English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Blam

Blam translate Turkish

103 parallel translation
I DON'T BLAM E THE J U DG ES.
Aralarında en güzeli sizsiniz.
Blam!
Bom!
Ka-blam!
Gümm!
The lady's out there picking the rice or doing whatever in the thing and all of a sudden you say, "Ooh!" Blam!
Pirinç falan toplarken tarlada, bir bakıyorsun doğuruvermiş.
Blam! On the stove.
Tavaları sertçe koyuyordum.
- I bust a cap like, blam-blam.
- Şöyle ateş ederim.
Get up on the motherfucker and blam!
Herifin tepesine çıkıp, pav!
Magnum, press it to the little green critter's temple, and blam!
Bana 357'lik bir Magnum ver bir hayvanın beynine dayarım ve bum!
H El RESS BLAM ED FOR BOARDI NG SCHOOL FI RE
GENÇ KIZ OKUL YANGINI İLE SUÇLANDI
Oh, I under... blam!
Ah, Ben anlıyorum... pat diye!
All of a sudden, blam blam!
Sonra aniden bum!
Blam!
Bam!
Blam, blam!
Blam! Blam!
Blam!
Blam!
Blam.
Blam.
200 meters out. Coleman'd never even hear the "am" in "blam."
Coleman ne olduğunu bile anlamazdı.
It'll be BLAM!
Muhteşem olacak!
But I stuck it out, and people warmed up... And eventually, it was like, blam! I was doin'the damn thing.
İnsanlar alışmaya başladı. ve sonunda harika iş çıkarmaya başladım.
A room that size would give you a "blam, blam, blam, blam," you know.
O kadar büyük bir mekanda, ses yankılanırdı.
I got 85 pork tenderloins with balsamic vinegar demiglaze. Ka-blam!
85 tane kıvamlı sirke soslu domuz filetom var.
Blim-blam.
Kıyak hareket.
Blim-blam?
Kıyak hareket mi?
Blim-blam.
Kıyak iş.
Blam, we get that puppy half price.
Bam, köpeciği yarı fiyatına alıverdik.
No, I'm sensing it was definitely more of a ka-blam.
Hayır, bum'dan fazlası olduğunu hissediyorum.
Blam.
Bum!
Ka-Blam the Shriiimper?
Ka-blam. Yaftacı.
Someone could get the wrong type and blam, that's it.
Biri yanlış grup kan alabilir ve güm, olan olur.
A Miss Sue Jamison of apartment 515 was gingerly descending the stairwell when she heard those two gunshots...
515 nolu daireden Bayan Sue Jamison iki adet silah sesini duyunca BLAM! dikkatle merdivenlerden aşağı inmiş... saniyeler sonra, zayıf ve ortalama uzunlukta bir kadın onu geçerek, caddeye doğru hızla uzaklaşmış. BLAM!
Blam. Blam.
Bam bam.
blam-o!
Blamo!
Blam, blogger.
Kapak olsun blogçu.
Blam, blam. Oh, Lord!
Yüce İsa.
Blam, blam, I dream of autobahn
Hayallerimi süslüyor otoban
Blam, blam, I can't take anymore!
Bunu daha fazla kaldıramam
Do you want to go Blam Bar later?
Daha sonra Blam Bar'a gitmek ister misin?
Like, blam, blam, bloody knuckles?
Vururken elleri falan kan olmuş mu?
Oh-ho. Donny would've given one pull on this door, and blam said the lady.
Donny kapıya birden asılınca, bu bayan patlamış olmalı.
Then suddenly, when she was a high school senior... Blam!
Ama son sınıftayken birden bam!
Blam... why... am I blaming myself, no!
Kendimi mi? Hayır.
Blam! Blindness!
Al sana çocuk kör oldu işte!
She turns the gun to her chest and blam.
Silahı göğsüne doğru getirip sonra da bam!
♪ He's gonna go ka-blam!
â ™ ª Patlayacak ka-blam! â ™ ª
"The very last one, blam! Ha-ha!" And then nail its head to the wall.
"Son kalan bam!" Sonra da kafasını duvara asıyorlarmış.
I already watched it eight times, so I know exactly which part I want to blam at.
Ben sekiz kere izledim bile. Tam olarak nerede ne yapacağımı çok iyi biliyorum.
Cooking breakfast, 6 o'blam in the morning and I grab the- -
Sabahın altısıydı.
Blam!
Ancak patlayınca fark ediliyor.
Ka... blam!
Ka-blam!
Kenneth Bamford, aka Ka-Blam.
Nam-ı diğer, "Ka-Blam".
Ka-blam!
KaBLaM!
♪ ♪ I blew my stack ♪ ♪ blimmity-blam ♪
â ™ ª â ™ ª Tepem atıyor â ™ ª â ™ ª blimmity-blam â ™ ª â ™ ª Denizci hakim oldu sinirime körfeze kadar â ™ ª â ™ ª Taki bir yunus bana yan bakana kadar â ™ ª

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]