English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Blog

Blog translate Turkish

1,585 parallel translation
I'll be reporting on the festival in this show... and in my official blog with constant updates. so check it out.
Festival hakkındaki gelişmeleri buradan ve resmi blogumdan sizlere ulaştırmaya devam edeceğim. Takipte kalın lütfen!
Sorry. but have you seen Miki's blog?
Pardon ama Miki'nin blogunu gördünüz mü?
- I love her blog.
- Onun bloguna bayılıyorum.
Terror watch blogs, mainstream press, they're all suggesting he's a leader of an extremist terror cell.
Terör yanlısı blog yazıları, basın organlarında çıkan haberler hepsi de aynı kapıya çıkıyor bu adam bariz bir terör lideri.
You talk to your friends via your approved online blog.
Resmi hesabından arkadaşlarınla konuşmuşsun.
She has a blog about zines,
- Selam. Elektronik dergilerle ilgili bir internet sayfası var.
So... you know we have this blog.
Biliyorsun, bir blog sayfamız var.
I would like you to take over the blog and start writing for the magazine.
Blog'u senin almanı ve dergi için yazmaya başlamanı istiyorum.
Looks like somebody has been reading the "Orwell is watching" blog.
Görünüşe bakılırsa birileri "Orwell sizi izliyor" bloğunu okuyormuş.
Yeah, oh, and I'm super excited about this fan blog I started for Paul Walker.
- Pekala. - Hem yeni kurduğum Paul Walker hayran sayfası konusunda da çok heyecanlıyım.
Hey, don't say "blog".
"Blog" deme sakın.
This is in response to your blog post about Conrad Chandler.
Bu mesaj Conrad Chandler hakkındaki blog yazınıza cevap niteliğindedir.
Look, I was, er, blogging, next thing this.
Tam blog yazıyordum, sonra buradaydım.
And I've got a lot of blog interviews to do for my book.
Hem kitabım için bir sürü blogla röportaj yapacağım.
It doesn't go on your blog.
Blogunda görmeyeyim.
I write the blog taste buds.
Damak tadıyla ilgili blog yazıyorum.
You must be very, very busy, What with your food blog and... Writing for the congressiol quterly.
Yemek bloğunuzla ve CQ yazarlığıyla oldukça meşgul olmalısınız.
Does that look like fat to you? That ain't fucking fat, you know what I'm saying? I had to post a video blog to clear the air.
Mesela Nathan yüzük olayını yaptığında... altıma işeyecektim dostum.
It was a very silly... silly mistake. I...
Durumu netleştirmek için bir video blog yayınladım.
It says "Blog."
"Blog" yazıyor.
Call Van Pelt and see if Montero published a blog.
Van Pelt'i ara ve Montero bir blog yayınlamış mı bakmasını söyle.
I looked into the blog.
Selam, patron. Blog'u araştırıyordum.
That woman's blog.
Şu kadının blogu...
The only way I ever contacted him was through his blog.
Onunla iletişime geçmenin tek yolu blogu.
This is Shepherd's blog site- - Propaganda of the Deed.
Shephard'ın blog sitesi, Propaganda of Deed.
Web site is hosted outside the country, and he uploads his blogs via internet cafés.
Web sayfasının sunucusu ülke dışında bir yerde ve blog'un güncellemelerini internet kafeden yapıyor.
Shepherd's just posted to his blog.
Shephard blog'una az evvel yazdı.
Maybe they read my blog.
Blogumu okumuşlardır belki.
You gave our whereabouts to them on a blog?
Bulunduğumuz yeri bloguna mı yazdın?
Cool, so we'll invite the drama kids, the blog squad, the girl who got struck by lightning- - everybody's who's interesting...
Güzel, drama çocukları, günlük ekibini, üzerine yıldırım düşen kızı davet edeceğiz. İlginç olan herkesi yani..
You could not start a blog?
Bir blog açsan olmaz mıydı?
You see, as editor of the literary blog, she's really busy and impossible to track down.
Edebi günlüğün editörü olarak çok meşgul ve ulaşılması imkansız.
I'm sorry, but I run a literary blog
Üzgünüm, ama edebi günlüğe bakıyorum...
That's a fan blog.He's also got a Twitter.
Burası, Blog adresi. Twitter hesabı da varmış.
Mr. Montag, you wrote a post on your blog that's been syndicated in the op-ed columns of several national and international newspapers.
Sayın Montag, blogunuzda bir yazı yayınladınız ulusal ve yerel gazetelerde çalışan köşe yazarları sendikasıyla ilgiliydi.
This is how he would communicate - via the blog.
Bu şekilde iletişime geçiyor. Blog yoluyla.
Robert and Nicholas set up an everyday blog - by design, the most boring blog in the world.
Robert ve Nicholas'ın günlük bir blogu var. Tasarım bakımından dünyanın en sıkıcı blogu sayılır.
Once you're in, the blog just consists of boring posts.
Blogda sıkıcı gönderiler var.
He's connected to the blog. I'm tracing his ISP.
Servis sağlayıcısına bakıyorum.
Yeah, of course, you can follow his blog online.
Tabii, blog'unu da takip edebilirsin.
She's a blogger.
Blog yazarı.
Only two tickets left for "dreamatorium," the show over 3 people have been blogging about.
Üçten fazla kişinin blog'unda bahsettiği "Hayaltoryum" gösterisine iki bilet kaldı.
Hey, I'm doing a video for my blog.
Selam, blogum için video çekiyorum da.
Hey, Lennox, I looked at the school blog online and never s- -
Baksana, Lennox, okul günlüğünüze baktım da hiç -
Don't say blog.
Günlük deme.
No blog.
Günlük deme.
School blog, really?
Okul günlüğü, sahi mi?
You logged on the school blog?
Okul günlüğüne mi girdin?
So nothing gets on the blog because Roman doesn't like my brilliant stuff, and I don't like his stupid stuff.
Bu yüzden günlükte kayda değer bir şey yok zira Roman benim harikulade işlerimi beğenmiyor ben de onun aptalca işlerini.
So, um, you were really just talking about the blog?
Günlük hakkında mı konuşuyordun?
Wait, you write a blog?
Oha dur, blog mu yazıyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]