English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bold

Bold translate Turkish

2,497 parallel translation
Yeah, that's very bold, Mr. Bale.
Bu çok harika bir şey, Bay Bale.
Louis is devious, but he's not bold.
Louis sinsidir ama cesur değildir.
That's a bold move, Nathaniel.
Çok cesur bir hareket, Nathaniel.
Bold statement.
Cesur bir ifade.
This guy's bold.
Bu adam cesur.
You're bold, Mozzie, I'll give you that.
Cesursun Mozzie. Hakkını vermeliyim.
This is consistent with the period where his dark palette gave way to bold colors.
Dönemin modası olan koyu renkleri vermek için koyu palette çalışmış.
We went with a bold color palette.
Çıplak renk paleti kullandık.
OH, IT'S A BIT TANNIC. BUT, UM, VERY BOLD FINISH.
Meşemsi bir tat var ama... tadı damağında kalıyor.
That's a bold statement to make.
Bu cesurca bir söz.
♪ Little girl from Cherry Lawn, how can you be so bold?
# Cherry Lawn'dan minik kız Nasıl bu kadar cesursun? #
Be bold once in a while.
Bir kere olsun cesur ol.
My mother's perception of being bold was free-boobin'.
Annemin özgürlük anlayışı... "özgür memeler" di. *
That is a bold move, Dr. Mauer.
Çok cesur bir hamle bu Dr. Mauer.
Well, you originated the bold move.
Cesur hamle kavramını ortaya çıkaran sensin.
In the year 2000, Middle-aged director raja gosnell Had a bold vision
2000 yılında orta yaştaki yönetmen Raja Gosnell evi olan şişko bir annenin cesurca hayalini kurdu.
♪ IT'S BIG AND BOLD, A NEW PLAN ♪
* Büyük ve cüretkâr bir plan, *
Well, he is growing more bold and more confident every day- - more sure of his abilities and his greatness.
Baktığımız zaman her geçen gün daha güçlendiğini ve yeteneklerinden daha emin hâle geldiğini görüyoruz.
So, while this font is often mistaken for Helvetica, the fact is... it's Helvetica Bold.
İnkâr. Bu yazı tipi genellikle Helvetica ile karıştırılır. Aslında kalın Helvetica bu.
I mean, it's bold, and it's cool.
Cesur ve havalı.
It was great at rooms, especially if you kept the camera low, because then you'd see the ceiling, which plunged back into the background making a bold compositional line.
Kapalı mekanlarda çok işe yarar, hele kamera alçak bir yerden çekiyorsa. Çünkü bu durumda tavan, arka planla bütünleşir ve belirgin bir kompozisyon çizgisi oluşturur.
I find her work to be bold, defiant, and dazzlingly layered.
Onun çalışmalarını cesur, karşı gelen ve büyüleyici katmanlı buluyorum.
Why would I be thinking about my ex-husband? You're choosing donors, you're moving forward into a bold new chapter.
Donör arıyorsun, ileri doğru sağlam ve cesur adımlar atıyorsun.
Gold's a bold suggestion, but too risky, I'm afraid.
"Altın cesur bir teklif, ama korkarım çok riskli."
Our world was dying, and then a rip in time was discovered, and a bold new opportunity loomed for mankind.
Dünyamız ölüyordu. Sonra zamanda bir yırtık olduğu keşfedildi böylece insanlık için yepyeni bir fırsat doğdu.
That's a bit bold.
Fazla cesur bir hamle.
Oh... bold, complex.
Bakalım... Cesur, karmaşık.
You're a bold one aren't you?
Cesur birisin, değil mi?
New American cinema was full of mockery and stylistically bold.
Yeni Amerikan Sineması, alaycılık ve stilize bir cesaretle doludur.
The old food guide was simple, bold, understandable.
Eski gıda rehberi basit, göze çarpan,... anlaşılır idi.
Look at this bold composition with its plunging perspective.
İnsanı altüst eden perspektife sahip şu cesur kompozisyona bakın.
And this famous moment in The Black Girl, a boy removes a mask and looks hauntingly into the eyes of the audience, was the bold start of black feature film making in Africa in the'60s.
"Siyahi Kız" ın bu ünlü sahnesinde, oğlan maskeyi çıkarır ve ürkütücü bir şekilde izleyicinin gözlerine bakar. Bu, Afrika'da 60'larda, cesur siyahi uzun metraj filmlerin yolunu açar.
And you're bold enough to meet a complete stranger in the park just because he left a note in your wallet.
Cüzdanına bir not bıraktı diye sana tamamen yabancı biriyle bir parkta buluşacak kadar cesursun.
A bold-faced prevarication, sir.
Sahtekar yalancı.
Shit! Far more serious but equally bold was this Scottish film.
Daha ciddi, ama bir o kadar cesur olan bu film, İskoçya'dan.
Hou's bold seriousness paved the way for Tsai.
Hou'nun yürekli ciddiyeti Tsai'nin önünü açar.
Miss Havisham, if I may be so bold, your gatekeeper, Dolge Orlick.
Bayan Havisham, eğer kendimi aşmıyorsam, kapıcınız, Dolge Orlick.
This is your Uncle Pumblechook,'making so bold as to convey with the deepest regrets'that your sister is dead.'
Ben amcan Pumblechook,'bunu en büyük pişmanlık ve hüzünle söylüyorum ki, yengen öldü.'
Seldom in the whole history of cinema has such a bold story shift happened.
Tüm sinema tarihinde, böylesine cesur bir öykü değişimi olmamıştır.
I heard. Bold move.
Cesur hamle.
Okarin's so bold.
Okarin çok gözüpeksin.
surely there remains in Asgard one bold enough to make no pretence of so sudden fealty.
Şüphesiz ki böyle hemen sadakat yemini etmeyi kendine yediremeyecek bir yiğit kalmıştır Asgard'da.
You have a bold side.
Rolünü iyi oynadın.
What a bold prayer.
Ne çarpıcı bir dua.
You're really bold.
Gerçekten cesursunuz.
You're bold, Northerner.
Gözüpek birisin kuzeyli.
That's pretty bold for an outsider.
Dışarıdan biri için bu çok kabaca.
Because he was a figurehead of great courage and bold exploits.
Çünkü o, sülalemin cesaret ve yiğitlik abidesiydi.
You made such a bold entrance into our little drama.
Bu küçük dramımıza cesur bir giriş yaptın.
If my tongue'd been more bold, could I have stopped all that diresomes about to happen?
Eğer dilim kuvvetli olsaydı, yaşanmak üzere olan dehşeti durdurabilir miydim?
If I might be so bold, I would be prepared to pay you 10 pounds for your Polly.
Cüretimi mazur görün ama Polly için 10 pound ödemeye hazırım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]