English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Booby

Booby translate Turkish

818 parallel translation
So, while Im sitting up there in the booby hatch, 1 made a copy of it from memory!
Böylece, ben hücremde otururken... aklımda kalanları bir kağıda çizdim.
Do you want me to tell what'd happen? They'd take you to a booby-hatch.
Ne olacağını söyleyeyim, seni bir tımarhaneye tıkarlar.
You don't happen to operate out of a booby hatch, do you?
Akıl hastanesinden falan kaçmadın, değil mi?
Saw a lot of men blown to bits by Nazi booby traps.
Çok sayıda adamın Nazi bubi tuzaklarında parçalanışını görmüş.
Hicks, take the booby traps.
Hicks, bubi tuzaklarını al.
What do you think of me in the role of a human booby trap?
İnsandan oluşan bir bubi tuzağına düştüm desem ne dersiniz?
- Oh, darling, my subconscious is a booby trap!
- Ah sevgilim, bilinçaltım bubi tuzağı sanki!
Ah, you gorgeous booby trap.
Seni hınzır seni!
You mean they're dropping booby traps?
Bubi tuzağı falan mı gönderiyorlar?
- Thank you, sir. - If you wanted to blow me up... and you were going to use, um... that as a booby trap, what sort of fuse would you use?
- Eğer beni paramparça etmek istesen ve bunu bubi tuzağı olarak hazırlasan ne türden bir fünye kullanırdın?
It's a double booby trap.
İkili bir bubi tuzağı.
Performance number 1,000 of this one, if I play it that long, will take place in a well-padded booby hatch.
Bunun bininci gösterimi, o kadar sürerse tabii.. .. bir tımarhanede oynanacak.
Letting that girl walk into a booby trap.
O kızı bir mayın tarlasına atma kararı.
Big, beautiful booby-trap.
Muhteşem bir bubi tuzağı.
Well, you can put me in the booby hatch too... because I saw this ship turn a bright green up there.
Beni de o gruba ekleyebilirsin... -... çünkü uçağın parlak bir ışık saçtığını gördüm. - Emin misin, Joe?
'CAUSE HER PART SOUNDS LIKE SOMETHING SOMEBODY DREAMT UP IN THE BOOBY HATCH TO WHILE AWAY -
Çünkü onun rolü tımarhanede eğlenmek için bir şeyler uydurmaya benziyor.
Once she's in the booby hatch, throw the key away.
Bir kere tımarhaneye girdi mi, anahtarı fırlat at.
You'll go to the booby hatch and that'll send you around the bend!
İşte o zaman tımarhaneyi boylarsın ve sana orada deli gömleği giydirirler! Deli gömleği mi!
We're both in intelligence and both understand that could get us committed to a booby hatch
Her ikimiz de istihbarattayız ve barış zamanında her ikimiz de tımarhaneye gitmeyi...
And all the time in the sidecar a little booby trap is ticking away.
Ve bu arada yan koltuğunda küçük bir bubi tuzağı var. Tıklayıp duruyor.
Are there any booby traps?
Her şey normal gözüküyor.
To my buddy Gédéon, fallen in the booby trap of Long Son.
.. oğlu bubi tuzağında can veren dostum Gédéon için.
His car was booby-trapped.
Arabasına bomba yerleştirilmiş.
She is the only daughter of a country booby squire.
Salak bir köy ağasının tek kızı.
Something of even greater value. Obviously, as the owner was prepared to guard it with a murderous booby trap.
açıkçası daha değerli bir şey çünkü sahibi onu ölümcül bir bubi tuzağıyla korumaya hazırdı.
Booby-trapped.
Bubi tuzağı.
I buy and bust your booby if you don ´ t get up off of this place.
Oradan çekil haa, yoksa ben var kıçına tekme atmak -
It is booby-trapped.
Bu bir bubi tuzağı.
I believe your expression is "booby trap."
Sanırım siz buna "bubi tuzağı" diyorsunuz.
You couldn't win a booby prize at a scouts'camp, you flat tires!
İzci kampında sonuncuya verilen ödülü bile kazanamazsınız, patlak lastikler!
In the towns, the Germans leff booby traps.
Şehirlerde, Almanlar bubi tuzakları bırakmıştı.
The devices are booby-trapped in various ways.
Düzeneklerimde birçok bubi tuzağı var.
Another booby-trap and I'm the booby.
Başka bir bubi tuzağı daha ve tuzağın aptalı da benim.
The other is a booby trap, the sucker punch.
Öbürü ise bubi tuzağı, nakavt yumruğu.
Looks like a booby-trap...
Enayi tuzağı gibi görünüyor...
Not like our booby.
Bizimki gibi değil.
Malloy's girl is in the booby hatch.
Malloy's hatunu akıl hastanesinde demek.
- Come and stop acting like a booby.
- Gel ve bir aptal gibi oynamayı durdur.
A booby-trapped crate of eggs.
Hatta bubi tuzaklı yumurta sandığı.
Because when a national television network in the person of booby here, comes to me and says they want to put the ongoing struggle of the oppressed masses on prime-time television, I have to regard this askance.
Ulusal bir televizyon kanalı her gece ezilen halkın sorunlarını ele alacak ve onları bilinçlendirecek bir program yayınlamaya karar vermişse bu durumu göz ardı etmemiz imkânsız.
Besides it's full of booby traps and blacked-out areas...
Hem de bubi tuzakları ile ve karanlık alanlarla dolu...
I rigged that ship with booby traps last night.
Dün gece gemiye tuzakları kurdum.
Booby!
Booby!
Oh. your little Booby loves you!
- Minik Booby'n seni seviyor!
Oh. Booby!
- Ah Booby!
Oh. Booby.
Booby.
Booby.
Booby.
Booby...
Booby...
Charlie must have booby-trapped the latrine.
Düşman tuvalete bubi tuzağı kurmuş olmalı.
- Bubbie, listen to me.
Ona bir şey olmaz Booby.
Publicity, bubble.
Reklam Booby!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]