English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Biohazard

Biohazard translate Turkish

176 parallel translation
Do you copy? This is Army Biohazard.
Burası Biohazard Üssü.
All our specimens and field notes were confiscated... by the military biohazard corps prior to our evacuation.
Numunelerimiz ve notlarımız, tahliye edilmemizden önce, askerler tarafından elimizden alındı.
We're instituting full biohazard routines, but I'll still need you to go in and...
Gerekli tüm önlemleri alıyoruz ama yine de içeri girdiğinizde- -
Well, since it's a level three biohazard I had to put it where nobody would go.
Şey, üçüncü derecede ölümcül maddeyi hiç kimsenin gitmediği bir yere koymalıydım.
It may be prudent to place it in a level-3 biohazard containment field.
Bu bölgeyi, üçüncü seviye biyo tehlike bölgesi olarak belirlemek mantıklı olacaktır.
Those are filled with biohazard us materials.
- Bunlar biyolojik olarak tehlikeli materyallerle dolu.
The whole apartment's a biohazard.
Bütün ev biolojik tehlike altında.
I hope you have one of those red biohazard bags.
Umarım kırmızı biohazard çantalarından biri yanındadır.
Welcome to Biohazard Four.
Biohazard Four'a hoşgeldiniz.
Biohazard, coming through.
Biolojik tehlike, geliyorum.
He accessed the main computer and simulated a shipwide biohazard, making the computer think there was a microbiotic contamination on all decks.
Ana bilgisayara giriş yaptı ve gemi boyunca biyo tehlikenin olduğu konusunda, geminin düşünmesini sağladı.
- Little biohazard in the tooth?
- Ya da dişinde biyolojik silah?
Careful, it could be a Class 4 biohazard.
Dikkatli ol. 4. sınıf bir atık madde olabilir.
Transporing possible biohazard to quarantine.
Olası tehlikeye karşı karantinaya alındı.
- It's like a biohazard in here.
- Burası mikrop yuvası.
Okay, the difference between a stink bomb... and a level-three toxic biohazard... is apparently two extra drops of sulfur tetroxide.
Pekala, bir koku bombası ile... üçüncü seviye bir kimyasal tehlike taşıyan bir bomba arasında ki fark... anlaşılan fazladan konulan iki damla sülfür tetroksidmiş.
It's a biohazard!
O biyolojik bir tehlike!
Turns out some skateboarder slapped a Biohazard band sticker on the side of this septic tank for an RV.
Kaykaycının biri bir karavanın fosseptik deposu olan bu şeye biyo-tehlike etiketi yapıştırmış.
The kind of fart whereby the Centers for Disease Control declares your pants a level 5 biohazard.
Afet kontrol merkezlerinin Pantolonlarınızı 5. seviye biyolojik tehlike olarak açıklayacağı türden osuruklar.
I'll tuck the viscera in a biohazard bag.
İç organları, biyolojik tehlike torbasına koyarım.
Tell them I want to set a forward command post at Levy 67 mobile recovery... biohazard gear, the works And then call in the night shift
Miami polisini ara. 67. askeri birlikten öncü bir arama-kurtarma ekibi istediğimi söyle. Biyolojik tehlikelere dayanıklı özel kıyafetler de getirsinler.
This is a level two biohazard site We should be taking precautions
2. seviyeden biyolojik tehlikeyle karşı karşıyayız, Güvenlik önlemlerimizi almalıydık.
- Yeah, to protect you against your biohazard girlfriend.
- Evet, seni biyolojik tehdit olan kız arkadaşından koruyacak.
We may have a biohazard here, people.
Biyoljik tehlike içeriyor olabiliriz.
Well, the CDC's hardly gonna hand her over if they think she's a biohazard.
CDC, biyolojik tehdit oluşturduğunu düşünüyorsa, onu bize teslim etmeyecektir.
The mutant's body was rushed away concerns about a potential biohazard.
Mutantın vücudu biyolojik tehdit oluşturabileceği gerekçesiyle aceleyle olay yerinden kaldırıldı.
We need a biohazard team in here.
Biyolojik tehlike ekibi gelmeli.
- Yup Close to human but not a biohazard
İnsan kanına yakın ama hastalık bulaştırma tehlikesi yok.
This is a biohazard quarantine area.
Bu bölge karantina altındadır.
Waded through a week's worth of biohazard waste from the clinic.
Kliniğin bir haftalık biyolojik artığının içinde yüzdüm.
It is a Level Three Biohazard.
Üçüncü derece biyolojik tehlike ( biohazard ).
BIOHAZARD.
Bakteriolojik tehlike.
Mortimer and falcone were wearing state-of-the-art biohazard gear.
Mortimer ve Falcone'da, teknolojinin son eseri biohazard giysileri bulunuyordu.
What would it take to manufacture this stuff, level 4 biohazard containment?
Bunu üretmek için ne gerekir? Dördüncü seviye koruma mı? Evet ve devasa bir soğutma sistemi.
Send the biohazard team to contain the Hydrosek.
Biyolojik tehlike ekibini gönderin. Hydrosek'i bir şeyin içine koymalıyız.
I love level-four biohazard toxins.
4. seviye biyolojik tehlike zehirlerine bayılıyorum.
We've neutralized the threat, but our exposure is still a biohazard outside the office.
Tehdidi yok ettik ama gaza maruz kalmamız, büro dışında hâlâ biyolojik tehlike teşkil ediyor.
Honey, why is there a biohazard symbol on your Thermos?
Tatlım neden termosunun üzerinde biyolojik tehlike sembolü var?
I cut into the fallout shelter bones and the biohazard alarm went off.
Sığınaktaki kemikleri kestim ve biyolojik tehlike alarmı çalıştı.
We have a biohazard situation.
Biyolojik bir olayla karşı karşıyayız.
Biohazard
"Biyolojik Tehlike"
It's in the biohazard bag.
Atık maddeler çantasında.
Biohazard containment system's been activated.
Biyolojik tehlike koruma sistemi aktive edilmiş.
THE GUYS FROM BIOHAZARD ARE HERE.
Bioatık'tan adamlar geldi.
Biohazard Preparedness Plan, Evacuation Procedures.
Biyolojik tehlikeye hazırlık planı, tahliye prosedürleri.
Bring your biohazard suit.
Korunma elbiseni getir.
Biohazard detected, section four.
Bölüm 4'te tehlike algılandı.
- Code red biohazard activates the panic room protocol.
- Kırmızı kod alarmı panik odası protokolünü başlattı.
A biohazard's been detected at GD.
GD'de tehlikeli bir durum algılandı.
There isn't a biohazard!
Tehlike falan yok!
Patrick Ross in Biohazard Four.
Patrick Ross Biohazard Dört'te.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]