English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Boggling

Boggling translate Turkish

111 parallel translation
Don't just stand there boggling, bring her in,
Orada bön bön durma öyle, içeri getir.
That's mind boggling
- Akıl alır şey değil
I don't know, but it do present mind-boggling possibilities.
Bilmiyorum, ama akıllara zarar bir olasılık var.
- Mind-boggling.
Hayret verici.
It's mind-boggling.
Sarsıcı!
And I, I have been locked away for many years... in the laboratory... experimenting with this mind-boggling project.
Ve ben yıllardır bu... akıllara durgunluk veren proje... için laboratuarımda kilitliydim.
I'm sure you can understand, doing the kind of show I'm doing, it's mind-boggling.
Anlayabileceğine eminim. Benim yaptığım türde bir şov kafa karıştırıcıdır.
The number of stamps alone is mind-boggling!
Sadece pulların sayısı bile akılları durduruyor.
It's quite mind-boggling.
Aklım almıyor.
That's mind-boggling.
Çılgınlık bu.
I've got a display of your tail that is mind-boggling.
Tek gördüğüm senin inanılmaz olan kuyruğun.
And yet I find you Mr. Holmes, a man of sense, boggling over terms when the whole future and honor of your client is at stake.
Yine de görüyorum ki, siz, Bay Holmes, sağduyulu biri olarak, müşterinizin onuru ve tüm geleceği tehlikede iken koşulları kabul etmekte zorlanıyorsunuz.
Why, the possible applications are mind-boggling.
Olası uygulamaları insanı hayrete düşürüyor.
Their science and technology must be absolutely mind-boggling.
Bilim ve teknolojileri akıl almaz düzeyde olmalı.
- Mind-boggling.
- Akla ziyan bir şey.
You've been a mind-boggling pain in my ass.
Başıma beIa oIdun.
The man's so fat... the sheer mechanics of it are mind-boggling.
Adam o kadar şişman ki... kalkış takımları korku uyandırıyor.
Mind-boggling.
Şaşırdım.
It's too mind-boggling.
Çok kafa karıştırıcı.
It's mind-boggling, quite frankly.
Çok ilginç, cidden.
It's more of a mind-boggling, whole hell of a lot of potential ones.
Gerçekte insanı dumura uğratacak kadar çok potansiyel kadın vardı.
My mind is boggling!
Akıllara durgunluk verici!
With mind-boggling dedication, he has committed to a goal so simple, it would seem impossible.
İnanılmaz bir bağlılıkla imkânsız gibi görünen bir hedefe ulaştı.
The smallest catalyst can set of mind-boggling chain reactions.
Küçücük bir katalizatör akıl almaz bir tepkime zincirine neden olabilir.
Well, it does present some mind-boggling situations.
Sadece hayal edebilirim. Şey, şaşırtıcı durumlar sunuyor bazen.
It is mind boggling to think that we were all like that once!
Hepimizin bir zamanlar öyle olduğunu düşünmek hayret uyandırıcı.
The water pressure that you get down at 3,000 feet is mind-boggling.
900 metredeki su basıncı akıl almazdır.
Mind boggling.
Anlaşılır şey değil.
It's mind-boggling.
Bu çok şaşırtıcı bir şey.
He's so stupid, it's mind boggling!
Aptalın teki, hem de önde gideni.
It's just mind-boggling, man.
Bu gerçekten insanın aklını başından alıyor.
That life may exist on other planets at all is fairly mind-boggling, but that we might be able to hazard a guess about its shape and behaviour pushes the boundaries of what we assume is science but not as much as our last, most controversial thought : how far-fetched is it to think that we could pass through time, as well as space?
Yaşam başka gezegenlerde başka şekillerde var olabilir, görünüşleri ve davranışları hakkında yürüttüğümüz tahminlerin kaynağı bilimdir ama belki de tartışmaya en açık konu insanlığın ileride uzay teknolojisine ek olarak zamanda yolculuk yapabilip yapamayacağı gibi görünüyor.
A mind-boggling mystery.
Esrarengiz bir sır perdesi ile.
- Mind-boggling mysteries.
- Esrarengiz gizemler.
- Pretty mind-boggling, huh?
Aklını başından alıyor, değil mi?
It was just so eye-opening and mind-boggling what they were doing.
Yaptıkları şey insanın ufkunu açıyor, zihnin alüst ediyor.
It was completely mind-boggling.
Bu bütünüyle akillara durgunluk vericiydi.
And that is mind-boggling.
Ve buna maden bataklığı denir.
How counting votes could have caused irreparable harm to Bush is mind-boggling.
Oyların sayımı Bush'a nasıl bir onarılamaz zarar verebilir?
It's just... mind-boggling.
Bu... akıllara durgunluk verici.
The amount of people who have stayed in M-108 over the years... Mind-boggling. Not one of them died.
Bu kadar yıldır M-108'de kalan insan sayısı çok fazlaymış ve hiçbiri de ölmemiş.
Mind-boggling.
Bir bilsen ağzın açık kalır.
'Neil has come up with a clever, if mind-boggling, solution.
Neil zekice, akıllara durgunluk veren bir çözümle çıkageldi.
It's a mind-boggling event.
Zihinleri yoran bir dizi.
Distances so vast they're mind-boggling
Mesafeler, insanı hayrete düşerek kadar engin.
Only at that mind-boggling temperature can atoms of gas begin to fuse together, releasing massive amounts of energy.
Evrende gerçek anlamda karadelik oluşmasının tek yolu çekim gücünün kendi işini kendisinin yapmasıdır. Evrende bu kadar çekim gücü üreten yalnızca bir yer mevcuttur. Ve o da büyük yıldızların içidir.
My goodness, people, the arrogance of what you're asking us to help you do is mind-boggling!
Tanrım, işe bak, bizden böyle bir yardım istemeniz büyük küstahlık!
All because you're not man enough to admit that you had a mind-boggling orgasm with a fat girl and you discovered someone who has beauty on the inside and it scared you, and why?
Sırf, şişman bir kadınla inanıImaz bir orgazm yaşadığını kabullenecek kadar erkek olmadığından. İç güzelliği olan biriyle tanıştın ve bu seni korkuttu. Neden peki?
How mind-boggling numbers of sperm...
Milyonlarca spermin bir hücre için yarıştığını, ve tersinin olmadığını.
It's mind-boggling. He's a mechanic.
- O bir tamirci.
.. mind-boggling things, which will surely amaze you.
Çılgın bir programa konuk olacaksınız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]