Bookie translate Turkish
567 parallel translation
Am I gonna give that bookie a whipping!
Giºedeki felegini ºaºiracak!
The bookie says the horses are at the post.
Bayan Daly? Bahisçi, atlar başlamak üzere diyor.
A bookie.
Bir bahisçi.
He's a bookie.
Bir bahisçi.
Used to be a bookie joint, commissioner.
Bahis oynatılan bir yer olmalı efendim.
Here's where I give that bookie heart failure.
İşte bahisçiye burada kalp krizi geçirtiyorum.
He was the presiding steward, the chief handicapper, the starter, the judge, the breeder and his own bookie.
O, başkanlık eder, sorun çıkarır oyunu başlatır, hakemlik yapar, tartışma başlatırdı.
You who drink too much, you who gamble at cards and dice and horse racing. Let us help you not to lose your money in gambling dens and bookie joints.
Siz, çok içki içenler siz, kağıt ve zarla kumar, at yarışlarında bahis oynayanlar zorlukla kazandığınız parayı kumarda ve bahiste kaybetmemeniz için size yardım edelim.
I'm gonna have the prettiest the sweetest-smelling bookie joint in the East Side.
Doğu yakasının en tatlı, en güzel kokulu bahisçisini işleteceğim.
I'm in hock to my bookie for about- -
Bahisçime birkaç şeyi rehin bıraktım -
Rupert Thorne's bookie joint.
Rupert Thorne'un bahis mekanı.
I had to have 20 quid by this morning or the bookie said he was coming round here to get it, and I knew what that would mean if the boss found out, so I got Martin to let me stay on the lift last night.
Bu sabah 20 sterlinimin olması gerekiyordu yoksa bahisçi almaya buraya geleceğini söyledi, ve patron duyduğunda bunun ne anlama geleceğini biliyordum, Bu nedenle Martin'in asansörü dün gece bana bırakmasını sağladım.
He's a bookie, you know.
Bahisçi, biliyorsun.
The bookie on the ground floor, miss.
Zemin kattaki bahisçi, bayan.
He's a bookie.
O bir bahisçi.
Of course, when they die, it's not like losing to another bookie.
Elbette, öldüklerinde bir başka bahisçiye kaybetmek gibi olmaz.
Every single time he saved enough money to buy a suit, he met a bookie on the way to the store.
Bir elbise satın almak için her para biriktirdiğinde, mağazaya giden yolda bir bahisçiye rastlardı.
I wonder how much Sam the bookie will give us for our overcoats.
Köpekçi Sam paltolarımıza kaç para verir acaba?
Sam the bookie?
Köpekçi Sam mi?
It turned out he was running a bookie joint tying up our switchboard, using our IBM machines to figure the odds.
Sonuçta santralimi kilitleyen ganyan bayii işlettiğini öğrendik. Tahminler için IBM makinelerimizi kullanıyormuş.
I'm not running any bookie joint.
Ben ganyan bayii işletmiyorum ki.
- Not me, I spend my time at the bookie's.
- Zamanımı bahisçilerde geçiriyorum.
People might think I'm a bookie.
İnsanlar benim bir bahisçi olduğumu düşünebilirler.
I spent half the night playing gin rummy with a bookie.
Gecenin yarısını bir kumarbazla kağıt oynayarak geçirdim.
She's living with a bookie in Wandsworth. Wandsworth!
Şimdi bir bahisçiyle birlikte Wandsworth'ta yaşıyor.
A clever guy, but he's always in debt with his bookie.
Zeki bir adam ama genellikle bahisçisine borçludur.
My hero turns out to be a bookie.
Kahramanım, at yarışı hastasına dönüştü.
I shoulda listened to my mother and become a bookie.
Annemi dinleyip muhasebeci olmalıymışım.
I knew you was a bookie the minute you came in.
İçeri girdiğin anda bahisçi olduğunu anlamıştım.
Your bookie.
- Ha, şu Manny.
Like... you got a couple of dozen customers who don't mind talking to their favourite bookie.
Gözde bahisçilerini kaybetmeyi göze alamayacak müşterilerin olmalı.
Okay, bookie's off the course.
Tamam, bahisçi kapandı artık.
No, actually, I told them you were an international bookie and I was 10 months pregnant with quintuplets.
Hayır, aslında onlara uluslararası bir bahisçi olduğunu ve beşizlere 10 aylık hamile olduğumu söyledim.
Who's Harry Smith, his bookie?
Harry Smith kim, bahisçisi mi?
All we'll need is the bookie setup for now.
Şimdi tek ihtiyacımız bahisçi düzeneği.
I'm gonna bust that bastard bookie in one play.
O piçin işini tek elde bitireceğim.
You sound like my bookie.
Müşterek bahisçi gibi konuştun.
Remember catching the state senator's bagman and it was his nephew's bookie?
Senatörün adamını yakaladığını, onun da yeğeninin adamı çıktığını hatırla.
Well, he's a bookie.
Bahisçi.
A Chinese bookie.
Çinli bir bahisçi.
Ask any bookie.
Kayıtlara bak istersen.
Your bookie, right?
Bahisçin mi?
Why don't you call my bookie, put some money on the game tonight, huh?
Neden benim bahisçiyi aramıyorsun? Bu geceki maça para yatır.
- Didn't pay your bookie or somethin'?
- Bahisçine ödemeni falan mı aksattın?
Who cares about busting some small-fry bookie who's never gonna roll over?
Bizimle işbirliği yapmayacak çömez bir bahisçiyi enselemenin ne anlamı var?
An owner's daughter, living with a bookie.
Bir ganyan bayiisiyle yaşayan bir kalantor kızı.
He's a $ 1 0 million-a-year bookie.
Yılda 10 milyonluk bir bahisçi.
Bookie will get to it later.
Bahisçi sonra halleder.
Is this the bookie shooters?
Bunlar bahisçiyi vuranlar mı?
- Cubitode is a bookie.
- Cubitode küçük bir bahisçi.
- The bookie?
- Bahisçi mi?