English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Braids

Braids translate Turkish

189 parallel translation
They were pulling at my hair and cutting it off with a razor. And then they put the braids in my mouth... and tied them around my neck to make a gag.
Saçlarımı çektiler ve kestiler, sonra da saç örgülerimi ağzıma tıkadılar ve... boynuma sardılar ve beni onunla bağladılar.
I couldn't look away from the horror my face made with braids in my mouth.
Gözlerimi bir türlü o korkunç görünüşümden ayıramıyordum.
And I wore my hair in braids.
- Ve saçım örgülüydü.
- Braids.
- Örerdim.
I made braids, like my mother did with my sisters'hair.
Tıpkı annemin ve kızkardeşimin saçları gibi, örgüler yaptım.
Her husband will succeed, the braids will be cut.
Kocası başaracak, örgüleri kesilecek.
Supposing he misses the braids and hits her?
Diyelim ki örgüleri ıskalayıp, onu vurdu?
But what happens if he misses both the girl and the braids?
Ama ya hem örgüleri hem de kızı ıskalarsa?
That kid has braids down to here now.
O çocuğun örgüleri bu boyda.
Stiff, stinking braids filled with buffalo grease.
Sıkışık, pis kokulu örgüler bufalo yağı dolu.
I could put your hair in Indian braids.
Sana Kızılderili örgüsü yaparız.
Her braids.
Saçları.
Tell me about her braids.
Bana saçlarından bahsedin.
I grabbed her braids.
Saçını tuttum.
Did you pull on her braids?
Saçlarını çektiniz mi?
Caressing my braids. Kissing them. What a disgusting story.
Saçlarımı okşamak, öpmek, ne kadar iğrenç bir hikâye.
Tell me about her braids.
Saçlarından bahsedin lütfen.
Didn't she have braids yesterday? Yesterday.
- Dün saçları örgülü değil miydi?
I want to wear them Like braids in my hair And I don't want to share them
Onları saçımdaki örgü gibi yapmak istiyorum ve paylaşmak istemiyorum.
I don't understand why you always sing about some roses and braids?
Neden her zaman gül ve örgü ile ilgili şarkı söylediğini anlamıyorum?
You were in the forest, your hair was in braids.
Ormandaydın, saçların örgülüydü.
Look at these braids!
Şu örgülere bakın.
Didn't you do your braids today?
Örmedin mi onları bugün?
The child looked lovely, cute little face clean, hair in little braids, little things, you know.
Pek sevimliydi. Yüzünü yıkamış. Saçı örgülü, tokalar takmış. "Günaydın babacığım."
You're very pretty, look at your pretty braids
Çok şirinsin, şirin saç örgülerine bak.
She wears these braids.
Örgüleri bile var.
A cute little girl. Brown hair, braids...
Kahverengi saçlı, kurdelalı küçük bir kız...
She had long dark braids right behind her ears, little white ankle socks and a little skirt.
Örgülü, uzun siyah saçlarını kulaklarının arkasına atmıştı bileklerine kadar çıkan küçük beyaz çorapları ve kısa bir eteği vardı.
What if one night we cut off Grandma's braids and sold them to the Army for barbed wire?
Bir gece büyükannemin saçlarını kessek... ve dikenli tel yapmaları için orduya satsak ne olur?
You try cutting off my braids, you get your fingers chopped off.
Saçlarımı kesmeye kalkarsanız parmaklarınızı doğrarım.
But when Ma let her braids down, and turned out the lights we was down there lapping up the cream like a couple of cats.
Ama annem saçlarını açıp ışıkları söndürdüğünde... aşağıda dondurmaları kediler gibi yalayıp yutardık.
You on my braids.
Saçımı basıyorsun.
Braids on his mane and tail?
Yelesiyle kuyruğunu ördünüz ha?
Had your hair, uh... Braids.
Saçlarını şey yapardın...
" In twisted braids of lilies knitting
Başında zambaktan bir taçla
Tighten those braids, missy.
Örgülerini sıkılaştır, genç bayan.
It's my braids.
Saç örgülerim.
Houdini with braids, you know?
Kıvırcık Houdini'yi * bilir misin?
In that photograph, Arnold is wearin bell-bottoms and a flowered shirt... his hair in braids, with red peace symbols... splashed across his face like war paint.
O fotoğrafta Arnold, İspanyol paça pantolon ve çiçekli bir gömlek giyiyordu. Kırmızı barış simgeleriyle örülüydü saçı... Yüzünü savaşçı gibi boyamıştı.
If you could just lose the braids.
- Sadece saç örgülerini açsan...
Easy with the braids.
Yavaş olun.
She's 5'1 0 ", braids, great legs... and she's a man.
2 metre boyunda, örgülü saçlar, harika bacaklar... ve erkektir.
You said you'd do my braids.
Saçımı öreceğini söylemiştin.
and cut off those braids it was a sunny day
ve kestim o örgüleri
I think you're one of those guys who, you know, sort of flirts with a girl, maybe even takes her to dinner, and then, you know, when push comes to shove, the only frenching you'll be doing with her are her braids.
- Ne düsünüyorum biliyor musun? - Ne? Bence sen su kim kizla flort edecek adamlardansin, belki onu bir aksam yemegi icin alirsin, ama ne zaman zorla ittirmek icin gelse,
She got her hair in little braids.
Saçında örgüler var.
Like your braids
Tıpkı senin örgülerin gibi.
25, 35, 75, 45, 55, 35- - sold to the man with braids in his hair.
25, 35, 75, 45, 55, 35- - Saçı örgülü adama satıldı.
- Does she wear braids?
- Kurdele takıyor mu?
You look like a fuckin'worm with braids
Sen saçı örülü solucana benziyorsun
Girl with the braids claims to have done the nasty with Tarantino.
- Harika. Duyduğuma göre - - Saçı örgülü kız Tarantino'yla yattığını iddia ediyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]