınızım efendim.
All right? It's on a plaque on the city's biggest tourist attraction.
Şehrin en çok turist çeken bölümünde bir tabelada yazıyor.
We'll start over, some place where our biggest problem is deciding what to name our first kid.
Sıfırdan başlarız en büyük problemimizin ilk çocuğumuza ne isim koyacağımız olacağı bir yerde.
You were the biggest piece of shit I ever met.
Sen benim tanıdığım en adi orospu çocuğuydun.
Brian, these are the biggest hats I could find, so if your point is that there's even larger ones available,
Brian, bulabildiğim en büyük şapka bunlar. Yani bunlardan daha büyükleri var diyorsan seni büyük bir şüpheyle karşılıyorum.
ready to fight with their biggest opponent, Super Sayain God he saw in his premonition, Bills, the God of Destruction, awakened from his sleep 39
Rüyasında gördüğü muazzam savaşçı Süper Saiyajin Goddo ile dövüşebilmek için 39 yıllık uykusundan Hakaishin Beerus uyanır.
Imagine if the biggest ComicCon ever did it with the Smithsonian
En büyük Comic-Con buluşmasının Smithsonian müzesinde olduğunu düşün.
They're our biggest competitor.
Baş rakiplerimiz.
Now we just need to find the biggest, baddest con out there.
Şimdi yapmamız gereken oradaki en iri, en kötü mahkûmu bulmak.
This is the biggest bag of yeast we got.
Elimizdeki en büyük maya bu.
We have a gender quota for the biggest companies.
Büyük şirketler için cinsiyet kotamız var.
When the fire started, the biggest problem was getting people out, especially those who weren't able to walk.
Yangın başladığında en büyük sorun insanları dışarı çıkarmaktı. Özellikle de yürüyemeyecek durumda olanları.
You had the biggest drop-off in scores in the entire company.
Sen, şirket puanlarıdaki en büyük düşüşü yaşadın.
Manchester-Reid Bancorp is the eighth or ninth biggest bank on Wall Street, depending on how you measure.
Manchester-Reid Ortaklık Bankası, Wall Streetteki en büyük 8. veya 9. banka. Sıralamayı yapış şekline göre değişebilir.
I got the biggest bonus in the bank last quarter and they gave me this.
Geçen çeyrek yılda bankadaki en büyük bonusu ben aldım, onlar da bunu verdi. - Anladım.
So, really, the biggest bonus... that money clip... they were mine.
Yani aslında bonus, o para tutacağı... Onlar benimdi.
The biggest issue in this case is whether there was anyone else at home that night...
Bu davadaki en buyuk mesele o gece evde baska birinin olup olmadigi...
He stalks the forest, looking for the biggest... juiciest tub of lard he can find.
Ormanda kol gezip bulabileceği en büyük en lezzetli yağ tulumunu arıyor.
Check your calculator, Jessica, because you only had half the partners, and every single one of them is about to lose the biggest client to a hostile takeover because of your poor leadership.
Hesaplarını kontrol et, Jessica çünkü ortakların sadece yarısın senin yanında ve onlardan her biri en büyük müşterilerini senin zavallı liderliğinle beraber düşmanca bir devralma yüzünden kaybedecekler.
Although he's been disbarred, Gerard acts as shadow counsel to some of the biggest players in the criminal underworld- - politicians, CEOs... and one Raymond Reddington.
Barodan ihraç edilmesine karsin Gerard, yeralti suç dünyasindaki en büyük oyuncularin gölge avukati olarak hareket ediyor... Politikacilar, CEOlar bir de Raymond Reddington için.
But his biggest battle was finding his way home.
Ama en büyük savasi, eve dönüs yolunu bulmakti.
That was our biggest asset in the company.
Bu şirketimizin en pahalı mülküydü.
You always kind of have in the back of your mind what your biggest passions are, and your biggest goals, and that's what you live for.
Zihninizin arka tarafında her zaman en büyük tutkularınız en büyük hedefleriniz, ve yaşama anlamınız vardır.
Somebody asked me, like, ten years ago, what's the biggest advance in the mountain bike?
Biri bana on sene önce, dağ bisikletleri konusundaki en büyük ilerlemeyi sordu.
In my biggest jumps, I've actually sat there before and been... it sounds crazy to say this, but it's the daredevil nature, being like, you know what?
En büyük atlayışlarımdan önce alanda oturup... Bu kulağa çılgınca gelebilir, ama gözü pek bir sporcu olmanın doğasında bu vardır, öyle değil mi?
But that's when I find the biggest joy.
Ama en büyük mutluluğu o zaman yaşıyorum.
Our biggest problem right now is the media- - we cannot let the news of Crane's death get leaked, okay?
- Şu anda en büyük sorunumuz basın, Crane'nin ölümünün basına sızmasına izin vermeyelim, tamam mı?
Who do we suppose is the biggest drug cartel in history?
Tarihteki en büyük uyuşturucu kartelinin kim olduğuna inanıyoruz?
I'm the biggest and most immune to hypothermia.
Yaşça en büyük ve hipotermiye en dayanıklı olan benim.
I mean, Dean gets to be the hero and I have to be the biggest wuss in TV history?
Dean böylelikle kahraman ilan ediliyor. Bense televizyon tarihinin en karamsar adamı oluyorum bu durumda.
The biggest lie we had ever told was on the day of exam, we'd say...
Söylediğimiz en büyük yalan sınav günü,... derdik ki...
The biggest dream we had was to meet our idols one day.
En büyük hayalimiz bir gün idollerle tanışmaktı.
His nickname, Sic, is also the acronym of the circuit which had seen the biggest moments of his career to date.
Lakabı olan Sic, bu pistin baş harflerinden oluşuyordu. Kariyerinin en önemli anlarını bu pistte yaşamıştı.
In the mind of a rider, that is the biggest challenge.
Bir sürücünün aklında, en büyük mücadele budur.
We could be seeing the biggest thing to hit grand prix motorcycle racing since Valentino Rossi arrived in the premiere class 13 years ago.
13 yıl önce Valentino Rossi buraya geldiğinden beri MotoGP yarışlarındaki en büyük olayı görüyor olabiliriz.
The biggest respect for a guy such as him.
Onun gibi biri, en büyük saygıyı hak eder.
You're the biggest psychopath I ever met.
Sen benim gördüğüm en büyük ruh hastasısın.
Wh-What's been the single biggest health event of the 21st century?
Yüzyıldaki en büyük sağlık olayı neydi?
But the biggest file was about Vachs.
Ama en büyük dosya Vachs için olanmış.
One of the biggest of my life.
Hayatımdaki en önemli kararlardan biri.
I'm here to invite you to the biggest event of the season.
Seni bu mevsimin en büyük olayına davet etmek için buradayım.
One of the biggest?
En zoru ne mi?