English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bled

Bled translate Turkish

1,220 parallel translation
But the poor thing had already bled to death.
Ama zavallı kız çoktan kan kaybından ölmüştü.
Paul bled to death 3 feet away while Jenny was being raped.
Jenny tecavüze uğrarken Paul 1 metre ötede kan kaybından öldü.
She bled to death.
Kan kaybından öldü.
Bled three pints of blood onto her daddy's clothes.
Babasının kıyafetlerinin üzerinde bir buçuk litre kadar kanı akmış.
Bled out.
Kan kaybı.
He was shot and bled to death because there was no one there to help him.
Vurulup kan kaybından ölmüş, çünkü orada ona yardım edecek kimse yokmuş.
He made himself dinner while the husband bled to death.
Koca ölürken, kendine akşam yemeği hazırladı.
And perhaps most importantly, he calls an end to revenge, to blood killing to the vendetta which has bled this culture terribly since he was born.
En önemlisi de intikamdan vazgeçmeye ve kan davasına son vermeye çağırıyordu. Kan davası uzun zamandır yöreyi kemiriyordu.
He bled out until he died yesterday.
Dün ölene kadar kay kaybetmiş.
The victim bled out for two days.
Kurban iki gün boyunca kan kaybetmiş.
Bled out while the car was rolling?
Araba takla atarken dışarı fışkırmış olabilir.
Pallor indicates he bled out.
Soluk rengine bakılırsa kan kaybından ölmüş.
Those bites... they bled for hours after the leeches finished feeding.
Şu ısırıklar,... sülükler beslenmeyi bitirdikten sonra 4 saat daha kanamış olmalı.
Bled out
Ölüm sebebi kan kaybı.
M.E. later told me that the girl bled out and that all he had to do was call 911 from the road and she would have lived
Sonradan adli tabip bana kızın kan kaybından öldüğünü söyledi. Ve adam yoldan 911'i arayıverse kız kurtulacakmış.
So that means the toddler was over Luke when he bled out.
Bu da kızın, Luke'dan kan akarken onun başında olduğu anlamına geliyor.
Bled out
Kan kaybından ölmüş.
I know you took the rope out of the inner tube and made the tourniquet, but it didn't work and she bled to death before she got ashore, isn't that true?
İpi iç lastikten çıkarıp turnike yaptığını biliyorum. Ama işe yaramadı. Ve karaya çıkamadan kan kaybından öldü, değil mi?
Probably outgrew its blood supply bled into her chest cavity.
Thoraseal. Muhtemelen fazla kan verildi ve göğüs boşluğuna kan doldu.
She bled like stink.
Çok kanaması vardı.
When doctors bled patients, the blood had to go somewhere, no?
- Doktorlar, hastalarının kanını akıttıklarında, kanın bir yere gitmesi gerekir değil mi?
She's then sexually positioned with the male victim who bled out right here. One perp, two victims. FIN :
Sonra burada kan kaybeden erkek kurbanla seks pozisyonuna sokuldu.
He'd drill me until my fingers bled.
Parmaklarım kanayana kadar çalıştırırdı.
Couldn't he have bled out or had an MI?
Kan kaybı ya da MI olabilir mi?
You bled us dry.
Kanımızı emdiniz.
- No. As near as I can tell, it bled out of him.
Hayır, tek söyleyebileceğim içinden çıkmış.
He came across the bled from the south wall.
Güney duvarındaki çöl yolundan doğru gelmiş.
Our consul and agents in Turkey and India must inflame the whole Mohammedan world to wild uprising, for if we are to be bled to death at least England shall lose India.
Türkiye ve Hindistan'daki konsolos ve ajanlarımız şayet savaşı kaybedecek olsak bile İngiltere'nin de Hindistan'ı kaybetmesi için tüm müslüman dünyasını çılgın bir isyana teşvik etmelidir.
It's like we're trying to put a Band-Aid on something that's just been bled dry.
Kanamakta olan bir sorunun üzerine yara bandı yapıştırır gibiyiz.
Remember, I've bled for you once already.
Unutma, senin için bir kez öldüm.
- They bled her dry.
Bütün kanını çekmişler.
- It bled like hell. I can't go to the hospital.
Çok kötü kanadı.
Bled like hell.
Kötü kanadı.
I thought you said that thing was bled dry.
Anlamıyorum. O şeyin hiç kanının kalmadığını söylemiştin.
Most people in Delhi are immune which is why he couldn't get cover. Which is why he bought fake papeles, which is why he bled to death yesterday.
Delhi'deki çoğu insan onun vizesi olmadığı için, sahte pasolar satın aldığı için, dün ölene kadar kan kaybettiği için hastalığa karşı bağışıklar.
One of them, Damian Alekan, bled to death.
Onlardan birisi, Damian Alekan kan kaybından öldü.
♪ You bled my mama ♪
- Annemi harcadın!
♪ You bled my papa ♪
Ve babamı harcadın!
To the best of our knowledge, Sark's been bled dry of every piece of intel he knows.
Bildiğimiz kadarıyla Sark bildiği her istihbaratı verdi.
I scrubbed the other one till my fingers bled, but I couldn't get out the...
Parmaklarım kanayana kadar çitiledim fakat kan lekesini...
I scrubbed the other one until my fingers bled, but I couldn't get out the... Blood!
Parmaklarım kanayana kadar çitiledim fakat kan lekesini çıkaramadım!
I scrubbed till my fingers bled, but I couldn't get out...
Parmaklarım kanayana kadar çitiledim fakat lekeyi çıkaramad...
Yeah, actually, uh, she had her throat slit and bled out all over the room.
Evet, aslında, uh, kadının boğazı kesilmiş ve odanın her yerinde kan var.
She bled right out. Raped.
Kan kaybından hemen ölmüş.
They say it's a game of inches... a centimeter to the left or right, and he would have bled out and died instantly.
Bu tür şeyler için santim oyunları derler. Birkaç santim sola ya da sağa gelse ânında kan kaybından ölürdü.
Looks like she bled out.
Kan kaybından ölmüş.
She bled out here and she's dead there.
Kanı buraya kadar akmış ama orada ölmüş.
Someone moved her two feet from where she bled out.
Biri onu kanın akmaya başladığı yerden 60 santim uzağa taşımış.
Bled out.
Kanama.
I... I bled on my baby?
Bebeğimin üstündeki kanım mı?
♪ You bled your mama ♪
Bu rüyayı gerçekleştiren... ve işinde hala iyi olan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]