Border translate Turkish
6,602 parallel translation
Tripp will have to double back, and there's only two other ways across the border.
Tripp geri dönmek zorunda kalacak ve sınırı geçmek için önünde sadece iki seçenek kalacak.
Damon and Alaric are across the border.
Damon ve Alaric sınırı geçtiler.
You have to get me across the border.
Beni sınırın dışına çıkartman gerek.
Alaric crossed the border, but Jo was there, and she saved him.
Alaric sınırı geçmiş. Ama Jo oradaymış ve onu kurtarmış.
Oh, well, the crimson border on the reagan Is so elegant.
Oh Reagan dönemindeki kırmızı çizgiler... daha zarif.
They didn't leave. The Snow Queen mucked up the border.
Bu konuda kesin talimat aldım.
You're gonna be in real high demand with a bunch of vampires who want to be human again if you could repeat that little healing trick that you did at the border with Ric last night.
Eğer Ric'e sınırda uyguladığın şu tedavi numarasını tekrar yaparsan yeniden insan olmak isteyen bir sürü vampirin çekim alanına gireceksin.
That was quite a mess you made at the border last night.
Dün gece sınırda yaptığın şey hiç hoş değildi.
They know they'll be safe behind the border.
Sınırın ötesinde güvende olacaklarının farkındalar.
The border.
Sınır.
Facial rec picked up Milton Mulrooney moving across the San Ysidro border into Mexico.
Yüz tanıma Milton Mulrooney'i Meksika sınırındaki San Ysidro'da görüntüledi.
They were most likely watching as Callen and Sam crossed the border.
Callen'la Sam'i sınırı geçer geçmez takip etmişlerdir.
I'll bet this swarm is border patrol for their base...
Bahse girerim bu sürü onların ana üssünü koruyordu.
The treaty which established this reservation defines the easternmost border as the Spotswood River and cites this very map as its source.
Bu ayrılan alanla ilgili anlaşma Spotswood Nehri'nin doğu sınırını tanımlıyor. Ve sözleşmenin kaynağı bu harita.
Jo drove me across the border.
- Jo beni sınırın dışına çıkarttı.
I guess this is that, uh, antimagic border, which means now there's a psycho loose in Mystic Falls and no vampires around to stop him.
Sanırım büyü engelleyici sınır burası oluyor. Bu da demek oluyor ki Mystic Falls'da bir psikopat dolaşıyor ve içeride onu durdurabilecek bir tane bile vampir yok.
I just figured that we were skipping Christmas this year, you know, considering the part where I die if I cross the border into my hometown.
Bu sene Noel kutlamasına katılamayacağız. Malum, doğup büyüdüğüm kasabanın sınırını geçtiğimde ölmem söz konusu.
This is the antimagic border.
Burası büyü engelleyici sınır.
Oh, whoops. Looks like you found the antimagic border.
Görünüşe göre büyü engelleyici sınırı buldun.
If you're compelled, it will go away when we walk across the border.
Etki altındaysan sınırı geçince ortadan kalkacaktır.
Elena, you're over the border.
Elena, sınırı geçtin.
I guess this is that, uh, antimagic border, which means now there's a psycho loose in Mystic Falls and no vampires around to stop him.
Bu da demek oluyor ki Mystic Falls'da bir psikopat dolaşıyor ve içeride onu durdurabilecek bir tane bile vampir yok.
So Jo drove me across the border.
Jo beni sınırın diğer tarafına geçirdi.
I'm talking about shutting down cross-border drug networks, and that's making a difference across the country.
Ben sınır ötesi uyuşturucu çetelerinden bahsediyorum, ve bu ülke için bir fark yaratmak oluyor.
Shortly afterwards, James and I arrived at the Chilean border.
Kısa süre sonra James'le birlikte Şili sınırına varmıştık.
So, as he caught 40 winks at the border post, May and I decided to cheer him up.
Sınır kapısında biraz kestiriyorken May ve ben onu neşelendirmeye karar verdik.
'Soon we reached the border post, where I mended my sunroof'and Hammond did his thang with the back of his Mustang.' MUSIC :
Kısa süre sonra sınıra ulaştık ve ben sunroof'umu tamir ederken Hammond da Mustang'inin arkasıyla o sevdiği şeyi yaptı.
'James and I pushed on towards the final border crossing'back into Argentina.
James'le birlikte Arjantin'e son kez geçmek için yola devam ettik.
A police escort would take them 184 miles to the border town of San Sebastian, where they'd cross over into Chile, and since the protestors'demands had been met, the crew hoped they were out of danger.
Polis eskortu onları 296 km uzaklıktaki sınır kasabası San Sebastian'a götürecekti. Oradan da Şili'ye geçeceklerdi. Protestocuların istekleri karşılandığından ekip tehlikeyi atlatmış olmayı umuyordu.
Fearing for their lives, the crew abandoned the road and headed cross-country towards the river border we'd used earlier.
Hayatlarından endişe ettikleri için ekip yolu terk etti ve daha önce kullandığımız nehir sınırını kullanmak için kırsal bölgeye girdi.
- The border's wide open.
- Sınır ağzına kadar açık.
- The border's n...
- Sınır aç...
If the border's wide open, why did Ronnie price get popped with a half a pound coming home from a hockey tournament in Vancouver?
Madem sınır ağzına kadar açık, o zaman neden Ronnie Price Vancouver'daki maçtan dönerken yarım kilo ot yüzünden yakalandı?
Dumbass, I'm not talking about driving it across the border.
Gerizekalı, sınırı arabayla geçmekten bahsetmiyorum.
That's the border?
Sınır burası?
It's not worth me carrying it across the border.
Bunu sınırdan geçirmeye değmez.
Because you almost had a fucking heart attack crossing the border carrying nothing but your own weight.
Çünkü kendini taşırken bile sınırdan geçerken az kalsın kalp krizi geçiriyordun.
Thank God Topher was too dumb to slop on the one condom he brought, because I needed it to get the sample weed back across the border.
Tanrıya şükür, Topher getirdiği kondomlardan birini düşürecek kadar salaktı, çünkü örnek malımızı sınırın ötesine götürmem lazımdı.
That was the only time I ever drove product across the border.
Sadece o zaman bir malı sınırın karşısına arabada geçirdim.
- I hear you're paying 3500 to haul great green across the border.
- Sınırdan ot kaçıranlara 3500 dolar ödediğini duydum.
You smuggled over 18 tons of marijuana across an international border, at a value of over $ 68 million.
Uluslararası sınırdan 68 milyon dolar değerinde, 18 tondan fazla marijuana kaçırmışsınız.
You know what this border represents? It's just an idea.
Bu sınır neyi temsil ediyor biliyor musunuz?
GERMAN-SWISS BORDER
ALMANYA-İSVİÇRE SINIRI
Are there soldiers at the Konstanz border crossing?
KONSTANZ sınırında asker var mı?
Pakistani Taliban are increasingly upping their fight to cross the border.
Pakistan Talibanları, sınırı aşmak için verdikleri mücadeleyi giderek arttırıyorlar.
The Vietnamese border is a couple of miles downstream.
Vietnam sınırı nehirden birkaç mil ilerleyince.
- Get across the border.
- Sınırı geçin.
Get across the border.
- Sınırdan geçmeliyiz.
And secondly, he wants a flexible border.
İkincisi, sınırın esnek olmasını istiyor.
And he wants a border... according to the movement of people, not territory.
Ve sınırın halkın yer değiştirmesine göre olmasını istiyor, bölgesel değil.
The Revolutionary Army base is at the capital's border.
Devrim Ordusu'nun karargâhı Başkent'in sınırında.