English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Brewing

Brewing translate Turkish

543 parallel translation
'Cause I Think I Smell A Plan Brewing.
Çünkü plan kokusu alıyorum.
I felt this conspiracy of air bus drivers brewing somewhere in the world.
Bu hava otobüsü şoförlerinin bir yerlerde komplo tertiplediklerini hissetmiştim.
I hear there may be a storm brewing.
Fırtına geliyormuş.
I just never cared for the brewing business. Oh.
Ama ben bu bira ve ale işini asla sevemedim.
There's a storm brewing.
Toplanan bir fırtına var.
It's because there's a storm brewing.
Fırtına toplandığı için.
- They sense a storm brewing.
- Çıkacak fırtınanın kokusunu aldılar.
There's trouble brewing in the Apache lodges.
Apache köylerinde kötü şeyler oluyor.
Rebellion is brewing in all the Western Roman Empire.
İsyan, Batı Roma İmparatorluğu'nun her köşesinde kaynamakta.
There's a storm brewing.
Fırtına geliyor.
I'm about to form the cooperative brewing company of Tobiki.
Tobiki İçki Üretim Kooperatifi'ni kurmak üzereyim.
Oh, before it slips my mind, there's a small card game brewing up for after lunch.
Oh, aklımdan çıkmadan, öğle yemeğinden sonrası için küçük bir iskambil oyunu ayarlanıyor.
Up to a point, Matilda's technically superb, but her brewing lacks quality.
Matilda'nın teknik açıdan üstün tarafları var, ama kazan kaynatmakta pek iyi değil.
A storm's brewing.
- Hava bozuyor.
You're brewing'big trouble for yourself.
Başına büyük bir bela açacaksın.
A storm's brewing!
Fırtına her an kopabilir, aman ha!
There's trouble brewing inside.
İçeride işler karışık.
Like a storm brewing? No.
Bir fırtına gibi?
I won't get any business with all this trouble brewing.
Bir süredir kimse böyle şeyler yemek için gelmiyor.
Great things are brewing, and I won't stay at home.
Büyük şeyler olmak üzere, evde oturacak değilim.
There's a storm brewing.
Fırtına çıkmak üzere.
Bit of heavy weather brewing there.
Hava bozacak gibi görünüyor.
Heavy weather brewing'at Number 17, and no mistake.
17 numarada hava gerçekten bozmuş.
Hadn't been anybody in for hours, what with that storm brewing up.
Saatlerdir kimse gelmedi. Şu fırtınaya bakar mısınız?
I thought I could see a storm brewing.
- Sizin bölgede de bir fırtına büyüyor
There's a storm brewing.
Fırtına yaklaşıyor.
This nasty soup we`re in is of my brewing.
İçinde bulunduğumuz bu durum benim suçum.
- I think there's a storm brewing!
- Zannedersem dışarıda fırtına var.
I've been brewing'it for three days.
- Oh? - Üç gündür pişiriyorum.
When a news item starts brewing, politics step aside
Bir haber konusu oluşmaya başladığında siyaset bir kenara çekilir.
There's another strike brewing in New York, among the municipal workers this time.
Bu kez New York'ta belediye işçileri arasında bir başka grev hazırlıkları görülüyor.
- More trouble brewing, I'll wager...
- Bahse girerim ki kötü şeyler olacak...
What are these indications that something's brewing out our way?
Bir şeyler olduğunun belirtileri nedir?
There is a dramatic confrontation brewing out here in this barren, desolate area as that wealthy tyrant and would-be governor Bigby Powers is racing to personally intercept his daughter as she and Sam Freeman emerge from the back roads of the desert off the Highway 68.
Bu ıssız çorak topraklarda dramatik bir yüzleşmenin pimi çekilmiş durumda. Zengin zalimimiz ve vali adayımız Bigby Powers Sam'le birlikte çölün arka yollarından 68. anayola çıktıkları anda kızının yolunu kesmek için bizzat yarış halinde.
Two thousand miles to the north in the state of Birani trouble was brewing.
Üç bin kilometre kuzeydeki Birani eyaletinde sorunlar başlamak üzereydi.
My horoscope says, "trouble brewing on the horizon."
Bugün falımda "bela yaklaşıyor" yazıyordu.
There must be a storm brewing so he's going downwind.
Muhtemelen bir fırtına yaklaşıyordur, çünkü rüzgar yönünde ilerliyor.
Look... with this war brewing out there...
Bak... kapının önünde kıyamet kopuyor.
The arguing, the bickering, it's because of sexual tension - the deep, powerful, molten sexual tension that's been brewing up between us.
Tartışmalarımız, atışmalarımız hep seksüel çekimden. Derin, güçlü seksüel çekimin eriyiği aramızda mayalanıyor.
There was thunder in the distance, and I was just saying to Mrs. Fenning that there was a storm brewing, when the morning room bell rang.
Uzaklarda şimşekler çakıyordu,... ve ben Bayan Fenning'e tam da bir fırtınanın kopmak üzere olduğunu söylüyordum ki, kahvaltı odasının zili çaldı.
From Browing Orthopedic Mattresses...
Brewing Ortopedik Yataklarından...
I think Monique and our little Ricky have a regular... cross-continental romance brewing here.
Sanırım Monique ve bizim küçük Ricky'miz arasında... kıtalararası bir aşk filizleniyor.
I can't prevent what's brewing up.
Neler tezgahladığını görmezlikten gelemem.
THIS IS BUBBLING AND STEAMING, TREES BREWING.
Bunlar köpürecek, buhar olacak ; kökler demlenecek.
- Brewing.
n? - Bira.
Oh, I think another storm's brewing.
Oh, sanırım başka bir fırtına geliyor.
- It's brewing.
- Hazırlanıyor.
I didn't even notice a storm brewing
Fırtına hiç belli etmedi kendini.
... thereby brewing the catalyst, our two chemicals.
- Vicki. -... bu iki kimyasal maddemiz böylece katalizörü mayalar.
Brewing and distillers.
Mayalama ve damıtma.
I'll be moving to the East Side soon. Some deals brewing with Gordon.
Yakında Doğu Yakası'na taşınacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]