English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Blazer

Blazer translate Turkish

403 parallel translation
- Hey, me blazer!
- Gömleğim!
He wore a stripe blazer and a straw hat with matching ribbon.
Şeritli Blazer bir ceketi ve kurdeleli bir şapkası vardı.
Hear Blazer... bladder "alarm".
Blazer'ı dinle... Mesane "alarm". Hadi ama.
You think all you have to do is stand there in your gold-buttoned blazer... and your Old Teak aftershave lotion and - right?
Sanıyorsun ki tek yapman gereken sarı düğmeli ceketin ve yıllanmış... tıraş losyonu sürdüğün yüzünle burada dikilmek ve... değil mi?
I tore my blazer.
Ceketim yırtılmış. Boş ver.
You must look after your blazer.
Ceketine dikkat etmelisin. Bundan başka yok.
Father sported a moustache, a blazer and the title "Major" v... acquired from a reserve regiment when England's need was at its greatest.
Babam ise bıyığıyla gösteriş yapan, blazer ceket giyen ve adının önünde "Binbaşı" ünvanı olan ki bunu sırf yedek kuvvetlerde olduğu için almış bir adamdı.
Devon sure looked great in that blazer, didn't he?
Devon bu blazer ceketle, çok iyi görünüyor, değil mi?
I'm gonna be wearin'an Armani blazer, you gonna be wearing a wire- - it's called incriminating evidence, Vinny.
Ben Armani ceket giyiyor olacağım, sen de dinleme cihazı taşıyacaksın... buna kesin delil denir, Vinny.
AND I HAPPEN TO BE A BLAZER.
Benim kaderimde öncü olmak varmış.
Just hold the blazer on.
sadece ceketi tut.
- What do I get to do, drive the van? - We could get a Blazer.
- Ben de karavanı mı kullanacağım?
We could go...
- Blazer alırız...
Is that a new blazer?
Ceketin yeni mi?
Blazer One, I repeat, extraction necessary.
Blazer Bir, tekrar ediyorum, bizi buradan almanız lazım.
Say again, Blazer One.
Tekrar et, Blazer Bir.
Roger, Blazer One. 1030 hours.
Tamam, Blazer Bir. 10 : 30'da.
- He had a badge in his blazer.
- He had a badge in his blazer?
That's very classic.
Blazer çok klasik.
You in that golden blazer of yours, and me in that hot red dress.
Sen o altın sarısı ceketinle, ben seksi kırmızı elbisemle.
She asked me if she could give Mary a blazer.
Mary'ye blazer bir ceket vermek istiyor.
Respect for all kinds of life a nice bowel movement on a regular basis and a navy blazer. Oh!
Tüm canlılar için saygı düzenli olarak tuvalete gitmek ve bir blazer ceket.
They're now just a game and a half back of the Blazers after ending Orlando's magical road run.
Blazer'lardan sadece bir maç ve bir devre gerideler artık. Magic sert çıktı, her şeye dayandılar.
- Here's a new blazer for you. You will be receiving an award today, so don't wear the old one.
Bugün ödüllendireleceksin, eskisini giyme.
Did you see that? Ratan gets a new blazer... as well as money and I don't get anything.
Ratan a yeni bir çeket,... üstelik para veriliyor, bana da hiç birşey yok.
There's another 50 there, get yourself a blazer or something, okay?
Burada da 50 dolar var. Kendine bir ceket falan al. Tamam mı?
He made fun of the elbow patches on my blazer.
Ceketimin dirseklerindeki yamalarla dalga geçti.
And now, presenting the Bask et-O-Cash ball a starting guard for the Portland Trail Blazers and proud member of America's Olympic Dream Team Clyde "The Glide" Drexler.
Ve şimdi de paralı oyunun topu. Portland Trail Blazer'ın bir numarası ve Amerika'nın Olimpik Rüya Takımı'nın gurur verici üyesi Clyde the Glide Drexler.
Next year you could be wearing an ABC blazer.
Gelecek yıl bir ABC blazer ceketi giyiyor olabilirsin.
Big-Shot-Don't-l-Look-Hot - In-My-ABC-Blazer Career Woman, lam still a man, and if I want to go out in my underwear, I am going out in my underwear!
Önemli-ABC-Blazerimle-Önemli - Görünmüyor Muyum Kariyer Kadını, ben hala bir erkeğim ve külotla gitmek istersem, külotla giderim!
But let's face it : you show up wearing a tweed blazer with elbow patches, and carrying a valise, I mean, I think the guilt here is 50-50.
Ama şu da var. Yünlü kumaş ceket giyiyordun, ceketin dirseğinde de yamalar oluyordu. El çantası taşıyordun.
Um, Milhouse, if you stay a little while longer... you can have this blazer.
Milhouse, biraz daha kalırsan sana bu spor ceketi veririm.
- Homer... that's supposed to be leather patches on a tweed blazer, not the other way around.
- Homer sözde, deri yamalar yün ceketlere dikilir. Diğerlerine değil.
We got a light blazer, maybe a tan windbreaker with a black baseball cap.
Açık renk ceketi var belki de bronz bir rüzgarlık ve siyah beyzbol şapkası.
All right, Mommy and Daddy are going to see that you're wearing a Marbury blazer, or die trying.
Freddie, anne ve baban ya Marbury ceketi giymeni sağlayacak ya da bu uğurda can verecek.
- Unless the rest of that sentence is : "l have a fully cooked turkey" in the breast pocket of that blazer, I'm afraid our conversation is at an end.
Ceketimin cebinde iyi pişmiş bir hindi var demeyecekseniz konuşmamız bitmiştir.
- Was it a tall woman in a black blazer?
- Üzerinde siyah bir spor ceketi olan, uzun bir kadın mıydı?
- I'm looking for a crested blazer.
- Armalı bir spor ceket arıyordum.
- A crested blazer.
- Armalı spor ceket.
The Joseph Abboud crested blazer is the finest.
Joseph Abboud spor ceketi en iyisidir.
Oh, man, it is a blazer out there.
Oh, adamım, dışarısı cehennem gibi.
And now, Marge, I'd like to welcome you to the family... with your very own red blazer.
Marge, seni aileye bu kırmızı ceketle aileye kabul etmekten memnuniyet duyuyorum.
- you're entitled to wear the coveted closing blazer. - [Applause]
-... açgözlü satıcı ceketini giymeye hak kazandın.
Odie, you're supposed to wear the blazer on all trips into the ville.
Kasabalısın yahu! Seni tanımıyorum.
I'm Rosa Versace Blue Blazer And Matching Skirt Pantuzzi.
Ben Rosa Versace Mavi Kazak Ve Pantuzzi etek.
Same alarm clock every morning, Same two pops on the same snooze button. Same shower, towel, toothbrush, razor, blazer,
Her sabah aynı çalar saat, aynı iki alarm düğmesi aynı duş, havlu, diş fırçası, tıraş bıçağı, ceket saç spreyi, jöle.
And wear that blue blazer of yours.
Şu lacivert ceketinizi giyin.
- Blue blazer.
Niye olmasın ki?
And Pudge squats down behind the plate and High Pockets lets go with a blazer... boom!
Bücür geride kalmıştı.
A blazer.
Bu güzel.
Ratan, your new blazer looks great.
Ratan, yeni çeketin harika görünüyor. - İyi, dimi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]