English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Brine

Brine translate Turkish

118 parallel translation
You can wash them off with brine!
Tuzlu suyla yıkarsanız temizlenir!
Perhaps Mr. Brine could tell us who were his colleagues on this select committee.
Belki Bay Brine bu seçilmiş komitedeki meslektaşlarının kimler olduğunu söyleyebilir.
Dr. Brine is, of course, one of the best-known organic chemists in the kingdom.
Dr. Brine da tabii ülkemizin en tanınmış organik kimyagerlerinden biridir.
- But Pinker's backing Brine.
- Ama Pinker Brine'ı destekliyor.
- Brine will take over the section.
- Bölümün başına Brine geçiyor. - Nasıl yani?
There's a rumor Mair's out and Brine's in.
Mair'in gidip Brine'in geleceğine dair söylentiler var.
Tails of lizards, ears of swine, chicken gizzards soaked in brine, now thine eyes and mine entwine, thy will is broken, thou are mine!
Kertenkele kuyrukları, domuz kulakları, salamura edilmiş tavuk taşlıkları, şimdi senin gözlerinle benimkiler birbirine dolanacak, seninkiler bozulacak, sen benimsin!
Tails of lizards, ears of swine, chicken gizzard soaked in brine, on your feet, be not afraid, you're the greatest with a blade!
Kertenkele kuyrukları, domuz kulakları, salamura edilmiş tavuk taşlıkları, ayağa kalk, korkma, bir kılıçla en büyük sensin!
It's the vitamin D in that new baby brine shrimp you got last week. Come on, sweetheart.
Şu yeni satın aldığın bebek salamura karideslerindeki D vitamini.
And remember the brine shrimp.
Pekala. Salamura karidesleri de unutma.
I got to get her some brine shrimp, for the seahorses.
Ona biraz salamura getirmem gerekiyor, deniz atları için.
- They should use brine.
Tuzlu su sürsünler.
- Brine? It toughens the skin.
Deriyi sertleştirir.
We live on the heady brine, a baker's loaf, a sip of wine
# Salamura için yaşarız Bir dilim ekmek, bir yudum şarap için #
Made it out of quarter-inch leather, sun-dried and brine-soaked.
Deniz suyunda bekletilmiş ve güneşte kurutulmuş çeyrek inçlik deriden yaptı.
These two areas are sponged down beforehand with a brine solution to conduct electricity.
Bu iki bölge önceden, elektriği iletsin diye tuzlu su çözeltisiyle ıslatılır.
- It's easy for you to say! You don't have to sit out here in the brine with your perm frizzing to oblivion.
Deniz suyunda saçları donarak oturmak zorunda olan sen değilsin.
Moe, don't throw out that brine.
Moe, sakın o deniz suyunu dökeyim deme.
Lumbar, dison... pox and thither, curad, brattle, bone and brine!
Lumbar dishon, pox ve dither curad brattle, bone ve brine!
Bone and brine!
Bone ve brine!
Rise to the heights... and then plunge into the frothy brine.
Yükseklere tırmanın sonra dalgaların köpüklerine bırakın kendinizi.
He got up every morning at 4 and came home at night stinking of brine.
Her sabah 4'te kalkar ve gecenin yarısı eve geldiğinde deniz suyu kokardı.
If you would make the brine for a really strong hasperat... I mean, an eye-watering, tongue-searing strong... you'd make an old man very happy.
Gerçekten acı bir Hasperat için salamurayı hazırlarsan ama şöyle göz sulandıracak, dil yakacak kadar acı yaşlı bir adamı çok mutlu edersin.
This blood to brine.
Kan, tuzlu suya.
His blood to brine.
Kan, tuzlu suya.
And at the finish line... a scrumptious parfait of pudding, pickle brine and detergent... where a writhing pile of kids will grope blindly for hot dogs!
... Ve bitiş çizgisinde çocukların sosisleri bulmak için acıdan kıvranmasını sağlayacak harika bir puding, turşu suyu ve deterjandan oluşuyor...
