English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bloop

Bloop translate Turkish

36 parallel translation
It's a bloop single to left.
Sola kısa ve yüksek top.
I hold his head under the water till the last bubble goes bloop.
Son "blop" sesini duyana kadar kafasını suyun altında tutuyorum.
Bloop.
Blop.
I mean, the island disappeared- - Bloop!
Yani ada yok oldu, blüp diye.
Bloop!
Cumburlop!
They're so happy, swimming like "bloop, bloop".
Çok mutlu görünüyorlar.
Bleep, bloop for me, too.
Benden de bir blip blup.
Blah, blah, blee, blah, bloop, remember?
Hatırladın?
" Bloop went his books, and bloop went his whirligigs.
Hop etti, kitapları havalandı ; hop etti, fırıldakları havalandı.
"Bloop, went his books, " and bloop,
Hop etti, kitapları havalandı,... ve hop etti, fırıldakları havalandı.
A little wriggling, then two bubbles, and then a big bloop and the wallet floats up.
Birkaç kıpraşma, bir iki baloncuk, sonra büyük bir balon ve cüzdan su yüzüne çıkar.
- Bloop! The welsher says... - Psst!
Kaypak kişi de demiş ki...
Bloop, bloop, bloop, bloop, bloop.
Bloop, bloop, bloop, bloop, bloop.
Although, there is still kind of a bloop,'cause it's only been two weeks.
Hâlâ biraz şişkinlik var çünkü daha iki hafta geçti.
For real, like... Bloop, bloop, bloop.
Gerçekten, şöyle yani.
Bloop... I slipped right in.
Cuk diye soktum.
I've never done this before. Bloop!
Bunu daha önce hiç yapmadım.
Bloop. Ah. There it is.
Geldi.
Maybe these bleep-bloop glasses can help.
Belki bu bipli gözlüğün yararı olur.
Bloop, bloop, bloop.
Lop, lop, lop.
BOTH : blip, blap, bloobity bloop, twins.
Bu biz oluyoruz. Bizler Yol Köpekleriyiz.
Ah. Bloop, blop.
- Bir şeyler bir şeyler.
Bloop-bloop! That's the sound she makes when she wants me to fast-forward.
İleri sarmamı istediğinde bu sesi çıkartıyor.
Bloop-bloop-bloop-bloop! So, the book said ducklings imprint on their mom as soon as they're born.
Kitaba göre, yavru ördekler doğdukları andan itibaren annelerine yapışırlarmış.
Stutter, twitch, and babble - - Okay, bloop-bloop.
- Kekeledin, gözün seğirdi, saçma saçma konuştun.
They're like, " bloop...
Şu şeklide " şıp...
Bloop-bloop, bloop-bloop! "
Şıp-şıp, şıp-şıp! "
Bloop! - Whoo! - Too bad, uh, there's no celebrating till after the night shift.
Gece mesaisi bitene kadar kutlamalar başlamayacak ne yazık ki.
Bloop, bloop. Well, hello, Tony Stark.
Merhaba Tony Stark. *
Car keys that don't go bloopity-bloop!
İşler kızışmaya başlıyor!
Bloop! ... good to go.
Açılmaya hazır.
Bleep, bloop. Teddy Pierce.
Ayıcık Pierce.
Blah, blee, bloo, blah, blah, bloobity, blah, bloop! Okay, I'm convinced.
Tamam ikna oldum.
Bloop!
Hop!
Bloop!
Yani ben bu kadar büyük, şişman bir sıçan olduğunu düşünmedim.
Bloop, bleep. Can I offer you some hot cocoa?
Sıcak kakaolu süt alır mıydınız?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]