Brody translate Turkish
2,334 parallel translation
This is CSI Brody. I'm CSI Finlay.
Bu CSI Brody, ben de CSI Finlay.
My name is Julie Finlay, and this is Morgan Brody.
Benim adım Julie Finlay ve bu da Morgan Brody.
Brody Weston.
Brody Weston.
From now on, Brody will pay for his papayas.
Bundan sonra Brody aldığı papayaların parasını ödeyecek.
Chief Brody, Hooper, and Captain Quint
Amir Brody, Hooper ve Kaptan Quint...
Good eyes, Brody.
İyi gördün Brody.
Care to tell CSI's Russell and Brody what you told me?
- CSI'dan Russell ve Brody'e bana anlattıklarınızı anlatın.
CSI Brody, uh... what are you doing here?
CSI Brody, burada ne işiniz var?
Morgan Brody.
Morgan Brody.
This is CSI Brody.
- Bu da CSI Brody.
My name is Nicholas Brody.
Adım Nicholas Brody.
So you want to follow Brody?
Brody'i izlemek mi istiyorsun?
Brody has a meeting this morning at the CIA, and we want to throw him a jolt.
Brody'nin bu sabah CIA'de bir toplantısı var ve onu şaşkına çevirmek istiyoruz.
You're a disgrace to your nation, Sergeant Nicholas Brody.
Ulusunun yüz karasısın, Çavuş Nicholas Brody.
She says Brody made her.
- Brody'nin onu ifşa ettiğini söylüyor.
What I do know is we've got to get Brody to tell us what he knows before Nazir's people realize he's missing.
Tek bildiğim, Nazir'in adamları kaybolduğunu fark etmeden önce Brody'nin bildiklerini öğrenmemiz gerektiği.
She knows Brody better than anyone here.
Brody'i buradaki herkesten daha iyi tanıyor.
I don't know what they've told you, but Brody made me, I swear.
Sana ne söylediler bilmiyorum ama Brody beni ifşa etti, yemin ederim.
Peter's going to take a whack at him.
Brody'i Peter sorgulayacak.
She's forgotten more about Brody and Nazir than we'll ever know.
Brody ve Nazir'le ilgili bilip bileceğimizden fazlasını unuttu.
I'll run interference on Brody's office.
Brody'nin ofisindeki meseleyi ben çözerim.
He's setting the table with Brody's lies.
Masayı Brody'nin yalanlarıyla donatıyor.
My name is Nicholas Brody, and I'm a sergeant in the United States Marine Corps.
Adım Nicholas Brody. Amerikan Donanması'nda çavuşum.
Congressman Brody is helping us out on a matter of national security.
Kongre üyesi Brody, bir ulusal güvenlik konusunda bize yardım ediyor.
It's imperative that no one, including his family, questions his absence.
Ailesi dahil hiç kimsenin Brody'nin yokluğundan şüphelenmemesi gerek.
He's at the vice president's beck and call.
Brody, Başkan Yardımcısı'nın emrinde.
Brody, it's me.
Brody, benim.
Brody, it's me again.
Brody, yine ben.
You will talk to me, Brody, goddamn it.
Bana anlatacaksın Brody. Lanet olası.
Brody, I will fuck you.
Brody, senin amına koyacağım.
No Brody, no flu.
Ne Brody ne de grip var.
Jessica Brody is all over my ass looking for her husband.
Jessica Brody yakama yapıştı, kocasını arıyor.
Let me speak to Brody.
- Brody ile bir konuşayım.
Come on, Brody.
Hadi ama Brody.
Are you sure you're not a monster, Brody?
Canavar olmadığına emin misin Brody?
I know that you think that he was kind to you, that he saved you, but the truth is... he systematically pulled you apart, Brody... piece by piece until there was nothing left but pain.
Sana nazik davrandığını, seni kurtardığını düşündüğünü biliyorum ama gerçek şu ki sistematik olarak seni parçalara ayırdı Brody acıdan başka hiçbir şey kalmayana dek seni parçalarına ayırdı.
For instance, if I stopped lying, I could say to you, "Brody... I want you to leave your wife and children and be with me."
Mesela ben yalan söylemeyi bıraksam sana "Brody karını ve çocuklarını bırakıp benimle olmanı istiyorum." derim.
You're a good man, Brody.
İyi birisin, Brody.
That's the Brody I'm talking to.
İşte ben bu Brody ile konuşuyorum.
That's the Brody that knows the difference between warfare and terrorism.
Savaş ve terörizm arasındaki farkı bilen Brody ile.
That's the Brody I met up in that cabin.
Kulübede seviştiğim Brody ile.
That's the Brody I fell in love with.
Aşık olduğum Brody ile.
Brody.
Brody.
We need to talk, Brody.
- Konuşmamız gerek Brody.
Hi, Mrs. Brody.
- Selam, Bayan Brody.
Brody, we need to go over your options.
Brody, seçeneklerini gözden geçirmeliyiz.
But I need the truth, Brody.
Ama gerçeği duymam gerek, Brody.
Brody, if this is some more bullshit...
- Brody, bana hâlâ yalan söylüyorsan...
He knows something about Walker's death... and he's covering.
Brody'nin peşindeyim. Walker'ın ölümüyle ilgili bir şeyler biliyor ve bunu gizliyor.
CSI Brody.
Merhaba, ben CSI Brody.
Hey, this is Nicholas Brody.
Ben Nicholas Brody.