English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bike

Bike translate Turkish

8,784 parallel translation
Did you put your bike inside yet?
Bisikletini içeri koydun mu?
He's picked up a bike.
Motoru yukarı kaldırdı.
Uncle, how did he pick up the bike?
Amca, motoru yukarı nasıl kaldırdı?
HAIL BIKE SAINT.
- KUTSAL MOTOR -
O Bike Saint, please help us.
Kutsal Motor, lütfen bize yardım et.
You will have to pray to the Bike Saint.
Kutsal Motor'a dua etmen gerek.
I would have fixed any bike by now.
Şimdiye kadar gelen tüm motorları tamir ettim.
It's your fault that the bike won't start.
Motorun çalışmaması senin suçun.
If you're faith was real then the Bike Saint would have blessed you.
Eğer inancın gerçek olsaydı Kutsal Motor seni kutsardı.
I will make a wreath out of the Bike Saint's flowers for your funeral.
Kutsal Motor'un çiçeklerinden cenazen için çelenk yapacağım.
Badrinath can fix the bike.
Badrinath motoru tamir edebilir.
Didn't I give it to you on Gardu's bike?
Gardu'nun motorunda sana vermedim mi?
You left the bottle on the bike, didn't you?
Şişeyi motorda bıraktın değil mi?
Thad and I had a bet who could talk to you first, and he hid my bike.
- Greg. Seninle ilk kimin konuşabileceğine dair Thad ile bahse girmiştik, sonra da bisikletimi saklamıştı.
I loved that bike.
O bisiklete bayılırdım.
I know, I feel bad that I missed the memorial, but my bike broke down.
Biliyorum, anma törenini kaçırdığıma ben de üzüldüm. Motorum bozulmuştu.
The bike is crumpled under the wheels.
Bisiklet tekerleklerin altında buruşmuştu.
I canvassed the area, stashed the bike.
Bütün bölgeyi kontrol edip motoru sakladım.
Maybe there's a bike rack you guys can chain me to.
Belki şurada beni zincirleyebileceğiniz bir bisiklet parkı da vardır.
Why doesn't your bike have a seat on it?
Bisikletinin oturağı niye yok?
I was just wondering if one of them had a bike seat that I could borrow, but...
Birinde ödünç alabileceğim bir bisiklet koltuğu var mı diye merak etmiştim ama...
Go. - Is that my bike seat?
- Benim bisiklet koltuğum mu o?
I'm never getting that bike seat back, am I?
- O bisiklet kolduğunu geri alamayacağım değil mi?
I will, after you tell me the Silver fox on the bike had nothing to do with your running out of physical therapy.
Sen bana fizik tedaviye koşarak gitme sebebinin bisiklete binen o gri kurt olmadığını söylediğin zaman bırakacağım.
- Because you are too big and bony to ride this bike.
- Çünkü sen çok büyüksün ve kemiklerinle bisikleti süremezsin.
I mean, if they ever put the Hulk in bike shorts, I'm officially done.
Eğer Hulk'ı da bisiklet şortuna sokarlarsa resmi olarak bırakıyorum ben.
You know what? I'm on this bike every day because I care about the planet.
Gezegeni önemsediğim için her gün bu bisikletin üstündeyim ben.
You take my bike and exile me to the second row with those sloppy baby-weight disasters.
Bisikletimi alıp beni o hamilelik kilolarından kurtulmaya çalışan faciaların olduğu ikinci sıraya sürdürdün.
Now I guess I'll have to tell Tristafé that you forgot your place and yelled at a first-row bike.
Şimdi Tristafé'ye, haddini aşıp ön sıradan birine bağırdığını söylemem gerekecek gibi.
And he's not even pedaling his bike.
Bisikletini sürmüyor bile.
You show up at Trey Willis'house on your brother's bike.
Trey Willis'in evine kardeşinin bisikletiyle gitmişsin.
- She can barely ride a bike.
- Bisikleti bile zor sürüyor.
I'm riding my bike down H Street with my delivery when this little prick runs right into me.
H Sokağı'nda bisikletimle teslimatımı götürüyordum. Sonra bu küçük puşt bana çarptı.
It turns out getting back in touch with magic isn't anything like riding a bike.
Büyüye geri dönmek pek de bisiklet sürmeye benzemiyormuş.
- Yeah, I saw someone riding off on a bike.
- Evet, birinin motosikletle uzaklaştığını gördüm.
Trying to get this old bike to work.
- Bu eski motosikleti çalıştırmaya çalışıyorum.
- I saw someone riding off on a bike. - Did you get a plate?
- Birinin motosikletle uzaklaştığını gördüm.
It's easy, it's just like riding a bike, except in this case, a very large, powerful motorcycle.
Bu kolay, tıpkı bisiklet sürmek gibi, şu olay hariç, oldukça büyük bir, güçlü motosiklet gibi.
Is he gonna pick you up on a Citi Bike?
Seni Şehir Bisikleti ile mi alacak?
Get your bike out!
Bisikletini çıkar!
Daryl gets on his bike- -
Daryl motoruna binecek.
Take your bike.
Bisiklete bin.
- Just leave your bike here.
- Bisikletini buraya bırak.
- I leave the bike here?
- Bisikleti buraya mı bırakayım?
He's "pimping" your bike right now.
Şimdi bisikletini modifiye edecek.
- Pimping a bike?
- Modifiye mi?
- I need the bike!
- Bisiklet bana lazım.
- Take your bike.
- Bisikletini al.
- Ah, you're stopping the bike!
- Bisikleti sen durdurdun!
Yeah, I had some trouble with my bike.
Evet, motorum bozuldu.
That's my bike.
Bu benim motosikletim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]