English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Brooding

Brooding translate Turkish

356 parallel translation
[Gilmore] 009, there's no time for brooding.
009, kara kara düşünmeye vakit yok.
Awful nuisances. They get to thinking about it. Brooding over it.
Korkunç huzursuzluklar içinde kara kara düşünmeye başlar, sıkıntılar çekerler.
A gigantic mother brooding over her millions of children, good and bad.
Doğa anne onun milyonlarca evladını düşünüyor, iyi ve kötü.
- But the brooding won me over.
- Ama galibiyet kuluçkaya yatırıyor.
All a fellow needs is a bit of distraction. A houseful of beautiful women to keep him from brooding on his woes. Peering too closely into mysteries of his heart, heh.
Bir erkeğim ihtiyaç duyduğu tek şey bir parça eğlence... kara-kara düşünmesini ve kalbinin gizemlerini... anlamaya çalışmasını önleyecek kadın dolu bir ev.
Though everyone welcomed'Ntoni home with great joy... yet inside he was brooding.
Herkes mutluydu fakat başarısı Antonio'yu tatmin etmemişti.
And me brooding all the time about my dear buddies back there... defending the Republic.
Burada bıraktığım, Cumhuriyet'i savunan sevgili dostlarımı... düşünerek efkarlanıyordum.
Instead of brooding, prevent the next incident.
Sonraki suçu önlemek önemli.
We're brooding.
Kuruntu yapıyoruz.
And you've been brooding about it all this time?
Bu zaman boyunca bunu içinde mi tuttun?
He was a wonderful boy, but brooding won't help.
O harika biriydi ancak kara kara düşünmenin bir faydası olmaz.
So you're sitting here brooding?
Demek burada oturup düşüncelere daldın?
You are adventurous, gay, but with a lovers brooding melancholy, and above all, you must show passion!
Maceracı, neşeli ama sevgi dolu, düşünceli bir aşıksın ve her şeyden önce tutkunu göstermelisin!
Andrei, I think it's bad for you, it's wrong to stay down here, year after year, brooding, living the life of a hermit.
Andrey senin burada kalmanın kötü, yanlış olduğunu düşünüyorum. Yıllarca, düşünceli, keşiş hayatı sürmen yanlış.
You were supposed to be huntin', not brooding'.
Senin avlanacağını sanıyordum, arpacık kumrusu gibi düşüneceğini değil.
And lying here day after day brooding about who ever was driving -
Bütün gün burada yatıp, arabayı kullananın kim olduğunu düşünmek...
There'll be no time for brooding here.
Kara-kara düşünmeye vaktimiz yok.
Mark, she'll need some attention to keep her from brooding...
Mark, derin düşüncelere dalmasını önlemek için biraz ilgiye ihtiyacı olacak.
Quit brooding.
O kadar derinlere dalma.
He sits up there by the hour, doing nothing, brooding.
Saatlerce orada oturur, hiçbir şey yapmadan düşünür durur.
They got shot up at the Battle of the Meuse and spent the next 20 years brooding about it.
Meuse savaşında vurulmuşlar... ve sonraki 20 yıl boyunca hep bunu anlatmışlardı.
- You can't still be brooding about that.
- Bunu kafaya takmış olamazsın.
- I'm not brooding.
- Kafaya takma değil.
He would sit in his chair, I in mine, at 5 : 00 every day and we'd have our daiquiris with St. Sebastian brooding above us.
Her gün 5,00'te o kendi sandalyesine, ben de benimkine oturur Aziz Sebastian tepemizde kara kara düşünürken kokteyllerimizi içerdik.
Stop brooding!
Kes artık şunu!
Try to understand him a little instead of brooding over him like a mother hen.
Anne tavuk gibi onun üzerine titremek yerine, onu biraz daha anlamaya çalış.
Actually he sits on a kitchen chair with an old hose wrapped ragged under him. - Do you always be... brooding over your case. - Ow!
Gerçekte bir mutfak sandalyesinde oturuyor.
He's been at it a month, always brooding
Bir aydır onunla uğraşıyordu. Kara kara düşüyordu hep.
I walked, brooding over it, and found myself before his house.
Bunu kara kara düşünerek yürüyordum. ve kendimi onun kapısının önünde buldum.
Eric Fin lander watched the brooding ex-U-boat officer...
Eric Finlander, kalbi buzul karanlıktaki kimliği belirsiz düşmanla beraber...
Eric Fin lander watched the brooding ex-U-boat officer whose heart lay with the unknown enemy in the icy darkness below and said laconically :
Eric Finlander, kalbi buzul karanlıktaki kimliği belirsiz düşmanla beraber olan düşüncelere dalmış eski denizaltı subayını izledi ve dedi ki :
Stop brooding, Shinsuke.
, Shinsuke Kara Kara düşünmeyi bırak.
You'll make yourself sick if you keep brooding on such thoughts.
Bu düşünceler üzerinde derin derin düşünmeye devam edersen hasta olacaksın.
Oh, will you stop brooding?
- Surat asmayı keser misin?
Gentlemen, you two have been brooding - ever since we returned to the ship.
Gemiye döndüğümüzden beri siz ikiniz kara, kara düşünüyorsunuz.
- Brooding, captain? Brooding, Mr. Spock.
- Kara, kara düşünmek, Kaptan?
Captain, I am neither brooding nor sombre.
Kara, kara düşünmüyorum, sıkıntım yok.
The poor man will lie awake brooding about the two of us together.
İkimizi düşüne düşüne gözüne uyku girmez şimdi.
Now, the man who used to have your job got to brooding on it after a time as I expect you will and...
İşinizin eski sahibi olan adam bi süre sonra bunu kara kara dşünmeye başladı... beklediğim gibi...
Brooding down on me like Zeus.
Beni Zeus gibi göz hapsine almıştı.
I walked the streets brooding upon the bitter irony that all I wanted to do for humanity, for life...
İnsanlık için, yaşam için yapmak istediğim acı ironiyi kara kara düşünerek sokakları gezdim.
What do you think, that I'm brooding on my shitty fate?
Ne sanıyorsun? Boktan kaderime ağladığımı mı?
Tell me what you're brooding about.
Düşündüğün neyse açıkça söyle.
He sees sorrow and crying and brooding and withering.
Kederi gözyaşını, dalıp gitmeyi ve yitip gitmeyi görür.
While time spent brooding alone only increases a feeling of separation.
Oysa yalnız başına kara kara düşünmek yalnızca kopukluk hissini arttırır.
That brooding over the past makes her so sad.
# Öyle kara kara geçmişi düşününce çok üzülüyor.
I do when I am brooding about Some worthless man. I have had a few of them, you
Erkeklerin değersiz bir şeyler olduğu sonucuna vardım.
There's no sense in brooding, especially if it doesn't help.
Hele hiçbir işe yaramıyorsa,... uzaklara dalmanın hiç manası yok.
You wouldn't know it from looking at him, when he sits there brooding, not touching a drop of alcohol.
Bir başına ne düşündüğünü ve tek damla alkole el sürmediğinde onun nasıl olduğunu bilemezsin.
You're brooding over something.
Arpacı kumrusu gibi düşünüyorsun.
It's no good brooding.
Dalgınlık hiç iyi bir şey değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]