English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Boyfriend

Boyfriend translate Turkish

25,093 parallel translation
Kimberly... do you have a boyfriend...
Kimberly, erkek arkadaşın var mı? Nick'in sana gösterdiği ilgiyi kıskanabilecek biri?
Was your boyfriend jealous Of your relationship with Mr. Cushing?
Erkek arkadaşın, Bay Cushing'le ilişkini kıskanıyor muydu?
I was at home with my boyfriend.
- Evde, erkek arkadaşımla birlikteydim.
You're a prostitute, and your so-called boyfriend, Eric... Who's in a holding cell, too, by the way... Joins in sometime.
Sen bir hayat kadınısın ve sözde erkek arkadaşın Eric, ki kendisi de bir nezaret hücresinde, bu arada bazı zamanlar size katılıyor.
And so is this. We haven't charged you or your boyfriend yet.
- Seni ya da erkek arkadaşını suçlamadık.
Her boyfriend is on a financial-needs scholarship at UCLA.
Erkek arkadaşı Kaliforniya Üniversitesi'nde maddi-ihtiyaç bursuyla okuyor.
For $ 600 an hour, more if her boyfriend joins in.
- Saati 600 dolar. Erkek arkadaşı da katılırsa daha fazla.
If you will write down exactly what you did to cushing, We won't charge Brie or her boyfriend with prostitution.
Cushing'e ne yaptığınızı tam olarak yazarsanız eğer Brie'yi de, erkek arkadaşını da fuhuş yapmakla suçlamayız.
He was mama's boyfriend.
Annemin erkek arkadaşıydı.
Henry Colson, our witness's ex-boyfriend.
Henry Colson, tanığımızın eski erkek arkadaşı.
She keeps talking about her boyfriend and his "ass that you want to open on Christmas."
Sürekli erkek arkadaşından ve onun "yılbaşında açmak istediğin götünden" bahsedip duruyor.
I just cannot hear about Aly's boyfriend and his ass that don't quit, okay?
Aly'nin erkek arkadaşı ve onun vazgeçmeyen götü hakkında konuşup durmasını dinleyemem, tamam mı?
You know, call your damn Army guy back and get your own boyfriend.
Askeriyedeki adamı ara ve kendine bir erkek arkadaş edin.
- Best boyfriend ever!
- En iyi erkek arkadaşsın!
You are the worst boyfriend ever.
Sen, gelmiş geçmiş en kötü erkek arkadaşsın.
This ex-boyfriend of hers, what was his name?
Şu eski erkek arkadaşı, adı neydi?
Well, I spoke to her ex-boyfriend, Brian.
Eski erkek arkadaşı Brian'la konuştum.
A restraining order filed against her boyfriend a year ago.
Erkek arkadaşı için bir yıI önce yasaklama çıkartmış.
Maybe she was traumatized by the abusive ex-boyfriend.
Belki erkek arkadaşının tacizi yüzünden travma yaşadı.
What about the ex-boyfriend?
Peki ya eski sevgilisi?
Well, the boyfriend's a dead end.
Erkek arkadaşından bir şey çıkmaz.
- Mm. - ‭ Clair has a boyfriend.
Claire'in bir erkek arkadaşı var.
Are you Clair Stevens'boyfriend?
Claire Stevens'ın erkek arkadaşı mısın?
My boyfriend and not letting me...
Erkek arkadaşım ve...
She snuck out the window and went with the boyfriend to a party.
Pencereden kaçtı ve erkek arkadaşıyla partiye gitti.
Well, she thought she was too young to have a boyfriend.
Erkek arkadaşı olması için çok küçük olduğunu düşünürdü.
Everybody my age has a boyfriend.
Benim yaşımdaki herkesin erkek arkadaşı var.
Is that why you texted your boyfriend
Bu yüzden mi erkek arkadaşına annenden...
We verified everything the boyfriend told us except his whereabouts after Clair left.
Claire ayrıldıktan sonra nerede olduğu haricinde erkek arkadaşının söylediği her şeyi teyit ettik.
Kid throwing the party said the boyfriend went into a guest room, but he didn't see him again
Partiyi yapan çocuk, erkek arkadaşın misafir odasına gittiğini söyledi ama ertesi sabaha kadar onu tekrar görmemiş.
- Neither Clair nor her boyfriend have ever been in trouble with the police.
- Ne Claire'in, ne de erkek arkadaşının başı şimdiye kadar polisle belaya girmedi.
He saw the boyfriend passed out in a guest room around 2 : 00 a.m., so we can take him off the list.
Erkek arkadaşı, saat 2 civarında uyurken görmüş, bu yüzden onu listeden çıkartabiliriz.
Then I came home and... and sent Clair to the party with her boyfriend so that she would have an alibi.
Sonra eve geldim ve Claire'i erkek arkadaşıyla partiye gönderdim, böylece bir mazereti olacaktı.
I learned from my high-school boyfriend, Johnny.
Lisedeki erkek arkadaşım Johnny'den öğrendim.
Nina's not ready to introduce her mom to her boyfriend.
Nina, erkek arkadaşını annesi ile tanıştırmaya hazır değil.
Your boyfriend?
Erkek arkadaşın mı?
Well, if his little boyfriend ever shows up in here, I'll be sure to take it up with him.
Eğer onun minik erkek arkadaşı da buralarda gözükürse ona da bir güzel sokarım.
♪'Cause I have a professional hockey player boyfriend ♪
# Çünkü profesyonel hokey oyuncusu erkek arkadaşım var #
My boyfriend will not shut up about Camelback.
Erkek arkadaşım sürekli Camelback'ten bahsediyor.
Where was your fancy boyfriend then?
O zaman erkek arkadaşın neredeydi?
A weakness like the tears I shed for the boyfriend. ... that got me pregnant and left.
Zayıflık, beni hamile bırakıp terk eden sevgilimin ardından döktüğüm gözyaşlarıdır.
My boyfriend wrecked his in a street race.
Erkek arkadaşım kendi arabasını sokak yarışında haşat etti.
If your boyfriend wants to fix his ride up, might want to go over there and find scraps. Thanks.
Erkek arkadaşın aracını tamir etmek istiyorsa hurda parçaları için oraya gitmek isteyebilirsin.
My ex-boyfriend just walked through the door. - Oh.
Eski erkek arkadaşım şu anda kapıdan girdi.
I know that it's your birthday and you probably don't want your rad new boyfriend hanging on you all night. - Uh, Richard?
Doğum günü partin, biliyorum ve muhtemelen müthiş erkek arkadaşının gece boyu etrafında dönüp durmasını istemezsin.
- Raven, you're not my boyfriend.
Kuzgun, sen erkek arkadaşım değilsin.
- Anyway, boyfriend, future boyfriend, whatever you want to call it, my dear.
Erkek arkadaş, müstakbel sevgili ne dersen kabulüm, sevgilim.
Does... does she have a boyfriend I could call?
Arayabileceğim bir erkek arkadaşı var mı?
- She doesn't have a boyfriend. She's married. - Really?
Erkek arkadaşı yok, çünkü o evli.
We can make a deal Not to charge you and your boyfriend... I'm thinking about our victim's missing cell
Kurbanımızın kayıp cep telefonunu düşünüyorum Brie'nin de mesajlaşarak randevu vermeyi sevdiğini.
her boyfriend... he has money.
onun parası var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]