English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Borne

Borne translate Turkish

404 parallel translation
Kriemhild has borne you a son!
Kriemhild size bir erkek evlat verdi!
Thy banners make tyranny tremble when borne by the red, white, and blue.
Bayrakların titretir zorbalığı, Kırmızı, beyaz ve mavi renkler doğduğu zaman.
No woman likes to be borne out in front of her friends.
Gazeteler doğruymuş. Buranın gerçekten sıcak bir havası var.
We've borne enough insults from the Yankees.
Yankilerden işittiğimiz hakaretler yetti de arttı.
I couldn't have borne it for long.
Daha fazla bunlara katlanamadım.
For each departure, the 1,500 C47 cargo planes on repatriation duty took 26 freed men on their metal benches, which made them seem like sky-borne trams.
her bir kalkışta,... 1500 C47 kargo uçağı, yurduna dönerken... metal kanatları üzerinde 26 kurtarılmış adamı taşırken, gökyüzünde doğmuş tramvaylar gibi görünüyorlardı.
He hath borne me on his back a thousand times.
Belki bin kez beni sırtında taşımıştır.
He hath borne his faculties so meek.
Üstelik de iyi yürekli bir insan.
ere the bat hath flown his cloister'd flight, ere to black Hecate's summons the shard-borne beetle with his drowsy hums hath rung night's yawning peal, there shall be done a deed of dreadful note.
Yarasa fır dönmeye başlamadan dehlizinde, gübre böceği, Kara Hekate'nin emrine uyup, sağır sesiyle, uyku serpmeden karanlığa, yaman bir iş görülecek dünyada.
"Happily I have borne the pangs of love"
"Aşk acısını mutlulukla çektim."
She as borne the heir to a great fortune
Matsudaira Klanı'na bir varis doğurdu.
The queen flies on, or more precisely, is borne by the winds until her need prompts her to seek a place to lay eggs.
Kraliçe uçar, daha doğrusu kanatları tarafından taşınır... ta ki yumurtlayacak bir yer arama ihtiyacı duyana dek.
If you're a captain on a boat borne for Portugal... and you keep your mouth shut... you can buy a lot of antiques.
Eğer Portekiz'e giden bir geminin kaptanıysan ve ağzını sıkı tutarsan birçok antika alabilirsin.
Oh, dear madam, if you was to know... what a crown of thorns I've borne in my search for them strayed chicks.
Sevgili bayan, o zavallı yavruları ararken alnımdaki dikenli tacın, canımı nasıl acıttığını bir bilseydiniz.
My lord of Gloucester, I have too long borne... your blunt upbraidings and your bitter scoffs.
Lord Gloucester, bu kabalıklarınıza, acı alaylarınıza fazlasıyla tahammül ettim.
Among this princely heap... if any here, by false intelligence... or wrong surmise, hold me a foe - If I unwittingly, or in my rage... have aught committed that is hardly borne by any in this presence... I desire to reconcile me to his friendly peace.
O hâlde, bu ulu beyler arasında, asılsız bir bilgi veya yanlış anlama sonucu beni de düşman bilen varsa ya da farkında olmadan veya bir öfke anında birini kırdığım olduysa, ben de onunla barışıp helalleşmek isterim.
In my country, Mr, Fogg, it is said that misfortune, if shared with another sympathetic spirit, can be borne with resignation,
Ülkemde Bay Fogg, eğer bu kötü talih aynı duyguları yaşayan başka bir ruhla paylaşılırsa, bu kötü talihin döneceği söylenir.
This little article here has already borne fruit.
Bu küçük makale meyvesini verdi bile.
Thou shalt not muzzle the ox that treadeth out the com, making straw for the bricks of Egypt, nor spare the arms that endlessly winnow the grain in the wind to separate the wheat from the chaff wheat borne stolidly on the backs of countless slaves from the heavy-laden Nile boats to the teeming shore.
Ne tahılları öğüten, Mısır'ın tuğlaları için saman yapan öküzlere ağızlık takmalısın, ne de buğdayı sapından ayırmak için rüzgarda sürekli buğday savuran ağzına kadar dolu Nil teknelerinden durmamacasına sahile buğday taşıyan kölelerin emeklerini karşılıksız bırakmalısın.
Before your insults grow too great to be borne I'm ringing for your motor.
Hakaretleriniz katlanılmaz olmadan arabanızı çağırayım.
I would have borne any insult.
Her hakarete katlanırdım.
At this moment, I don't think I could have borne tact.
Şu an başka hiçbir söze ihtiyacım yok.
You mean, and sit behind a desk, chair-borne?
Yönetici olarak masanın arkasında oturmak mı?
