Bonehead translate Turkish
240 parallel translation
What a bonehead I was to overlook that!
Bunu nasıl düşünemedim, aptal kafam!
I was thinking what a bonehead play that old jackass made...
Yaşlı sersemin yaptığı ahmaklığa gülüyorum.
You're making a bonehead play, Benny.
Benny aptallık ediyorsun.
But listen up, bonehead.
Ama dinle beni, kemik kafası.
I figured you wouldn't pull a bonehead trick like that without an angle.
Bir bildiğin olmadan o şekilde davranmayacağını tahmin ediyordum.
I'll say one thing, she don't take sass from them bonehead bulls.
Bir şey daha söyleyeyim, aptal boğaların küstahlığını yapmaz.
You bonehead, that -
Seni sersem. Bu...
So, like a bonehead, I signed it.
Ben de aptal gibi imzaladım.
- Ski, the bonehead, dumped it in the furnace.
- Ski, mankafa, onu kazan ocağına döktü.
Of all the bonehead ideas, Jim!
Senin şu saçma fikirlerin, Jim. Böyle işlere nasıl karışıyorum?
A bonehead or a boozer?
Bir deli mi, bir ayyaş mı?
You bonehead.
Seni aptal şey!
Bonehead.
Seni mankafa.
It's me, bonehead!
Benim, etkafalı!
Dagnabit, you clumsy bonehead!
Kahretsin, seni sakar şey!
Wanna try and spell that, bonehead?
Bunu hecelemek ister misin, mankafa?
But you realize I'll have to give you a bigger dose now to counteract the food. Barney bonehead.
Fakat şimdi sana daha büyük bir doz vermem gerek yiyeceği etkisizleştirmek için.
- Bonehead is going to Hollywood.
- Kaskafa Hollywood'a gidiyor.
Okay, bonehead, you want it, you got it.
Pekala, taş kafa, bunu kendin istedin.
He needed a bonehead to take you, and he found me.
Ona bir hıyar lazımdı seni alacak. Beni buldu.
You stupid bonehead!
Seni aptal kalın kafalı!
Oh boy, you got to be a real bonehead to snort this stuff.
Tanrım bunu koklamak için kuş beyinlinin teki olmalısın.
We know you've got the money We just have to spend it bonehead!
Paran olduğunu biliyoruz. Paranı harcamak zorundayız... kaskafa!
Never mind the stupid cape, bonehead.
Pelerini boş ver şapşal.
Pull it together, bonehead!
İkisini beraber çek, ahmak!
That's one bonehead name.
- Hayır efendim. Dangalak bir isim.
What kind of bonehead cop would send four confessed mental patients back out in the streets?
Ne çeşit kalın kafalı bir polis 4 aklı karışık akıl hastasını..... dışarı geri yollar?
Tasty pick, bonehead!
Zevkli seçim, kemik kafa!
So bonehead can knock more out of me?
O gerzek beni daha çok hırpalasın diye mi?
Eddie and his bonehead ideas.
Eddie ve mankafa fikirleri.
I don't know where that bonehead Uncle Stuart is.
O mankafa Stuart dayı nerede bilmiyorum.
That was a pretty bonehead idea, huh?
Çok salak bir fikirdi, değil mi?
OK, now, I want Mr. Sneaky Man to come around and join his partner, Mr. Bonehead.
Tamam, şimdi Bay Sinsi'nin bu tarafa gelip ortağı Bay Kemikkafa'ya katılmasını istiyorum.
I guess you think that's a bonehead play.
Herhalde bunu çok aptalca buldun.
I suppose this will include a phone conversation with Mike, Mr Bonehead Boyfriend?
Sanırım bu Mike'la bir telefon görüşmesini de kapsayacak.
That's the only time he's ever spoken to me without using the word "bonehead."
Bana "mankafa" kelimesini kullanmadan hitap ettiği tek seferdi.
Now it's mine... bonehead!
Şimdi sıra bende aptal!
That's a real bonehead thing to say!
- Salak salak konuşmasana!
Of all the bonehead blunders a middle-aged man with no income can make.
Geliri olmayan orta yaşlı bir adamın yapabileceği onca salaklık dururken.
- You'll be a bonehead! - Put it all on 41.
- sende bir taş kafa olacaksın!
You were a bonehead out there yesterday.
Dün tam bir çatlaktın.
How did a bonehead like Wolf wind up in the fight ring... with Minoso Torres?
Wolf gibi bir budala Minoso Torres'le niye kapışır ki?
We know you deal, bonehead.
Mal dağıttığını biliyoruz, mankafa.
Buckle up, bonehead!
Sıkı tutun kemikkafa!
Well, we'll just see how safe your mansion is, you babbling bonehead.
Konağın ne kadar güvenliymiş göreceğiz, seni geveze mankafa.
Are you some kind of bonehead or what?
Nesin sen, taş kafa falan mı?
- I did, bonehead!
- Evet, salak.
Don't be a bonehead. I hate telephones and I spent 45 minutes talking to police and that adventure park, trying to keep you clean.
Telefonla konuşmaktan nefret ederim ve senin yüzünden 45 dakika polislerle konuşmak zorundaydım.
Two fish are on there, you bonehead.
Burada iki balık var, mankafa.
- The bonehead.
- Kalın kafalı.
That's the only time he's ever spoken to me without using the word "bonehead."
Eşim!