English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Blurry

Blurry translate Turkish

534 parallel translation
If you'll just put your blurry blue eyes a little closer, you'll see it.
Buğulu mavi gözlerini biraz yaklaştırırsan göreceksin.
Sergeant Brennan wore out his shoes and his patience... going from police station to police station... checking photos until his eyes were blurry.
Çavuş Brennan'ın o büro benim bu büro senin dolaşması sabrını taşırmıştı. Gözlerinden yaş gelene kadar fotoğrafları kontrol ediyordu.
It's all a little blurry....
Aklım biraz karışık.
Right now, I'm interested in what happens to me over the Yalu River... with some blurry-eyed pilot flying my wing.
Beni ilgilendiren, gözleri kızarmış bir pilotla Yalu Nehri üzerinde uçarken başıma ne geleceği.
As in a blurry drunken vision, the memory and language of the film fade out simultaneously.
Sarhoşluğun bulanık görüşünde olduğu gibi... filmin dili ve belleği eşzamanlı olarak kaybolur.
Blurry foreigns.
Aptal gavurlar.
It's blurry and too much alcohol.
Çok fazla alkol var ve bulanık.
A beautiful, blurry blur.
Harika bir hayal.
When you left the club you were doing fairly well, blurry-wise.
Biz kulüpten çıkarken bu hayallere dalmıştın bile.
It's all a little blurry.
Her şey biraz bulanık gibi.
This is all blurry.
- Bu saçmalık.
Rose here has punched Lammoreaux's card... and the time out is double-punched, like it's blurry.
Rose burda Lammoreaux'un kartını delmiş... ve çıkış iki kez işaretlenmiş oldu, karışıklık bu.
it's blurry I'm short-sighted.
Çok bulanık... Ben miyobum.
It was too blurry!
Çok bulanıktı!
It looks blurry to me.
Biraz bulanık çekilmiş.
The other one looked blurry, too.
Diğeri de bulanık görünmüştü.
What? To be blurry?
Fotoğrafçının niyeti bulanık çekmek mi yani?
- A little blurry, but this one's very nice.
- Biraz flu ama çok güzel. - Öyle.
You could recognise even though a bit blurry last time.
Geçen sefer ki bulanık karşılaşmaya rağmen beni tanıdınız
I said, "Yeah, but it's a bit blurry."
Ben de derim, "Evet, ama biraz bulanık."
You may wonder why her upper arms are blurry. There was a breeze... and we caught them in midflap.
Kolları neden bulanık dersen rüzgar vardı ve onları anca yakaladık.
Father's picture was blurry and difficult to identify, but there was a resemblance between Mr. Gantz and the picture.
Babamın resmi bulanık ve tanınması zordu. Ama bir benzerlik vardı Bay Gantz'la resim arasında.
Because, right now, the world's just a lot of blurry dancing flames and I'm sick of it!
Çünkü, şu anda bile, dünya bir sürü dans eden bulanık alevden ibaret ve ben sıkıldım bundan!
You buy that blurry business?
Bu numarayı yuttun mu?
Like I say, it was blurry.
Dedim ya, bulanıktı.
They're like blurry after-images.
Sanki gözde bulanık olarak kalan görüntüler gibi.
Like blurry after-images.
Gözde bulanık olarak kalan görüntüler gibi.
Well, if everything works out all right, your vision should only be blurry for a few days.
Her şey yolunda giderse, görüşün bir kaç günlüğüne bulanık olacak.
Oh, by the way if you're just figuring out the line between big business and war is a little blurry then you're further over the hill than they say.
Bu arada. Büyük işle savaş arasındaki çizginin belirsiz olduğunu anlayamıyorsan dediklerinden daha bunaksın.
You may be able... to see sharply in your peripheral vision... while your central vision remains blurry.
Odaklanma bozulup geri dönebilir. Yanları çok net, ama ortadaki şeyleri bulanık görebilirsin.
The letters are all blurry.
Harfler bulanık gözüktü.
You've got two blurry photos.
Elinde sadece iki bulanık fotoğraf var.
- Stay still, or else they'll be blurry.
Hareketsiz dur yoksa bulanık çıkar.
I was 13 before I realised cows aren't blurry.
İneklerin bulanık olmadığını 13 yaşımda öğrendim.
Well, as I say, the pinkeye made my vision quite blurry.
Dediğim gibi, renk körlüğü görüşümü çok zorlaştırıyor.
Those people down there look all tiny and blurry. Just like the inside of a cataract.
Aşağıdaki insanlar minicik ve bulanık görünüyor.
- I was getting a little blurry.
- O ara biraz gözlerim karardı.
Tell me again, it " s a little blurry.
Buna pek inanmıyorum artık...
And it would get kind of sweaty and blurry.
Bu da aslında bayağı tatlı ve rüya gibi olurdu.
Why is it all blurry?
Neden bu kadar bulanık bu?
It's still a little blurry, though.
Hala biraz bulanık ama.
- Any blurry vision this time?
- Bu kez bulanık görme var mı?
Remember those blurry photos of UFOs that looked like garbage pail lids?
Çöp kovası kapağına benzeyen, bulanık UFO fotolarını hatırladınız mı?
I... 15 years of fruitless hunting, and the only thing the guy comes up with is a blurry picture of the monster's tooth?
Onbeş yıllık kısır kovalamaca ve elimizdeki tek şey bir adamın getirdiği bulanık canavar dişi resmi mi?
Daddy, you're all blurry!
Baba, flu görünüyorsun!
You know, sometimes, Martin, when you get overly tired, the lines get a little blurry.
Bazen, Martin, çok yorulduğunda, her şey bulanıklaşır.
I prefer things a little blurry.
Ben, biraz bulanık tercih ederim.
Everything's all blurry.
Herşey bulanık.
Everything got blurry.
Her şey bulanıklaşmış.
The warning signs of epilepsy... are blurry vision... and headaches.
Epilepsinin belirtileri bulanık görme ve baş ağrısıymış.
Though often at a quid pro-blurry-quo, my client was honest.
O adama ve size.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]