English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Boatman

Boatman translate Turkish

110 parallel translation
My little Volga boatman.
Benim tatlı Volga kayıkçım.
Haven't you your little Volga boatman?
Tatlı Volga kayıkçın var ya senin.
- No, my little Volga boatman.
- Hayır, benim tatlı Volga kayıkçım.
Found the lower half in a room occupied by a boatman named Tanner.
Alt parçayı Tanner isimli bir balıkçının kullandığı odada buldum.
Excuse me, sir, the boatman told me it's because it's shaped like the head of an Indian.
- Pardon efendim, motorcu bana demişti ki bir Kızılderili başı gibi şekli varmış.
That boatman thinks we're quite dotty, but look how sweet he's been.
Şu kayıkçı oldukça çatlak olduğumuzu düşünüyor, ama bak ne tatlı davrandı.
Harry Shapiro, the Volga Boatman of Barracks 4.
Harry Shapiro, dördüncü koğuştan Volga teknecisi.
Lhama's a boatman's daughter.
Ohama bir kayıkçının kızı.
I'm a boatman from Kaizu.
Kaizu'dan bir kayıkçıyım.
There was a boatman to put the boats in the water in the spring and scrape their bottoms in the winter.
Baharda kayıkları suya indirmek..... ve altlarını temizlemek için bir kayıkçı vardı.
# A boatman smiled in Hong Kong
# Kayıkçının biri gülümsedi Hong Kong'da...
# Well, the boatman stayed in Hong Kong
# Böylelikle, kayıkçı kaldı Hong Kong'da...
It's an honor for a boatman to row for Master Musashi.
Efendi Musashi'yi taşımak bir kayıkçı için onurdur.
.. then why can't I be a boatman?
.. ben neden bir kayıkçı olamıyorum?
Boatman, hurry up.
Kaptan, hadi acele et.
The silent boatman to ferry me across the shadowed river.
Suskun denizci, beni gölge nehrinin, karşı kıyısına taşımak için geldi.
Forgive me, Boatman.
Saflığımı bağışla.
The boatman had left his boat on the other side of the river.
Salcı salını nehrin diğer yakasında terk etmişti.
Excuse me, boatman, how much is the fare to Miura?
Afedersin..... kayıkçı..... Miura tarafına ne kadara götürüyorsun?
Wait, boatman!
Kayıkçı bekle!
Wait, boatman!
Bekle kayıkçı!
For you all, boatman.
Bunu aranızda paylaşırsınız.
Boatman!
Kayıkçı!
I leave such details to the boatman and other riffraff, My Lord.
Bu gibi ayrıntıları kayıkçıya ve diğer ayaktakımına bırakıyorum.
on the blackened, emaciated body of a boatman... and in a lady who kept a greengrocer's shop.
Kararmış, bir deri bir kemik kalmış bir denizciyle... manav dükkânı sahibi bir bayanın cesedinde.
He was a boatman on a trash barge in Osaka.
Osaka mavnasında kayıkçıydı.
Boatman, I want to cross the river.
Kayıkçı, Nehri geçmek isterim.
The boatman brought it over.
Tekneyle bugün getirdiler.
Welcome to democracy, Boatman.
Demokrasiye hoşgeldin, Boatman.
And over his shoulder for the Volga boatman, marching to Moscow.
Omuzunda Volgalı kayıkçı, Moskova'ya yürüyor.
- A local boatman.
- Buralı bir gemici
.. a local boatman, to transport him across the lake to a cottage he had rented.
Kiraladığı sayfiye evine götürmek için, gölün üzerinden geçirecek buralı bir gemici..
I'm sure Holmes would like to speak to this boatman Donald Ayres.
Eminim ki, Holmes bu gemici Donald Ayres'a konuşmak ister.
Then a man posing as your father was sent to Windermere, where a mock drowning was staged, unfortunately costing the life of an innocent boatman named Ayres, forcibly drowned.
Sonra babana benzer birisi Windermir'e gönderilir. ve orada sahte bir boğulma sahnelenir. Ne yazık ki bu sırada, Ayres adındaki masum bir tekneci kaba kuvvetle boğulur.
- Boatman's work's never done. - Yes.
- Teknecilerin işi hiç bitmez.
The boatman said he saw nothing.
Tekneci, hiçbir şey görmediğini söyledi.
One very stormy morning the old boatman Somebody Boga told me of his odyssey.
Çok fırtınalı bir sabah yaşlı kayıkçı Herhangi bir Kürekçi kendi serüvenini anlattı bana.
Still a boatman?
Hâlâ kayıkçı mısın?
But now I'm going to stay at some friends'house with some friends. - The Boat or something like that. - Boatman.
- The Boat veya onun gibi bir şeydi.
That's too bad, because I'm at The Boatman.
Çok kötü, çünkü ben The Boatman'da olacağım.
It is customary to pay the boatman for passage.
Bu, uh, geçiş için kayıkçıya ödeme yapılması adettendir.
And we spent the night in the boatman's barn.
Ve o geceyi kayıkçı barınağında geçirmiştik.
You wanna be a real boatman, you wanna get yourself one of those.
Gerçek bir denizci şunu tercih eder.
And then our boatman remembers two Americans taking a boat.
Kayıkçı da iki Amerikalının tekne ile açıldığını söylüyor.
In Greek and Roman mythology... when you died, you'd have to pay the toll to Charon... the boatman who ferried you across to the Gates of Judgment.
Grek ve Roma mitolojilerinde öldüğünüz zaman Şaron'a, sizi Hüküm Kapılarından geçirecek olan sandalcıya bir ücret ödemeniz gerekir.
Mr. Boatman on the River Styx.
Bay Boat on the River Styx! Sadece, tanrım!
For a while, every boatman in Shanghai claimed to have seen Moudan... or the Mermaid.
Bir süre her kayıkçı Şangay'daydı. Moudan'ı veya bir deniz kızı gördüklerini iddia ettiler.
The Lord himself was ferried by a low-caste boatman.
Tanrımız kendisini aşağı kasttan bir gemiciye taşıttı.
A boatman among the stars.
Yıldızlar arasında kürekçi gibi.
'General Store from Vulgar Boatman.
Vulgar Boatman'dan "General Store" a.
Right.
- Boatman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]