English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bleating

Bleating translate Turkish

106 parallel translation
You hear any noises that is animals you start running and bleating so as I'll hear you.
Yırtıcı hayvanların sesini duyarsan ben seni duyana kadar koşmaya ve bağırmaya başla.
My singing sounds more like the bleating of my sheep.
Benim şarkı söylemem, koyunlarımın melemesine benzer.
The others follow obediently, bleating like condemned men who still sing knowing that its song is useless.
Diğerleri uysalca takip eder, şarkı söylemenin bir faydası olmayacağını henüz bilmeyen mahkumlar misali melemekteler.
Under the dead oak tree in Guernica, to the ruins of Guernica, under Guernica's pure skies, a man came back, holding a bleating lamb and a dove in his heart.
Guernica'da ölü meşe ağacının altında... Guernica harabelerine... Guernica'nın saf göğünün altında... bir adam meleyen kuzusu ve... yüreğinde barış güverciniyle geri geldi.
I looked for it all day, and only at nightfall I heard it bleating.
Tüm gün onu aradık, ancak akşam vakti melemesini duydum.
Take it. It will remind you that no sheep ever saved its neck by bleating.
Hiçbir koyunun melemekle hayatını kurtaramadığını hatırlatır sana.
I've had you bleating all night, poor baby, now shut it.
Tüm gece mızırdanmanı dinledim, sefil çocuk. Kapa çeneni artık!
We could listen to his bleating together some time.
İstersen sana nasıl melediğini de dinletebilirim, birlikte.
The goats were bleating.
Keçiler meleşiyordu.
No anger, no ire, no bleating!
öfkelenmeyin, söylenmeyin, mırıldanmayın!
And what did they find? The kids talking together, but bleating like sheep.
Çocuklar aralarında konuşuyormuş konuşmasına da koyunlar gibi meleyerek.
Our society undermined by these strange insects by the Jews, by the Masons and by the hordes of bleating Socialists who want only to sow discord throughout the nation and make of France their club, their lair, their cell.
Toplumumuzun kuyusu kazıldı, bu tuhaf böcekler, Yahudiler, Masonlar, ve sızlanıp duran sosyalitler sürüsü tarafından. Tüm ulusa nifak tohumları ekmek ve Fransa'yı kendi kulüpleri, inleri, hücreleri yapmak istiyorlar.
- Stop bleating.And Consider that Francesco and Bernardo and the way they live, have more in keeping with the gospels than you and your lawyer friend.The bishop of palace
- İkiniz de yakılarak öldürüleceksiniz! - Bağırmayı bırak. Bana kalırsa, Francesco ve Bernardo senden ve senin şu avukat dostundan daha dindar davranıyorlar.
( BLEATING ) Ticket, ticket, ticket, ticket.
Bilet, bilet, bilet, bilet.
( BLEATING ) I know the alphabet.
Alfabeyi biliyorum. Gerçekten biliyorum.
( BLEATING ) We should send her on by mail.
Onu postayla göndermeliyiz.
I gave a whistle and three hundred cries to you, and I found nothing there but a bleating lamb.
lslık çaldım, 300 kez adını haykırdım ama orada meleyen kuzulardan başka hiçbir şey bulamadım. "
I remember the goats bleating and the voice of an actress in the Opera.
Meleyen keçileri ve operadaki aktrisin sesini hatırlıyorum.
There's too much bleating today.
Bugün çok fazla meleyen var.
always bleating things out when I shouldn't, for instance, this afternoon.
Söylememem gereken herşeyi ağzımdan kaçırırdım.
I heard bleating under the bushes.
Ç alıların arkasında bir meleme duydum.
Do we not hear the bleating of the calves?
Duymuyor muyuz danaların sızlanmasını?
"and we can hear the bleating"
"Körpecik kuzuların"
Yeah. That's probably what was making the bleating noise.
Muhtemelen, vızıltıyı bu çıkarıyordu.
Master Tara Singh and his bleating herd of Sikhs?
Master Tara Singh ve onun meleyen Sih sürüsü mü?
Dil Navaz, who are you calling b-b-bleating sheep?
Dil Navaz, sen kime me-me-meleyen koyun diyorsun?
- [Animals Lowing, Bleating] - Stop eating our future!
Geleceğimizi yemeği kesin!
You've been bleating on about how sad you are about losing your job... and what's your solution?
İşini kaybettiğin için ne kadar üzgünüm diye sızlanıp duruyorsun. Ve bulduğun çözüm ne?
Stop bleating like a goat and dance!
Keçi gibi mırıldanmayı kes, ve dans et!
You're bleating like a goat.
Tıpkı bir keçi gibi meliyorsun.
Let it all ride on... [Bleating]
Hepsi "me" sesinde kalsın.
( bleating )
( meleme sesleri )
"We're like the lonely wildebeest bleating his plaintive poetry to the infinite herd"
Hüzünlü bir şiir söyleyen yalnız ve vahşi bir hayvan gibiyiz.
I've had you bleating all night, poor baby.
Tüm gece mızırdanmanı dinledim, sefil çocuk.
It was unambiguously bleating, "No, no!" - - to not slit its throat
Acayip sesler çıkarıyordu. "Hayır, hayır!" boğazını keserken değil.
Then why do my ears ring with the lowing of oxen and the bleating of sheep?
O zaman neden kulaklarım öküzlerin ve kuzuların sesleriyle çınlıyor?
She's a pain, bleating like that.
Sürekli melemesi beni yoruyor.
[CUBS BLEATING] It's breakfast time for the little ones.
Belki de postunu temizlemek için ama görünüşe göre bu çok hoşuna gidiyor.
[CALF BLEATING]
Ancak bu sürü, göç yolunda yalnız değil.
[BLEATING]
[BLEATING]
- Hey, we got something. - [Bleating] Ooh.
Bir şeyler var.
Like we need another black sheep.. .. a bleating one at that..!
bize bi yüz karası lazımdı hele bi meyl et....
Stop bleating!
Meleme'yi birak!
They haven't stopped bleating for his release for the last 12 months.
Son 12 aydır onun salıverilmesi için melemeyi kesmemişlerdi.
( bleating ) Menander wasn't lying after all.
En azından Menander yalan söylemiyormuş.
( BLEATING ) But the Kazakhs don't have this place all to themselves.
Ancak bu bölge tamamen Kazaklara ait değil.
Stop bleating.
Zırlamayı kes.
But I will not let them, for all their bleating in Parliament.
Ancak onların Meclis'te melemelerine izin vermeyeceğim.
[Sheep bleating]
[Koyunlar meler]
( Lambs bleating ) now, this is morton.
Burası Morton. İçinizden birisi nerede olduğumuzu söyleyebilir mi? Alice.
He's bleating.
Konuşamıyor bile.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]