Brick by brick translate Turkish
153 parallel translation
Brick by brick.
Her tuğlasını.
- Brick by brick.
- Tuğla tuğla hem de.
My father, he earned it for us, brick by brick.
Babam onu bizim için tırnaklarıyla kazandı.
My factory, my money, my house, brick by brick.
Fabrikamı, paramı, evimi, teker teker.
By God! I'll find him, if I have to tear this place apart brick by brick.
Burayı tuğlasına kadar yıkmam gerekse de onu bulacağım.
I'd like to pull the goddamn city down brick by brick and put it all in your fucking head.
Bu şehri yerle bir etmek ve kafana geçirmek istiyorum.
Brick by brick.
Tuğla tuğla.
How come we didn't cross the 38th parallel... and push those rice-eaters back to the Great Wall of China... and take it apart brick by brick... and nuke them back into the fuckin'stone age forever?
Nasıl olur da 38. paraleli geçip o pirinç yiyenleri Çin Seddine geri gönderip onları parçalara ayırıp sonsuza dek taş devrine gönderemedik?
Gulp by gulp, brick by brick.
Yudum yudum, tuğla tuğla.
Sealed off, brick by brick.
Mühürlenir, tuğla, tuğla.
- No, it's a moral issue. " It rebuilds the Berlin Wall, brick by brick.
Tamam. " Bu hendek, Berlin Duvarına her gün yeni bir tuğla koymaktan farksız.
Build it, brick by brick. - I can't!
Duvarı örerken her tuğlasını hisset.
- [Together] Hmm? Huh? - That's why it was shut down and moved here, brick by brick.
Bu yüzden boşaltıp buraya lime lime taşıdık.
If he decides to turn state's evidence... he could take us apart brick by brick.
Eğer delilleri mahkemeye verirse hepimizi birer birer indirirler.
* Brick by brick. We can be free *
* Teker, teker, kurtulabiliriz *
* Brick by brick. We can believe *
* Yavaş, yavaş, inanabiliriz *
The building of a house, brick by brick.
Bir ev inşaatı, tuğlalar, tek tek.
We have to do this brick by brick.
Teker teker kaldırmalıyız.
" Brick by brick, my citizens.
" Tuğla koya koya, yurtdaşlarım.
"Brick by brick."
Tuğla koya koya. "
Shipped all the way from England, brick by brick.
Son tuğlasına kadar ta İngiltere'den buraya getirildi.
Brick by brick, I seal his doom.
Tuğla tuğla, kıyametini hazırlıyorum senin.
If I have my way, I'll pull the damn thing down brick by brick.
Bana kalsa kahrolası evi tuğla tuğla sökerdim.
So, I hit a select few with a couple of burns at a time... but also break them down brick by brick.
O yüzden, bazı satıcılara küçük miktarlarda veriyorum. Ama değişik ebatta parçalar halinde de pazarlıyorum.
Take everything apart, brick by brick.
Her şeyi sökün, tek tek hepsini.
- You want my house... -... I'll give it to you brick by brick.
- Evimi istiyorsan sana parça parça getireceğim.
.. you built brick by brick..
.. tuğla üstüne tuğla ördün..
I want forensic evidence if you have to tear apart this building brick by brick.
Mutlaka adli kanıt istiyorum, bunun için ne gerekiyorsa yapın, gerekirse binayı tuğla tuğla yıkın.
Don't they know this is a brick jail surrounded and guarded by US soldiers?
Burası, askerlerin koruduğu bir hapishane değil mi?
You walk around on it, you're apt to get conked on the head by a loose brick.
Ortalıkta dolaşırken, gevşemiş bir tuğlanın kafana düşmesi an meselesi.
Tomorrow morning, you stop by here on your way to town and Brick and I will ride in with you.
Yarın sabah kasabaya giderken buraya uğrayın Brick ve ben de sizinle geliriz.
A child is coming sired by Brick out of Maggie the cat.
Bir çocuk doğacak. Babası Brick, annesi de Kedi Maggie.
Before building a house, the head mason throws a brick... at the shadow of the first person who happens by.
gölgesine bir taş atardı. Niye?
It's as though their minds were surrounded by... a brick wall.
Sanki zihinleri, tuğladan bir duvarla örülmüş gibi...
By typing in coordinates, I can make it move anywhere, even as far as slamming it through a few books or a brick wall.
Koordinatları girerek istediğim yere gitmesini sağlayabilirim, duvara birkaç kitap ya da tuğla bile çarpabilirim.
The men who saved Brick Peterson's life are real heroes, brave men with the ultimate sense of conviction, despite the fact that they have been misrepresented by the press and betrayed by their own government.
Brick Peterson'ın hayatını kurtaranlar gerçek kahramanlardı mükemmel bir inanç duyguları olan cesur adamlar. Buna rağmen basın tarafından yanlış açıklandılar ve kendi hükümetleri tarafından ihanete uğradılar.
Probably welded shut and covered with brick by now.
Muhtemelen kaynakla kapatılmış ve tuğlalarla örülmüş.
Drop by The Brick. I'll give you the catalog.
- Brick uğra sana kataloğu vereyim.
Just a little brick-and-tile down by the Hawkesbury. Nothing flash, but clean.
Pek gösterişli değildi ama temizdi.
And along comes Mary, wearing a beautiful starburst quilt across her bodice, offset by subtle hues of aubergine and brick.
İşte Mary geliyor. Elbisenin üst kısmında hoş bir yıldız yağmuru deseni var. Patlıcan ve kiremit renkleriyle dengelenmiş.
Brick by hypocritical brick.
Tüm riya tuğlaları yıkılana kadar.
Brick by brick, day after day
Cama, ya da taşa
You're here, safe, surrounded by brick and mortar but my prison is far crueler.
Burada güvendesin. Etrafın tuğla ve kerpiçle kaplı. Benim hapishanem daha zalim.
It's just surrounded by a brick wall.
Etrafı tuğla duvarlara örülü.
But demolishing the church, brick by brick... do not will prevent these tragedy? days happen! ?
- Evet öyle...
Crowbar, two-by-four, brick, something like that.
... ne bir kütük, ne de tuğla gibi bir şey var.
I'll leave instructions under the brick by the gate.
Talimatları sana sağlam, ellerden göndereceğim.
The best drink in existence is the Pan-Galactic Gargle Blaster, the effect of which is like having your brains smashed out by a slice of lemon wrapped round a large gold brick.
Evrendeki en iyi içecek Pan Galaktik Gargara Bombasıdır. Etkisi beynin, etrafına ince bir dilim limon sarılmış bir altın külçesiyle sarhoş olması gibidir.
And I've heard tell of man-made structures becoming possessed by a human soul so that the spirit becomes merged with wood and brick creating a rare form of monster known as Domus mactabilis.
İnsan yapımı binaların, bir insan ruhu tarafından ele geçirildiğini de duydum. Sonunda ruh tuğla ve betonla birleşip nadir görülen bir canavar yaratıyormuş. Adı da Domus mactabilis.
By the time I reached their little red brick house, Carrie and her father were gone.
Minik kırmızı tuğlalı evlerine vardığım vakit Carrie ve babası çoktan gitmişlerdi.
Hey, I don't want to be shot or struck by a brick while driving any more than the next person.
Hey, araba kullanırken vurulmaya ya da kafama tuğla yemeye niyetim yok.