English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Brendon

Brendon translate Turkish

99 parallel translation
They will undoubtedly be focused on the as yet unsolved execution-style slaying of Soprano family associate, Brendan Filone.
Kuşku yok ki, Soprona ailesinin çömezi Brendon Filone'nin henüz çözülmemiş infaz cinayeti üzerinde duracaklardır.
Well, it is enough to bury Brendan and be on our way.
brendon'ı gömmek için yeterli.
- Brendon.
- Brendon.
Brendon, could you come in here?
Brendon, buraya gelebilir misin?
Please, Brendon.
Lütfen, Brendon.
Luke, this is Brendon from Garrett's office.
Luke, Ben Garrett'in şirketinden Brendon'ım.
Hey, Luke, it's Brendon.
Luke, ben Brendon.
And I said : "So, I shoot Brandon in the head, " and I do all these things...
Ben de dedim ki : " Yani Brendon'ı kafasından vurmam ve ona bunca şeyi yapmam tamamen normal...
I work for Brendon Dillon.
Duymak isteyeceğiniz bir şey var.
And my friend, Brendon, was filming her the whole time.
Bizim Brendon hepsini filme aldı.
Now, this would be a setback for any youngster... but not Brendan, who set his eyes on being a surgeon... until, at age 14, he lost his wrists.
Artık, hayallerini unutmalıydı ama Brendon unutmadı, gözünü doktor olmaya dikmişti ta ki, 14 yaşında elleri kesilene kadar.
But after seeing all the attention that Brendan was getting, they became jealous.
Ama daha sonradan Brendon tüm dikkatleri üzerine çekmeye başladığında kıskançlaştılar.
Uh, Brendon Walsh?
Bir şey bulmuş olabileceğimi düşündüm.
You took him to the charity event tonight?
- Bağış toplantısına birlikte gittiğin Brendon Walsh adlı görevli mi?
Brendan Walsh inadvertently picked it up at the crime scene.
Brendon Walsh, olay yerinden istemeyerek almış. Linds, bana bir iyilik yapar mısın?
Brendon got married today, dude.
Brendon bugün evlendi, ahbap.
- Mazel Tov, Brendon.
- Tebrikler, Brendon.
That way, it would be great when I was with Brendon.
Böylece Brendon ile birlikte olduğumda mükemmel olacaktı.
- It's not Brendon's?
- Bebek Brendon'dan değil miydi?
- I thought if the wedding night were close enough, Brendon would think it was.
- Düşündüm ki gerdek gecesine yakın bir zamanda yaparsam Brendon ondan olduğunu sanar.
I'm hoping that Violet gets Melissa to come clean with Brendon.
Violet, Melissa'yı Brendon'a gerçeği itiraf etmeye ikna eder diye umuyorum.
- Because Brendon needs to know.
- Çünkü Brendon bunu bilmeli.
She says she won't leave until she talks to Brendon.
Brendon'la konuşana kadar ayrılmayacağını söylüyor.
Brendon came here for a case of priapism.
Brendon bana priapizm için gelmişti.
Good news, Brendon.
İyi haber, Brendon.
Brendon, I know you're still angry.
Brendon, biliyorum hala kızgınsın.
So that was a good thing you did, convincing Brendon to give her another chance.
Yaptığın şey iyi bir şeydi. Brendon'ı ikinci şans verme konusunda ikna etmen.
Brendon and Melissa are back together.
Brendon ve Melissa tekrar birlikteler.
You are never to leave the abbey again without my permission.
Brendon! İznim olmadan bir daha asla manastırdan çıkmayacaksın.
Yes, and with his half brother Brendan, a drug addict.
evet, ve uyusturucu bagimlisi üvey kardesi Brendon ile.
Well, hello. My name's Brandon.
Merhaba, benim adım Brendon.
SWAT team lead by Brendon has just arrived...
Brendon'ın yönettiği SWAT ekibi olay mahalline vardı.
Go find your own war, Brendon.
Git kendine başka savaş bul, Brendon.
You really handled that well, Brendon.
[\ a6] 5 NİSAN İşi gayet iyi idare ettin, Brendon.
There's no need for Brendon.
Brendon'ın gelmesine gerek yok.
Brendon's probably cornered some jaywalker.
Büyük ihtimalle Brendon, dikkatsizce yürüyen birini köşeye sıkıştırmıştır.
Brendon.
- Brendon!
I like you right where you are, Brendon.
Şu an olduğun yer gayet iyi, Brendon.
Seems like Brendon is in trouble.
Görünüşe bakılırsa, Brendon'ın başı belada, teğmenim.
Every member of Brendon's team every cop and everybody in the crowd were vaccinated for their bat bites.
Brendon'ın ekibinin her üyesi bütün polisler ve kalabalıktaki herkes, yarasa ısırıkları yüzünden aşı oldu.
Four of Brendon's men were hospitalized with broken bones.
Brendon'ın adamlarından dördü, kırık kemikler yüzünden hastanelik oldu.
Brendon himself suffered five broken ribs and internal bleeding.
Brendon, kırık beş kaburga kemiği ve iç kanamayla boğuştu.
Everyone who could have ordered Brendon and Loeb up on charges remains unavailable to me by appointment or telephone.
Brendon ve Loeb'i, bu görevde yetkili kılabilecek tüm kişiler randevu taleplerime ve telefonlarıma cevap vermedi.
Right, Brendon?
Haksız mıyım, Brendon?
Hey, Brendon.
Merhaba Brendon.
- We bring in this Brendon, uh...
- Eğer biz bu Brendon...
Brendon Pretak for official questioning, - we lose the element of surprise.
Brendon Pretak'ı resmen sorgulamak için getirirsek sürpriz unsurunu kaybederiz.
Maybe Brendon did it, maybe he's a copycat, but either way, I want to talk to Nixon's witness again.
Belki Brendon yaptı, belki de bir kopyacının işidir. Ama her hâlükârda Nixon'un tanığıyla konuşmak istiyorum.
Oh, Brendan, Brendan. Who would have thought he would end up in this hellhole? Father?
Ah, Brendon, Brendon... peder... peder... sizinle konuşmak istiyoruz.
Brendon.
Brendon!
Brendon?
Brendon mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]