Bodied translate Turkish
251 parallel translation
All the able-bodied men who don't have a fever head for Castilla or Extremadura to find work in the fields.
Hummaya yakalanmamış olanlar tarlalarda çalışmak için Kastilya veya Extremadura'ya giderler.
You would think of geraniums... when every other able-bodied man is out fighting.
Dışarıda askerliğe uygun herkes dövüşüyorken Geraniums'u düşüneceksiniz.
To all who follow the hard and honorable profession of the sea, to the after-guard and forecastle alike, to masters, mates, and engineers, to able-bodied and ordinary seamen, to stokers, apprentices, ship's boys,
Onurlu ve zorlu mesleklerini yerine getiren tüm deniz çalışanlarına. Alt güverteden üst güverteye kaptanlara, ikinci kaptanlara, makinecilere eli iş tutan sıradan denizcilere kazancılara, çıraklara, yamaklara marangozlara, yelkencilere ve gemi aşçılarına.
You're what they call an able-bodied seaman?
Şu vasıflı denizci dediklerinden misin?
Well, here's a captain with a suspicious turn of mind, and here's Long John handing out firearms, to an able-bodied seaman like yourself.
Çünkü, kuşku duyan bir kaptanımız var. Ve Long John'un, senin gibi ateşli silahları kullanabilen birine ihtiyacı var.
Attention, all able-bodied men!
Tüm güçlü, kuvvetli adamların dikkatine!
All able-bodied men gather at the meeting house.
Gücü yerinde olan tüm erkekler toplantı evine!
But I should think any able-bodied man would have the strength to climb down a rope.
Fakat bence gücü yerinde herkes ipten aşağı tırmanma gücüne sahiptir.
All able-bodied men are requested to pitch in and give us a hand loading wood for the engine.
Bütün sağlam erkeklerin inip trenin kazanı için odun yüklememize yardımcı olmasını istiyoruz.
I don't understand. You're behind on clearing the fields and yet, here you have 12 able-bodied men who want jobs. They want to work!
Anlamıyorum, araziyi temizlemek için planın gerisinde kaldık diyorsun 12 tane çalışmak isteyen güçlü kuvvetli adam var.
They looked able-bodied.
Güçlü görünüyorlar.
- And now, the final straw! He approves of desertion when we desperately need every able-bodied man on this sub.
- Ve şimdi de bu deniz altıda her sağlam insana bu kadar ihtiyacımız varken gemiyi terk etmeyi onaylıyor.
According to the last published government plan, there is no provision made for granting the facilities of evacuation to able-bodied men over the age of 18.
Basılı son hükümet planına göre... tahliye tesislerine 18 yaşından büyük sağlıklı erkeklerin yerleştirilmesi yönünde... bir düzenleme bulunmuyor.
Better be sick here than able-bodied elsewhere...
Burada hasta olmak, başka yerde sağlam olmaktan iyidir.
Armed and able-bodied crewmen are not attacked... and slaughtered this easily.
Tayfaların güçlü yapıları olduğundan,... öldürmesi böyle kolay değildir.
It is your duty to gather every able-bodied man to defend your town.
Eli silah tutan herkesi toplayıp, şehri savunmak sizin göreviniz.
Commandeer every able-bodied soldier.
Eli silah tutan herkesi silah altına alın.
The mollusk is a soft-bodied, unsegmented invertebrate animal Usually protected by a large shell.
Yumuşakça, yumuşak vücutlu, omurgasız bir hayvan olup genellikle kabukla korunur.
In the name of France, I call upon all able-bodied natives... of the masculine sex... wishing to volunteer to support France for the duration of hostilities.
Fransa adına, eli ayağı tutan erkek yerlilerden düşmanlarına karşı Fransa'yı savunmada gönüllü olmalarını istemekteyim.
Well, where are you, you bodied-up, smooth-talkin'thing?
Peki, neredesin, seni iri cüsseli, hoş sesli yaratık?
It seems to me a person in your situation might use an able-bodied man.
Sizin durumunuzdaki birinin çalıştırabileceği iyi bir adama ihtiyacı vardır.
A hundred-thousand able-bodied soldiers.
100,000 sağlam asker.
But all the able-bodied ones are in uniform and the theatres are bombed as soon as you book them.
Ama bütün sağlam adamlar askerde ve kiraladığımız tiyatrolar bombalanıyor.
This able-bodied man... gets work with the police force.
Fiziksel engeli olmayan bu adam polis kuvvetleri ile çalışıyor.
All able-bodied citizens, men, women and children, should report for reconstruction duties commencing 0800 hours tomorrow.
