English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Blinky

Blinky translate Turkish

185 parallel translation
You, blinky?
Yarı çinli, yarı zenci olan sen mi?
- Blinky, you know the Swede.
- Blinky, İsveçliyi tanıyorsun.
- Miss Harmon, Blinky Franklin.
- Miss Harmon, Blinky Franklin.
- Ah, Blinky.
- Ah, Blinky.
- Ever hear of Blinky Franklin?
- Hiç Blinky Franklin'i duydun mu? İşte o.
Eleven miles to the Halfway House, Blinky, your's and Dum-Dum's route.
Dum-dum'la kullanacağınız yoldan... buluşma noktasına kadar onbir mil var Blinky.
At least we know why Blinky was on his way to Brentwood.
En azından Blinky'nin neden Brentwood'a gitmek istediğini biliyoruz.
- Blinky Franklin told me.
- Blinky Franklin söyledi.
- Blinky's dead.
- Blinky öldü.
Blinky was killed with your special kind of a bullet out of a.45.
Blinky senin 45'liğinden çıkan kurşunla öldürüldü.
It wasn't Blinky and me.
Ben ya da Blinky değildi.
And you killed Blinky so he couldn't get here ahead of you.
Blinky'i de buraya senden önce gelmesin diye öldürdün.
The Swede and Blinky Franklin were both killed.
İsveçli ve Blinky Franklin öldürüldüler.
Blinky Franklin made a deathbed statement under oath.
Blinky Franklin ölüm döşeğinde yeminli ifade verdi.
I went to Blinky Franklin first and then to Dum-Dum.
İlk Blinky Franklin'e gittim sonra da Dum-dum'ın yanına.
Colfax sprung it tonight on Dum-Dum and Blinky right after you left.
Colfax bunu sen gittikten sonra Dum-dum ve Blinky'e açtı.
- What did Blinky and Dum-Dum say?
- Buna Blinky ve Dum-dum ne dedi?
Colfax hates you, Swede, so much so that Blinky and Dum-Dum have caught it from him, and they hate you too.
Colfax senden nefret ediyor İsveçli... öyle çok ki, Blinky ile Dum-dum da ona benzedi. Şimdi onlar da senden nefret ediyor.
I'm surprised at you, Blinky.
Sana şaşıyorum Blinky.
If you got any complaints to make, Blinky, make them to me.
Şikayetin varsa bana anlat Blinky.
Suit yourself, Blinky.
Keyfin bilir Blinky.
Maybe we ought to leave you here, Blinky.
Seni burada bıraksak daha iyi olacak galiba Blinky.
- Blinky's right.
- Blinky haklı.
Blinky, I said you could bring that bobcat along.
Blinky, Stella'yı getirebilirsin dedim.
- You mean Blinky?
- Körebe mi?
Freeze, blinky!
Kïmïldama!
Blinky Just gave me the news.
Blinky az önce söyledi.
I'm here to talk to you about my little friend Blinky.
Sizinle küçük dostum Blinky hakkında konuşmak için buradayım.
But stop slandering poor, defenseless Blinky.
Ama lütfen bu zavallı savunmasız balık, Blinky'i karalamayın.
Well, you know, you know better than to stand too close to cousin Blinky when he's filleting ferret.
Kuzen Blink dağgelinciğini fileto yaparken onun yakınında durmaman gerektiğini herkesten iyi bilmen gerekirdi.
What's that blinky shit over there?
Bu yanıp sönen şey ne?
What do you think, Blinky?
Ne dersin Tek Göz?
Tom and Blinky. I'm Francis.
Adım Francis.
We're out of the woods, Blinky.
- Ormandan kurtuluyoruz Tek Göz.
Would somebody go collect Blinky?
Biri gidip Tek Göz'ü toplayabilir mi?
Look, Blinky, I don't know what you're talkin'about, ok?
Bak tikli, neden bahsettiğini bilmiyorum, tamam mı?
All right, let's go, Blinky.
Hadi gidelim Kırpık.
- [Beeping] Old Blinky here will find a way.
Bipbip bir yolunu bulur.
Did you do the blinky thing?
Gözlerini mi kırğıştırdın?
Mr Blinky!
Bay Blinky!
No, Blinky, no!
Hayır, Blinky, hayır!
I don't even know how I ended up in Blinky's room.
- Kim bilir? Ben nasıl oldu da Blinky'nin odasına geldim, onu bile bilmiyorum.
Blinky came over and said he was partying with Julian Harper.
Blinky geldi ve Julian Harperle birlikte eğlenmek istediklerini söyledi
And the next thing I know, Blinky's on top of me.
Ve ondan sonra hatırladığım tek şey, Blinky'le birlikte olduğum.
The Palms issued two card keys - one to Julian, and one to his boy Blinky.
Otel iki giriş kartı çıkarmıştı - Biri Julian'a, öteki Blinky'ye.
- Blinky, I know.
- Tekliyor.
This is Blinky.
Bu da Tek Göz. Tom ve Tek Göz.
Blinky was here?
Ben adamı savunmuyorum.
Lori Colson evidently met with blinky Waters.
Ama ne demek istedin anladım.
Uh, they call me Blinky.
- Herkes bana Blinky der.
The stove is going blinky.
- Ocak yine tekliyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]