That's our pickle brine burning Sideshow Mel.
Bizim turşu suyumuzun Figüran Bob'un gözünü yaktığını.
Brine-soaked neccel strips.
Soyulmuş salamura.
"frolic in brine, goblins be thine." It sounded like that.
"Eğer tuzlu suda oynarsan, cinler seni alır." Bunun gibi birşey diyor.
It's about brine and goblins.
Deniz suyu ve öcüler ile ilgili.
"frolic in brine, goblins be thine."
"Tuzlu suda oynarsan, cinler seni alır."
We have an expression- - brine in the veins.
Bizde bir deyim vardır- - yaraya tuzlu su basın.
"Frolic in brine, goblins be thine"
Denizdeki neşe hayaletindir.
Captain, engine room reports minor flooding from shaft seals and brine pump.
Kaptan, Makina dairesi, şaft cıvataları ve tuzlu su pompalarında önemsiz bir sızıntı olduğunu rapor etti.
Despite his being a ruffian of the brine... fearless in his plunder and merciless with the sword... the Pirate King was also lonely.
Denizlerin zorbası, korkusuz bir yağmacı, kılıcıyla merhametsiz olmasına rağmen, Korsan Kral yalnız biriydi.
Brine tanks are usually hollow.
Brine tankları genelde boştur.
Just stick the old eye gouger in the pickle brine.
Parmağını turşu kavanozuna koy, tamamdır.
in fact, the lapping edge was created by a thick soup of salty brine far heavier than the surrounding sea water, and the sand was made up of hundreds of thousands of mussels.
Aslinda cevredeki deniz suyundan cok daha yogun olan tuzlu sudan olusmus yogun bir corba tarafindan bir cikinti yaratilmisti ve kum da yüz binlerce midyeden olusmustu.
it was hardly surprising, then, when, not far from the brine pool, they found tubeworms... extensive fields of tubeworms that stretch for hundreds of metres.
Bu yüzden tuzlu su havuzundan cok da uzakta olmayan bir yerde genis alanlarda yüzlerce metre uzanan kurtlari bulmalari pek sasirtici olmazdi.
In fact, the lapping edge was created by a thick soup of salty brine far heavier than the surrounding seawater and the sand was made up of hundreds of thousands of mussels.
Aslında çevredeki deniz suyundan çok daha yoğun olan tuzlu sudan oluşmuş yoğun bir çorba tarafından bir çıkıntı yaratılmıştı ve kum da yüz binlerce midyeden oluşmuştu.
It was hardly surprising then when not far from the brine pool they found tube worms extensive fields of tube worms that stretch for hundreds of metres.
Bu yüzden tuzlu su havuzundan çok da uzakta olmayan bir yerde geniş alanlarda yüzlerce metre uzanan kurtları bulmaları pek şaşırtıcı olmazdı.
Any remaining water is extremely salty - very few creatures can survive here except these brine shrimp
Kalan su son derece tuzludur. Burada çok az canlı hayatta kalabilir. Tuzlu su karidesi dışında.
And on the water's edge, brine flies
Ve suyun kenarında - Tuzlu su sinekleri.
A current is passed through electrolytic cells to decompose salt brine.
Tuzlu suyu ayrıştırmak için elektrolit hücrelerine akım geçirilir.
Aye,'tis a sugary brine.
İşte şekerli deniz suyu.
Hey, these are brine shrimp. I used to feed them to my fish.
Hey, bunlar tuzlu karides. ben onlarla balıkları besliyordum.
They package brine shrimp and sell them to kids?
Tuzlu karidesi paketleyip çocuklara satıyorlar.
Drinking some brine shrimp can't kill you!
Şu tuzlu su zımbırtısı kimseyi öldürmez.
Dr. Zoidberg, soaking in brine.
Doktor Zoidberg tuzlu suyun içinde.
Frolic in brine... goblins be thine.
Tuzlu suda oynarsan...
Nesting sites like this are surrounded by corrosive brine
Bunun gibi yuvalama alanları aşındırıcı deniz sularıyla çevrilmiştir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]