English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Biking

Biking translate Turkish

179 parallel translation
- We went biking over the bridge.
- Köprüye bisiklet sürmeye gittik.
Walking or biking!
Yürü ya da bisikletine bin!
- You can go biking!
- Sen bisiklet kullanarak gide bilirsin!
Biking in the dark.
Karanlıkta bisiklet sürüyor.
I've been biking for two days now, but I haven't seen a soul.
İki gündür pedal çeviriyorum ama tek bir ruh bile görmedim.
He was biking towards me, so I got out of the way in time. He ran into a parked car, hit his head and everything went flying.
Caddeden karşıya geçerken motosikletiyle üstüme gelmeye başladı, ben de yoldan çekildim ama çocuk park hâlindeki bir araca kafasını çarptı ve her şey havada uçuştu.
Tommy is a Scorpio, he likes biking, and he's never been laid.
Tommy bir akreptir, sokmayı sever ve daha kimseyle yatmamıştır.
I bet you think I've been mountain biking, but, no.
Dağ bisikleti kullandığımı düşünebilirsin. Ama değil!
Seventeen years ago, we were biking through the wine- -
On yedi yıl önce, bisiklet turuna ç ıkmıştık...
His mother and I were biking through the wine country.
Annesi ve ben, bağlar bölgesinde bisiklet turuna ç ıkmıştık.
I was telling him a story about me and a girl biking through the wine- -
Bir kızla bisiklet turuna ç ıkışımın hikayesini anlatıyordum ki...
Can't you quit biking with a neck like that?
Boynun böyleyken hala bisiklete binebilir misin?
I'm biking'.
Bisikletle gidiyorum!
They're very happy. I saw them biking.
Onları bisiklete binerken gördüm!
Sorry, I was biking down the boardwalk.
Pardon, sahiIde bisikIet sürüyordum.
I guess we won't be biking through Italy.
Sanırım İtalya'yı bisikletle gezemeyeceğiz.
Morning run, weight lifting, rafting club president, mountain biking what is he on a vacation or something?
Sabah koşu, ağırlık kaldırma, Kulüp başkanıyla rafting, Dağ bisikleti Tatil mi yapıyor ne?
You know, I figured we could do a little hiking, some mountain biking and other various activities.
Biraz yürüyüş yapar, dağ bisikletine biner ve başka aktiviteler yaparız.
Remember when we went up to Lake Louise biking that summer?
Geçen yaz Louise Gölü'nde bisiklet sürdüğümüzü hatırlıyor musun?
Well if my old man find something about biking with you he'll kill us both.
Babam seninle gezdiğimi duyarsa ikimizi de öldürür.
I thought you'd need a map, now that you're biking so far.
Bir haritaya ihtiyacın olabilir dedim, şu ana kadar bisiklete biniyordun.
Breton, biking, fishing...
Bretonca, bisiklet sürmeyi ve balık tutmayı öğreniyorum.
- I'M ON A HORSE. I'M BIKING THROUGH WINE COUNTRY.
Şarap bölgesinde bisiklet gezisine çıkıyorum.
I was biking home from a party and was wearing my reflector tabs but the motorist didn't see me.
Bisikletimle bir partiden eve dönüyordum ve fosforlu kemerimi takmıştım fakat şoför beni görmedi.
So why don't you report Jeff to the biking authorities?
Peki, neden Jeff'i bisiklet yetkililerine rapor etmiyorsun?
Um, yeah, he switched from mountain biking to yoga.
- Dağ bisikletçiliğinden yogaya geçmiş. Bu da demektir ki- -
When did Mark switch from mountain biking to yoga?
Mark ne zaman dağ bisikletini bırakıp yoga yapmaya başladı?
I don't like that he's biking around at night.
Onun gece bisikletle dolaşması hiç hoşuma gitmiyor.
So you - You want to go biking now? Yes.
- Bisiklete binmek mi istiyorsun?
A little hiking? Mountain biking?
Dağ bisikletine biner miyiz?
He's on that biking trip again.
Yine bisiklet gezisindedir.
Wollebin asked me to go mountain biking with him.
Wollebin onunla dağlık alanda bisiklet sürmeye gitmemi istedi.
Honey, you've never been mountain biking in your life.
Tatlım, sen hayatında dağlık alanda bisiklet kullanmadın.
Daddy gets to go mountain biking with Wollebin.
Baba Wollebin ile dağda bisiklet sürmeye gidecek.
Chip can't go mountain biking.
Chip dağda bisiklet sürmeye gidemez.
As I reached the biking stage and finally realized what chafing was,
Bisiklet etabına geldiğimde ve aşınmanın ne demek olduğunu en sonunda anladığımda, sürpriz bir ziyaretçim oldu.
So I used the twine from the biking... the coconut thing.
Ben de bikininin sicimini Kullandım. Hindistan cevizi şeyini.
Kids dirt biking, something shiny poking from the dirt, they dig it out, look in the window and see aliens.
Yerel çocuklar bisiklete biniyormuş, toprakta parlak bir şey görmüşler. Kazmışlar, pencereden bakıp uzaylı görmüşler.
I started biking to work.
İşte bisikletle gelmeye başladım.
We could go hiking in the Dish on weekends, biking at the Baylands.
Hafta sonları yürüyüşe gideriz. Baylands'de bisiklete bineriz. - Vay canına.
I'm mountain biking on sunday in... montage mountain.
Bende bisiklet süreceğim Pazar günü şu dağ bisikleti olayı.
How do you feel about biking?
Bisiklete binmeye ne dersin?
We are going biking, not watching a Spice Girls concert.
Spice Girls konserine değil göle gidiyoruz.
For Loïc Fuller, he talks about biking and a pond.
Loic Fuller'den bahsederken, bir göl ve bisikletten bahsetti.
We organize trips every week in and around the Portland area, which is just awesome for hiking, and biking, and river running.
Her hafta Portland civarında geziler düzenleriz, yürüyüş, bisiklet ve nehir gezileri için çok uygundur.
I've been biking over to Beacon Falls and going rock hunting around Naugatuck River.
Beacon Falls'a bisikletle gidip, Naugatuck Park'ta taş avına çıkıyorum. Bu muhteşem.
Mom, Rosie promised to bring us biking at the docks.
Anne, Rosie bizi marinaya bisiklete binmeye götürecekti.
She promised we'd go biking!
! Bisiklete binecektik!
Her biking shoes, she's been missing my braciola.
Braciole'mi de özlemiş.
- [Laughs ] [ vehicle horn honks] Now, I've tried biking.
Şimdi, bisiklet sürmeyi denedim.
No more biking.
Hayır!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]