Blew translate Turkish
8,201 parallel translation
I blew myself up. [SOL 41]
Kendimi havaya uçurdum.
I accidentally blew up the Hab, but unfortunately all of Commander Lewis'disco music still survived.
Kazara barınağı havaya uçurdum ama ne yazık ki Komutan Lewis'in disko müziklerinin hepsi yine de kurtuldu.
The music cranked so loud that we almost blew the roof off that old church.
Müzik o kadar yüksek sesle çalıyordu ki kilisenin tavanını havaya uçuracaktık neredeyse.
I could have made you rich and you blew it, for what?
Seni zengin yapabilirdim, sen ise mahvettin. Ne için?
I blew my whole signing bonus renting that house.
O evi kiralamadaki tüm şansım yok oldu.
It was when you said you were selling to Hooli... and you know, as soon as you went with Russ, I blew them off.
Şirketi Hooli'ye satacağını söylemiştin ve sen Russ'la çalışmaya başlayınca onlarla bağımı kestim.
You know, Richard, back before I blew up, I got fucked with, too.
Dinle beni Richard, ben de köşeyi dönmeden önce fena çuvallamıştım.
Storm blew us off course.
Fırtına bizi rotamızdan çıkarttı.
We went back to my place, and I blew you in my hot tub!
Oradan benim evime gittik ve jakuzimde ağzıma aldım! Yüce İsa.
Your husband blew up a truck last night on Main Street.
Kocan dün akşam ana caddede bir kamyonu havaya uçurdu.
"Outside it began to snow and an icy wind blew."
"Dışarısı buz gibiymiş. Kar yağmaya, rüzgâr esmeye başlamış."
I blew it.
I patladı.
But our amps blew up. Right.
Ama amfilerimiz patladı.
But you blew it.
- Ama batırdın.
All right, I'm actually probably better now than I was before I blew out my shoulder.
Tamam, aslında şuan muhtemelen omzumu kırdığım zamandan daha iyiyim.
Blew the cobwebs off, all right.
Örümcek ağlarını iyi temizledin.
You think Alan Farragut really blew up that building in Paris?
Sence Paris'teki binayı gerçekten Alan Farragut mu patlattı?
You blew up a building, Alan!
Bir binayı havaya uçurdun, Alan!
We blew a tire on the 101.
101'de lastiğimiz patladı.
It may have been a bomb that blew up a plane in Colombia today.
Bugün havaya uçan uçakta bir bomba olması muhtemel.
My God, he just blew up a plane!
Tanrım, adam bir uçağı patlattı!
- You blew it. - Uh, is it safe?
- Batırdın be Cricket.
It blew the surge protector.
Sigortayı attırıyor.
Yeah, we blew the power.
Gördünüz mü? Sigortayı attırdık.
And I blew him apart.
Onu param parça ettim.
I'm sorry I blew up at you yesterday.
Dün sana yersiz yere patladığım için özür dilerim.
So I just indirectly lied to Laurie and blew my gift card on a treat I can't enjoy?
Yani ben Laurie'ye dolaylı yoldan yalan söylemiş oldum ve harcadığım hediye kartımla eğlenemiyor muyum yani?
Okay, I hadn't seen MRH in, like, a year or two and I knew she was single after the whole Ace thing blew up and then I was talking to Adam about his predicament...
Pekâlâ, MRH'i 1-2 yıldır falan görmemiştim ve Ace meselesi patlak verdikten sonra yalnız olduğunu biliyordum sonra Adam'la yaşadığı tatsız durumu konuşuyorduk...
The... thermal fuse blew.
- Termik sigortası yanmış.
She had a chance for love, but she blew it.
Aşk için bir şansı vardı ama batırdı.
- Almost blew that one. - Oh.
Neredeyse patlatıyordum bir tane.
Been a solid week since we blew some backs out.
Yoğun bir hafta oldu, birilerine çakamadık.
I know it seems like I blew you off.
Sanki seni umursamıyormuşum gibi oldu.
Wait, if he blew'em up, then how are they out there now?
Hey, eğer onları patlatırsa, hala nasıl ordalar o zaman?
Do you actually think I would stay loyal to you after you blew up the planet I was destined to rule?
Gerçekten kaderimin yönetmek olduğu gezegeni yok ettikten sonra sana sadık kalır mıyım?
- Honey, it's probably just a fuse that blew.
- Tatlım, herhalde sigorta atmıştır.
Looks like a gas line blew.
Görünüşe bakılırsa gaz hattı patlamış.
Was nearing lieutenant when this shit blew in.
Bu bok püsür kopmadan önce teğmen olmama az kalmıştı.
I was thinking I might go see this band. - Sean blew me off, so...
Konsere gideyim diyordum ama Sean ekince...
He said he's gonna take Maggie away from me'cause the little cunt blew her routine.
Maggie'yi benden alacağını söylüyor, çünkü kız rutinini yapamadı.
I blew it.
Her şeyi mahvetmiştim.
"This wee li'l bairn of a theory nearly blew my kilt off"?
"Bu yepisyeni teori az kalsın eteklerimi uçuruyordu."
"This wee li'l bairn of a theory nearly blew me kilt off."
"Bu yepisyeni teori az kalsın eteklerimi uçuruyordu."
Afterwards, Leonard blew his nose, and pie came out.
Daha sonra Leonard burnunu silerken içinden turta çıktı.
I called, they said a transformer blew.
Aradım ve trafo patlamış dediler.
Wait, I know you. You're that guy that blew the Championship game like 800 years ago!
Sen uzun zaman önce şampiyonluk maçını berbat eden adamsın.
We blew her up in court.
Onu mahkemede dümdüz ettik.
Brandt blew up his apartment while prepping it.
Brandt bombayı hazırlarken binasını havaya uçurdu.
And I don't have to face the town knowing that I blew their chance at a fire department.
Yangın Dairesi şansını kaybettiren kişi olarak da kasabayla yüzleşmem gerekmiyor.
Blew your cover, ruined your glorious homecoming
Kimliğini ortaya çıkardık, yaptığın her şeyi berbat ettik.
I blew them up.
Patlattığımı söyledim.