English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Blameless

Blameless translate Turkish

149 parallel translation
I'm afraid Angel is far from blameless.
Korkarım ki Meleğiniz kusursuzluğun olabildiğince uzağında.
I know that Julia is absolutely blameless in this.
Bu işte, Julia'nın kesinlikle suçlu olmadığını biliyorum.
I'm not sure this was for a very clear or blameless reason
Bunun açık ya da masum bir sebebi olduğunu sanmıyorum.
For all that I do against you now... I shall be blameless.
İşte bu yüzden karşınıza çıkıyorum!
As far as I know, her life is blameless. With a face like that.
Bildiğim kadarıyla hayatı tertemiz.
She's not blameless by any means.
Hiçbir şekilde suçsuz değil.
And now I think,... that, for the more blameless and the more corrupt souls,... death is a habit of life and the accomplishment of a conscience. And for the souls no longer pure, nor sinful yet,... who knew neither renunciation's taste nor the savor of offense as of the poor in spirit will be the kingdom of heaven Christ said ;
Ve şimdi düşünüyorum,... daha fazla suçsuz ve ahlaksız ruhlar için,... ölümün düşkünlüğü hayat ve vicdanlarının üstesinden geldiklerinde... ruhlar için ne saflık ne de günahkarlık vardır,... kimbilir tatlardan feragat edip etmediğini ya da ettiğini zavallı ruhlar cennetin krallığında olacak Christ dedi ;
You're blameless and without guilt.
Sen masumsun ve suçun yok.
And poor, poor persecuted Brutus is blameless.
Ve zavallı, zavallı mazlum Brutus suçsuz.
Listen here, he was absolutely blameless for what happened last night, Fran!
Bak Fran, dün gece olanlarda Brutus'ün suçu yok!
Oh-ho-ho, blameless? !
Oh-ho-ho, Suçu yok mu?
Four blameless secretaries and a watchdog.
Dört masum sekreteri ve bir bekçisi var.
It's a quite blameless form of existentialism.
Varoluşçuluğun açık ve masum bir biçimidir.
Now, if both parties are equally blameless... what rules then?
Eğer iki taraf da eşit derecede suçsuzsa... o zaman kural nedir?
Where the parties are both blameless... the court should place the burden of loss... on the party who can most easily bear it.
İki tarafta suçsuz ise mahkeme, kaybın yükünü... bunu daha kolay üstlenebilecek olana yüklemelidir.
They're blameless because they don't know they are working for the Odessa.
Onlar suçsuz, çünkü Odessa için çalıştıklarından haberleri yok.
Our President is blameless.
Başkanımız suçsuz.
Are any of us so blameless?
Acaba hangimizde hiç suç yok?
Senators'wives for a blameless reputation.
Senatörlerin karıları masum bir şöhret için!
- So I am blameless?
- Suçsuz muyum yani?
My relations with Emilie... have been, for some years now, quite blameless.
Emilie'yle ilişkim... birkaç yıldır son derece masum.
- l insist the lady is blameless.
- İsrar ediyorum, Leydi suçsuzdur.
I've asked you volunteers to sign these waivers holding Blue Moon and myself completely blameless from any unforeseen side effects of this experiment.
Bu kontratları imzalamanızı istedim. Bu deneyin beklenmedik sonuçlarından beni ve Mavi Ay'ı suçlamamanız için.
Receive this burning light and keep the grace of your baptism throughout your blameless life.
Bu yanan ışığı al. Ve vaftizinin güzelliğini günahsız yaşamın boyunca koru. Tanrının emirlerine uy.
He told you he was a victim of circumstance, blameless and pure? No.
Size koşulların kurbanı olduğunu, aslında saf ve suçsuz olduğunu mu söyledi?
He was an animal, he almost killed Wally... who was blameless in the whole thing.
O bir hayvan az kalsın Wally'i öldürüyordu O tamamen masumdu
So you'll be held blameless in case you have to testify later on?
