Biting translate Turkish
1,431 parallel translation
Side-biting clamp.
Yandan kıskaçlama.
Because even something as harmless as 20 or 30 drinks with your brother can end up biting you on the ass.
Kardeşinizle 20-30 şişe içmek kadar masum bir şey bile size pahalıya patlayabilir.
Why does that monkey keep biting the other one on the ass?
Neden o maymun diğerinin kıçını ısırıp duruyor?
I mean, it's better than biting somebody's ear off.
Birinin kulağını koparmaktan daha iyi.
The poser who's been biting my style.
Tarzımı çalan özenti.
You might want to keep some of that biting wit for your magazine.
Zalim kıvrak zekandan bir parça da magazin dergisi için ayırmak istersin belki.
No biting!
Isırmak yok.
There was very little that Sunny did not enjoy biting.
Sunny'nin ısırmaktan hoşlanmadığı çok az şey vardı.
A phrase which here means, "fetching and biting for hours on end."
Kaynaşmaktan kasıt sonsuz saatlerce oyun oynarlardı.
- For God's sake, Carl, stop biting your fingernails.
- Tanrı aşkına Carl, tırnaklarını yeme.
How are they biting Reynolds?
Balık işleri nasıI, Reynolds?
How's that tuna biting?
Şu tuna ne oluyor peki?
No biting.
Isırmak yok.
No biting!
Isırmak yok!
I don't want to go on a date with a guy and his dog is biting him and....
Kendi köpeği tarafından ısırılan bir adamla çıkmak istemem.
- Is it biting you?
- Seni ısırıyor mu?
Every now and then, at the top of an electric pylon in the midst of a snowy landscape, against a cold, biting wind Dino Giuffrè stops.
Bir elektrik direğinin tepesinde karlı dağların ortasında, soğuğa ve sert rüzgâra karşı Dino Giuffrè, arada bir duruyor.
- Fucking mosquitoes are biting.
- Lanet sinekler ıssırıyor.
He admitted that when you were biting him shouting at him
Sen onu ısırdığında..... o bunu haketmişti. Bağırıyordun...
No kicking, biting or kneeing.
Tekme ya da diz atmak, ısırmak yok.
Its 300 tiny teeth, ironically, are not used for biting or chewing.
300 tane minik diş, garip ama ısırmak ya da çiğnemek için değil.
No, you didn't. You got it biting down on a fake emerald before you shot Mr. Williams.
Bay Williams'ı vurmadan önce sahte bir zümrüdü ısırdığında olmuş.
You didn't remember biting Al?
Al'ı ısırdığını hatırlamıyor musun?
A moment you punctuated by biting its head off.
Bunu kafasını ısırıp kopartarak noktalamıştın.
All right, Charlie, once we're ready to start, you're going to have to keep this in between your teeth because it stops you from biting down on the fiber-optic scope.
Pekala Charlie Başlamak için bir tek şansımız var. Bunu dişlerinin arasında tutman gerekecek. Bu fiber optik kabloyu ısırmanı engelleyecek.
They're biting me! Oh!
Beni ısırıyorlar!
They're biting me!
Isırıyorlar beni!
They're biting me.
- Isırıyorlar!
HE HASN'T BEEN BITING AT'EM, HAS HE? NO.
- Dikişlerini ısırmadı, değil mi?
IS HE BITING YOU?
- Sizi ısırıyor mu?
No biting, no kicking, nothing below the tail.
Dürüst ve iyi bir mücadele istiyorum. Bel altı veya kuyruk altına vurmak yok.
And I'm biting my tongue,'cause I hate cats.
Ve bende dilimi ısırıyordum, çünkü kedilerden nefret ederim.
- No biting. - Just take it, you girl.
- Isırmak yok.
I'll come by tonight, talk to Matt about the biting.
Bu akşam uğrar Matt'le ısırma konusunda konuşurum.
The whales weren't biting, okay?
Balinalar iğneyi ısırmıyorlardı, Tamam mı?
That's not what I meant. Why are you biting my head off right now?
Neden kellemi kopartıyorsun?
I'm dangling carrots and he's not biting.
Oltaya gelmiyor.
Ever since we were kids, you're always biting off more than you can chew.
Çocukluğumuzdan beri, hep yutabileceğinden fazlasını ısırıyorsun.
Be thankful he's not in the garage biting the heads off of chickens.
Garaja kapanıp tavukların kafalarını ısırmadığına şükretmelisin.
Today, Nakatsuka-kun has been saying some biting words..
Üzgünüm, Yuki. Senin hatan değildi Tsukushi.
That's enough with the biting.
Bu kadar ısırılma yeter.
So hold on to your seats every one because we're gonna bring you heart stopping, claw biting, family action fun!
Çünkü size kalp krizi, pençe yarası, aile tipi macera eğlencesi yaşatıcağız
You're biting my butt.
Butlarımı ısırıyorsun.
She's been in the spotlight since you and me was biting ankles.
Çocukluğumuzdan beri sahnedeydi.
Tail docking is a practice derived from the lack of space and stressful living conditions so as to keep pigs from biting each other's tails off.
Kuyruk kesme, yer darlığı ve domuzların stres dolu hayat koşullarından dolayı birbirlerinin kuyruklarını ısırmaları nedeniyle yapılan bir işlem.
So, do you think... we could do this again sometime, maybe without the biting?
Sence ısırılmadan bir daha gezebilir miyiz?
But you couldn't tell by looking at the calm, confident faces of the Smelters... easily the best 0-8 team in the league... hungry to avenge their nail-biting loss last week.
Fakat sessizliğe bakarak, ligde sekiz maçta galibiyet almış olmasalar bile,... geçen hafta aldıkları yenilgiden sonra... intikam almak için tırnak bileyen, yüzlerindeki kendinden emin ifadeyi görmediğimizi söylemek mümkün değil.
Okay, no biting, come on.
- Isırmak yok.
But I got some great shots of you biting your nails.
Ama tırnaklarını yerken harika resimlerini çektim.
Well, what's up son? What's biting you?
seni nasıl kandırdığını görüyorum?
They're biting.
Kabalaşıyorlar.