English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Blossoms

Blossoms translate Turkish

522 parallel translation
You remember about the cherry blossoms?
Kiraz çiçeklerini hatırlıyor musun?
For three generations, these orange blossoms have been worn at our weddings.
Üç kuşaktır bu portakal çiçekleri düğünlerimizde açıyor.
I watched you till you drove out of sight among the chestnut blossoms.
Kestane rengi çiçeklerin arasında gözden kaybolana dek izledim seni.
Paris in the spring with all those chestnut blossoms.
Baharda Paris kestane çiçekleri arasında.
I had spring fever and the air was full of blossoms.
Üzerime bahar yorgunluğu çökmüştü, hava çiçek kokularıyla doluydu.
No orange blossoms.
Hayır portakal çiçeği.
All the beautiful things I see, these cherry blossoms, you all somehow are familiar.
Gördüğüm bütün bu güzellikler, çiçek açan kiraz ağaçları, sen... hepsi bir şekilde çok tanıdık.
With church bells and champagne and a white frock, orange blossoms and a wedding cake.
Kilise çanlarıyla ve şampanyayla.... ve beyaz bir frak, turuncu çiçekler ve bir düğün pastası.
Just eat the blossoms.
Sadece çiçekleri ye.
About eating the blossoms and leaving the greens?
Çiçekleri yemek ve yeşillik bırakmak hakkında.
And throw in a flock of orange blossoms.
Ayrıca portakal çiçeği ekleyin.
MAY 10,000 CHERRY BLOSSOMS SCATTER
10,000 KİRAZ ÇİÇEĞİ SAVRULSUN
I'm from California and I can smell orange blossoms.
Ben Kaliforniya'danım. Ben de portakal çiçeği kokusu alıyorum.
Your magic smile Made the blossoms bloom around you
Büyülü gülümsemen etrafındaki çiçeklerin açmasını sağladı.
Your magic smile Made the blossoms bloom around you
Sihirli gülümsemen etrafındaki çiçeklerin açmasını sağladı.
You know, down where them cotton blossoms blow.
Bilirsin, pamukların tomurcuklandığı o yerlere.
You know, I swear I can almost smell the honeysuckle blossoms.
Biliyor musunuz, sanki hanımeli çiçeklerinin kokularını bile alabiliyorum.
Thus was I, sleeping, by a brother's hand of life, of crown, of queen at once dispatched, cut off even in the blossoms of my sin, no reckoning made, but sent to my account with all my imperfections on my head.
Böyle yitirdim canımı, kraliçemi, tacımı bir anda, uyurken bir kardeş eliyle. Daha başak vermeden biçildi günahlarım, hazırlıksız, olanca kusurumla yollanıverdim önüne, bütün günahlarımızı dinleyecek yargıcın.
the cicada sheds its brocade gown... revealing sleeves as white as deutzia blossoms, as white as the snow.
... çıkarır ağustos böceği ipekten cüppesini ve meydana serer kollarını, ortanca çiçeği gibi beyaz kar kadar beyaz.
A sacrament of blossoms.
Çiçek açma ayinidir.
Then come. Gather your sacred blossoms.
Hadi gelin, o emsalsiz çiçeği çıkıp koparıverin.
A bridal dress, orange blossoms, the music it's something lovely for her to remember all her life.
Gelinlik, portakal çiçeği, müzik ömrü boyunca hatırlayacağı güzel bir şey onun için.
Listen, you and your quick-change acts aren't hanging blossoms over me because you feel the cold weather coming on.
Dinle hayvan terbiyecisi, soğukların geldiğini fark ettiğin için yaptığın şu çabuk değişen tavırların beni ayartamayacaklar. Hayır, teşekkürler.
I dream of fragrant blossoms On this lonely night...
Bu yalnız gecede kokulu çiçekleri düşlüyorum
Just look the rat now disappears amongst the scattered blossoms
Bak, fare çiçekler arasında kayboldu.
As the blossoms open the purifying waters of the Kammo River flow through the villages on the great plain of Yase
Çiçekler açarken, Kamo Nehri'nin temiz suları Yase Ovası'na akar.
We're going to take a stroll through the cherry blossoms
Çiçek açan kiraz ağaçlarının altında biraz dolaşacağız.
Lola, virginal and pure, crowned with love and tenderness, blossoms into a woman.
Bakire, saf şefkat ve sevgili ile taçlandırılmış Lola, kadınlığa adım atıyor.
Send from heaven, stars... and blossoms.
Cennetten, yıldızlar ve çiçekler gönderir.
We'll have orange blossoms, organ music, and somebody to mind the baby.
Portakal çiçekleri, org müziği ve bebeğe bakacak biri olur.
I wanna walk in my own fields, smell the blossoms on my fruit trees.
Tarlalarımda dolaşıp meyve ağaçlarımı koklamak istiyorum.
Half the tree's gone but it blossoms as if nothing had happened!
Ağaçların yarısı öldü, ama sanki hiçbir şey olmamış gibi açmaya devam ediyor.
Your blossoms are scattered all over Mount Yoshino
Çiçekler serpilmiş Yoshino Dağı'nın dört bir yanına
I want to see night-blooming cereus blossoms.
Gece çiçek açan kaktüsler görmek istiyorum.
The Mahua blossoms beckon you
Mahua çiçeklenip işaret etti seni.
We'd just barely made it through the end of the year, and the plum blossoms had begun to bloom shortly after the beginning of the new year.
Zor şartlar altında yılın sonunu getirmiştik ve yeni yılın ilk zamanlarında erik tomurcukları açmaya başlamıştı.
Well, you said you wanted to see the cactus blossoms.
Kaktüs çiçeklerini görmek istediğini söyledin.
Blossoms all around it.
Etrafı çiçeklerle çevrili.
That must be apricot blossoms.
Bunlar kayısı çiçekleri olmalı.
They're wearing sarongs and hibiscus blossoms in their hair.
Çiçekli etekler giymişler saçlarında da amberçiçeği var.
Stone broke, our plane in hock, and you start smelling orange blossoms.
Meteliğe kurşun atıyoruz, uçağımız rehinde, sense gönül eğlendiriyorsun.
It's coral colored with little green-tipped blossoms, rather like a hyacinth.
Mercan renginde, küçük, yeşil tepeli çiçekleri vardır. Daha çok sümbüle benzer.
A gentleman's dignity blossoms in adversity.
Çektiği sıkıntılar insanın asaletine asalet katarmış.
Give me a cow, give me a cow, and a white horse rosemary and lilies have white blossoms
# Bir inek verin, bir inek verin ve bir de beyaz at. # # Biberlerin ve zambakların beyaz çiçekleri açmış. #
A man's life blossoms only once
Bir insan da hayatında, yalnız bir kez çiçek açar
Poor butterfly...'neath the blossoms waiting.
Zavallı kelebek... çiçekler seni bekler.
Flower blossoms fall
Çiçek filizleri dökülür
And then young Henry came, and you... and all the other blossoms in my garden. Yes.
Sonra genç Henry çıkageldi ve senle diğer tomurcuklar açtınız bahçemde.
" The plum blossoms in the garden were sad
Bahçedeki çiçek açan erik ağacı üzgündü Umeda Köprüsü iyiydi
N ECTARS, LOTUS BLOSSOMS, TOXI NS, TON ICS,
Hepsi garantilidir.
As soon as the fern blossoms grab it
Çiçekler açtığında, kes!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]