A forest of thorns shall be his tomb, borne through the skies on a fog of doom!
Bir diken ormanı mezarı olsun ölümün dumanıyla göklerde taşınsın!
All these years of my penance, have borne fruits, dear.
Onca yıldır çektiğim acılar meyvesini verdi oğlum.
Then, let the murderer be borne through sands... and rocks and wilds... till thirst and hunger, and scorching suns... kill him piecemeal!
Bırakın katil, açlık, susuzluk ve kızgın güneşler... onu yavaş yavaş öldürene dek... tarlalarda, kayalıklarda ve ormanlarda... sürüklenip dursun.
An arm will embrace you and you will be borne away to where evil can no longer harm you
Bir omuz seni kucaklayacak ve kötülüğün sana zarar veremeyeceği bir yere gideceksin
He was borne home by a party of retainers from the House of Iyi.
Iyi Hanedanlığından bir grup hizmetli tarafından getirilmişti.
For more than 25 centuries, we have borne the weight of superb civilizations that have come from outside, never of our own creation, none we could call our own.
25 yüzyıldan daha uzun süredir dışardan gelen asla kendimizin yaratmadığı, hiç kimsenin bizim diyemeyeceği süper uygarlıkların ağırlığına katlanmak zorundayız.
Night has borne a dream
Gece, içinde kalıp saklandığım
You have borne on your shoulders injustice... destitution and the deprivation of your rights.
Omuzlarınızda haksızlık, yoksulluk ve haklarınızdan mahrumiyetle doğdunuz.
The holy virgin has borne a son
Kutsal Bakire bir oğlan doğurdu.
For I have borne him a son in his old age.
İhtiyarlığında kendisine bir oğul doğurdum.
Son after son she's borne me.
Kraliçe peş peşe oğlan doğurdu.
Bravely borne.
Cesurmuşsunuz epey.
Yogoro has said nothing, but he wouldn't be happy marrying a lord's mistress who has borne a child.
Yogoro hiçbir şey söylemedi, ama efendimizin çocuğunu doğurmuş bir metresle evlenmekten mutluluk duyacağını zannetmiyorum.
But despite that, he has borne everything for 20 years.
Ama buna rağmen, 20 yıl boyunca her şeye katlandı.
"A devil who must swallow the living in pursuit of her earthbound desires, but a devil who must devour the dead in pursuit of her hell-borne lust."
"Dünyevi arzularının peşinde yaşamayı sineye çekmek zorunda olan bir şeytan, " ama, cehennemi şehvetin peşinde ölmeye hevesli bir şeytan. "
Kennedy's coffin, borne on the same caisson which carried the body of Franklin Delano Roosevelt.
Kennedy'nin tabutu, Franklin Delano Roosevelt'in de naaşını taşımış topçu arabasının üzerinde ilerliyor.
♪ Borne like a vapour
Havadaki bir bulut gibi
♪ Borne like a vapour on the summer air
Yaz havasında buhar gibi havada
♪ Borne like a...
Havada
It hasn't even done that. I've borne six girls, five boys... and 31 connubial years of you.
Gücü yetmedi bile. 6 kız, 5 oğlan yetiştirdim üstüne senle geçen 31 yılı da ekle.
She has borne you a useless daughter and a dead son.
Size işe yaramaz bir kız ve ölü bir oğlan verdi.
I have borne you a daughter, Your Majesty.
Size bir kız doğurdum, Majesteleri.
Imagine she rose to heaven, in flesh and blood, borne by the angels, and, from up there, she intervenes for all sinners.
Eti ve kemiğiyle cennete yükseldiğini,.. ... meleklerden doğduğunu ve orada günahkârlara şefaat ettiğini düşünün.
You only have to kill Guan after he's done with Hu Then the guilt of Generalissimo Hu's murder... will all be borne by him
Generalissimo'yu öldürdükten sonra Guan'ı halletmek yeterli olur böylelikle Generalissimo Hu suikastinin... tüm suçu ona yıkılmış olur
Besides, this Duncan hath borne his faculties so meek hath been so clear in his great office that his virtues will plead like angels, trumpet-tongued against the deep damnation of his taking-off.
Duncan, yetkilerini öyle insanca kullandı görevini o kadar iyi yerine getirdi ki erdemleri birer melek olup, borazanlarla haykırarak öldürülüşünü lanetleyecek.
Yes, but that was not altogether borne out by fame.
Evet ama bu ikisi şöhretle ortaya çıkmış şeyler değil.
♪ With the light brown hair ♪ Borne like a vapour on the summer air
Açık kumral saçlarıyla
We could populate... a country town with country girls who've borne you sons.
Kaç kişi var?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]