Sonradan ifade vermen gerekirse kimse seni suçlamayacak, öyle mi?
I mean, I'm not saying I was blameless myself, far from it, but there comes a time when you have to turn your back on that nonsense and just say no.
Suçsuzum demiyorum, asla, ama gün gelir ki bu pisliğe sırtınızı çevirip hayır demeniz gerekir.
Did you ever hear of a book called The Blameless?
Hiç "masum" diye bir kitap duydun mu?
We won't be saying she was blameless.
Suçu olmadığını söylemeyeceğiz.
Some women even lie and still think they're blameless. - Some even cheat.
Bazı kadınlar yalan bile söylerler ve buna rağmen masum olduklarını düşünürler.
I alone will assume the full mantle of responsibility for my actions free of the chain of command rendering you blameless.
Yapacaklarımdan tek başıma sorumlu olmayı kabul ediyorum. Emir-komuta zincirinden bağımsız. Sizi suçsuz kılarak.
No one is blameless. Apart from the victims.
Kurbanlardan başka hiç kimse masum değildir.
"Limbs with talons, eyes like knives, bane to the blameless, thief of lives."
"Pençe gibi kolları, bıçak gibi dişleri var. Masumların felaketi, canların hırsızı."
Because you are blameless, you think you knowwho deserves forgiveness.
Masumsunuz diye kimin suçlu olduğuna karar verme hakkınız var sanıyorsunuz.
No matter how blameless a life I now lead, my soul will always be tainted by the circumstances of my birth.
benim ruhumun ne kadar suçsuz şimdi kurtardığım yaşamlara bağIı Her zaman benim doğumumun koşulları bozulacak.
I'm sure he's blameless.
- Masum olduğuna eminim.
" A blameless parent shall not be deprived of his or her right...
" Suçsuz bir ebeveyn çocuğunun eğitimini...
Article 42 of the Constitution... refers to a blameless parent.
Anayasanın 42. maddesi... suçsuz bir ebeveyne gönderme yapar.
That it is the blameless parent... who has a fundamental, God-given right to his children's society.
Bu suçsuz ebeveyn... temel anayasal haklarına ve Tanrı tarafından verilen hakka sahiptir.
Attack without provocation and the people will think you are a despot who murders his foes, allow them to attack you, and you remain a blameless innocent.
Provokasyon olmadan saldırırsak rakiplerini öldüren bir despot olduğunu düşünürler. Onların saldırmasını beklersen suçsuz ve masum biri olursun.
Well, "As a mortal, the Siren fell in love with a married man, but when they were caught, the man was held blameless."
"Bir ölümlü olarak, Siren evli erkekleri kendine aşık ediyor, ama yakalandıklarında onlar suçsuz sayılıyorlar."
" And Samson sayeth onto his brethren, now shall I be blameless
" Ve Samson kardeşlerine konuştu,
But there are times when our actions, however cruel, leave us blameless... because we have punished the guilty.
Ama bazen de yaptıklarımız ne kadar zalimce olsa da, suçsuzuzdur... çünkü suçu cezalandırmışızdır.
Your Highness, we have drawn up a confession of our faith which I believe you will find blameless.
Efendimiz, bir inanç bildirisi hazırladık inanıyorum ki ayıpsız bulacaksınız.
That's very sweet of you, seeing as you're completely blameless.
Çok naziksin ama senin bunda hiçbir suçun yok.
They have all been blameless and defenseless.
Hepsi suçsuz ve savunmasızlardı.
But I'm not totally blameless.
Benim de suçum var tabii.
If we allow the people to protest what the government does, then the country will be forever blameless.
Eğer insanlara hükümetin yaptıklarını protesto etme hakkı verirsek ülkemiz zan altında kalmaktan ebediyen kurtulur.
But I'm not totally blameless myself
- Bir suçluyu koruyor olurdunuz. - Biliyorum.
Then the country will be Forever blameless!
İşte siparişiniz, gespahtgaplachfenachenblah.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]