Erkek, kadın ya da çocuk tüm sağlam kişiler... yarın 8'de başlayacak olan inşa işlerinde çalışmak üzere başvurmalıdır.
I assume that they are able-bodied, large men with powerful voices?
Varsayıyorum ki iri yapılı ve sesleri kuvvetli kişilerdir?
They may need all able-bodied men at short notice.
Güçlü kuvvetli adamlara her an ihtiyaçları olabilir.
In Comdt. Lassard's absence... I've appointed a very able-bodied and experienced officer... to run the Academy.
Komutan Lassard'ın yokluğunda... akademinin başına çok dinç ve deneyimli... bir memur atadım.
I think you'll find it surprisingly full-bodied with a smooth flavor.
Sanırım onu şaşırtıcı bir şekilde doyurucu ve içimi kolay bulacaksın.
I'm young, I'm able-bodied and I'll take anything!
Gencim, sağlıklıyım ve her şeyi başarabilirim!
In 1917, World War I came to Missoula taking with it every able-bodied lumberjack leaving the woods to old men and boys.
1917'de 1.Dünya Savaşı Missoula'ya ulaştı. Yanında eli silah tutabilecek tüm oduncuları da götürdü. Orman yaşlılara ve çocuklara kalmıştı.
Begin transporting all able-bodied adults to the surface.
Gücü yerinde olan tüm yetişkinleri yüzeye ışınlamaya başlayın.
Fourscore and seven years ago... we took the finest hops and barley... to brew a refreshing, full-bodied lager.
80 ve 7 yıl önce tadı yerinde ve taze bira yapmak için en iyi şerbetçiotu ve arpayı aldık.
Big, full-bodied, nicely baked.
Kuvvetli, belirgin, güzel pişmiş.
I need every able-bodied man off the bus now!
Eli ayağı tutan herkes otobüsten insin!
You're full-bodied.
Güçlü kuvvetlisiniz.
She took every able-bodied man and went to kill the forest spirit.
Ayakta durabilen bütün erkekleri yanına aldı ve Ormanın Ruhu'nu yok etmeye gitti.
Well, something's going on here because every able - bodied Israelite in the county is driving pretty strong to the hoop.
Pekala ama burada bir şey olduğu belli çünkü bu ülkede ki her güçlü kuvvetli Yahudi beni çok kuvvetli bir çember içine alıyor.
Too often, welfare subsidizes able-bodied people who should make a living.
Sosyal Yardım sistemimiz, kendi ekmeğini kazanacak güçte olanlara da yardım ediyor.
Give Joxer a list of every able-bodied villager... -... and secure the outhouse.
Joxer'a her güçlü kuvvetli köylünün bir listesini verin... ve dışarıdaki tuvaleti koruyun!
"Blood at the edges of the head indicate that this act had committed... " Been committed while each was alive and able-bodied enough to struggle.
Kan izleri tüm bunların adamlar canlı ve direnmekteyken gerçekleştiğini gösteriyordu.
- And that you're desperately in need of some able-bodied female to help you provoke those preconditioned... - Yeah.
- Evet.
- Yeah. It's like a 1992 full-bodied grape juice.
Evet. 1992 mahsulü, posalı üzüm suyu.
A full-bodied flavor.
Gövdeli bir tadı var.
Ordered every able-bodied German 1 4 to 80 to bury the bodies tomorrow.
14-80 yaş arası sağlıklı Almanlar yarın cesetleri gömmeye yardım edecek.
But during that time... you'll be able to enjoy the effects of the consumed appetizer... with a full-bodied saline drip.
Bu süre içinde... doygun bir serumun eşliğinde... yenen ordövrün tadını çıkarabileceksiniz.
My suggestion is to take all able-bodied Jews separated according to sex, to the East to work in units, specifically for road building.
Bence tüm sağlıklı Yahudileri alalım cinsiyetlerine göre ayıralım ve doğudaki çalışma birimlerine yollayalım. Özellikle de yol yapımı için.
And for the Eastern Territories, leave us able-bodied workers.
Doğu bölgeleri için de bize sağlıklı işçiler bırakın.
When the slavers come, they're gonna grab every able-bodied man, woman, and child they can find, and kill anyone who gets in their way.
Köle tacirleri geldiğinde her dinç adamı yakalayacaklar kadınları bulabildikleri çocukları... Onlar yollarına çıkanları öldürecekler.
It's a great day to be alive, Tom, able-bodied or not.
Yaşamak için güzel gün Tom. Engelli veya değil.
Rich and fill bodied.
Çok lezzetli bir şaraptır.