Booked translate Turkish
3,446 parallel translation
That's why I booked it.
Bu yüzden yer ayırttım işte.
Tom booked a hotel, so I'm not going to be there tonight.
Tom, otelde yer ayırtmış. O yüzden bu gece gelemeyeceğim.
I just booked your flight.
Uçuş rezervasyonunu yaptırdım.
I booked the tickets.
Biletleri aldım.
- Er... No, no. We're booked solid.
- Hayır, tamamen doluyuz.
They've booked every single room in the town.
Şehirdeki bütün odaları ayırttılar.
But I booked your flight.
Uçuşun ayarlandı.
Have you ever booked a babysitter, ever, in your entire life?
Hayatında bir kere çocuk bakıcısı çağırman gerekti mi?
But we're booked for the next six months anyway. "
"Ama 6 ay boyunca doluyuz."
We have booked all the places where they can stay
Kalabilecekleri tüm yerleri biz ayırttık.
I'm booked.
Doluyum.
Have you booked me?
Beni rezerve mi ettiniz?
I've booked a boardroom down the hall.
Koridorun sonunda bir toplantı odası ayırttım.
Janine is booked for a flight to Chicago on Friday.
Janine cuma günü için Şikago'ya uçak rezervasyonu yaptı.
I booked us another one at 9 : 25, but...
9 : 25'te bir yer daha ayırttım, ama...
Your flight is booked. Leaves in 55 minutes.
Uçağınız ayarlandı. 55 dakika sonra kalkacak.
I've booked a room.
Bir oda rezervasyonu yaptım.
You only booked 1 room? I'll sleep in the car.
- Sadece bir oda tuttun?
You're booked for 27 interviews.
27 röportaj yapacaksınız.
- You booked that gig!
- İşi almışsın!
But now, she booked two more movie trailer gigs.
Ama şimdi iki film tanıtımı işi daha kaptı.
No, no. I just booked these two voice over...
Hayır. İki seslendirme işi aldım.
I've booked, actually, three movie trailer gigs and then now this quadrilogy.
Aslında üç film tanıtımı aldım, sonra bu dörtleme geldi.
Everything's booked.
Her yer ayırtılmış.
I've certainly booked her enough times.
Onu defalarca yakaladım.
I booked you a spa package at La Posada.
La Posada'daki bir spada sana yer ayırttım.
All during the'80s, we were booked solid.
- 80'ler boyunca, sağlam çalıştık.
A suite was booked in the name of Belfast Events Limited.
Süit, Belfast Events Şirketi adına kaydedilmiş.
I promise it was a coincidence my assistant booked it.
İnan ki tesadüf. Yerimi asistanım ayarladı.
They booked me the Bridal Suite.
Bana balayı süitini ayırmışlar.
Wait, where are you going? I booked a massage.
Masaj randevum var.
I double booked just in case things didn't work out.
İşlerin yolunda gitmezse ne yapacağımı da düşünmüştüm.
You'd have booked passage on an Argentine steamer and not thought twice about it.
Argantine vapurundan yer ayırtır, iki defa düşünmezdin.
- Oh, we're all booked on the 12th.
- Oh, biz hepimiz 12'incide ayrıldık.
- So, although I never heard from Martha, My mom and Alex and I, we all booked our plane tickets.
Martha'dan hiç haber çıkmadığı halde annem, Alex ve ben uçak biletlerimizi aldık.
- Orjan, you booked the time.
- Orjan, zamanını ayarladın mı.
- You booked it. I've got other stuff to do. - You're not doing anything.
- Sen zamanı ayarladın benim yapacağım başka şeyler var.-Sen hiç bir şey yapmıyorsun
- I have booked..
- Ayarladım da..
I booked, but I don't need to do the laundry!
Ayarladım ama çamaşırları halletmem gerekmiyor!
- No, I've booked one here.
- Gerek yok, ben onu ayarladım.
He's booked this ad for tomorrow.
Yarın için bu ilanı vermek için.
He's booked more than half of the hotel rooms.
Otel odalarının şimdiden yarısını rezerve etti.
O'Connor and McVie had these adjoining rooms booked.
O'Connor ve McVie bitişik odaları ayırtmışlardı.
I've, um, already booked the day spa.
Ben, um, çoktan spa rezervasyonumu yaptırmıştım.
We booked a room.
Bir oda tuttuk.
But... how much hustle... does it take to get you and your cheetah jacket booked into an empty club?
Fakat seni ve çitalı ceketini boş bir kulübe rezervasyon yaptırmak için ne kadar iyi görünmek gerekiyor?
- You've not got anyone booked -
- Kimsenin sayısını tutmadın.
He booked a pilot.
O pilot kiraladı.
Warren booked a pilot? No, the pig did.
Warren pilot mu kiraladı?
I just booked a national pantyhose commercial.
Benim uluslararası kadın çorabı reklam çekimim vardı.
I'm booked.
Müşterim var.