English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bruv

Bruv translate Turkish

511 parallel translation
- lt worked for you. bruv.
- Senin için işe yaradı.
You look well flushed, bruv.
Çok iyi görünüyorsun kardeşim.
Yes, bruv.
Alo dostum.
I'm in a business meeting, bruv. I'm in a meeting.
Şu anda bir iş görüşmesindeyim dostum.
- Works in a garage, bruv.
- Dostum o tamirhanede çalışıyor.
Go on, bruv.
Devam et, ahbap.
All right, bruv.
Selam abi!
Is that right, bruv?
Öyle mi dersin?
Oi, bruv, this is gonna go off.
Dostum, bu çok ses getirecek.
You know me, bruv.
Beni tanırsın, ahbap.
- Don't answer me back, bruv.
- Bana cevap verme.
Nice to meet you, bruv.
Memnun oldum, kardeşim.
Yes, Jay, what's cooking, bruv?
Evet, Jay, napıyosunuz, kardeşim..?
- So what, which way are we going, bruv?
- Ee, ne tarafa gidiyoruz kardeşim?
But you gotta do this on your own, bruv.
Ama kendi başına halletmelisin bu işi kardeşim.
Bruv... blood, sorry, man.
Vay kardeşim.. : ) Üzgünüm, kanka.
Sorry, bruv.
Üzgünüm, kardeşim.
- No, come on, bruv.
- Hayır, hadi ama, dostum.
Missing the concrete, bruv?
Tutturamadın mı, Bruv?
To be honest, bruv, I don't think you really stand a chance.
Dürüst olmak gerekirse bence hiç şansın yok.
Bruv, I'm sick ofbeans.
Bruv, fasulye yemekten bıktım.
What the fuck are you doing, bruv?
Önüne baksana, birader.
This is my yard, bruv.
Burası benim mekan.
Bruv, just take off your coat.
- Çıkar şu paltoyu işte.
That's how tings go on the street, bruv.
Bu işler böyle döner, kardeş. Anlıyor musun?
- I'm a marksman, bruv.
- Keskin nişancıyım ben.
- Money on the table, bruv.
- Parayı masanın üstüne...
What you gonna do, bruv?
Ne yapacaksın ha?
I got him, bruv.
Yakaladım.
- I'm here, bruv.
- Geldim.
- What you gonna do, bruv?
Hayır. - Ne olacak lan?
- What you talking about her like that, bruv?
- Onun hakkında öyle konuşma.
Haven't forgot about me, have you, bruv?
Beni unutmadın değil mi birader?
No, I don't believe you, bruv.
Hayır, sana inanmıyorum, birader.
I'm scared, bruv.
Korkuyorum birader.
You're the man, Bruv.
Büyüksün kanka.
Sorry, Bruv.
Üzgünüm, ahbap.
Cheers, bruv.
Eyvallah, hacı.
Bruv, what papers are you using?
Kardeş, ne tür kağıt kullanıyorsun?
Raas! Russia's big, bruv!
Rusya kocaman, dostum!
- That's what I'm saying, bruv.
- Ben de onu diyorum ya işte.
- She's fucking up the peace, bruv!
- Kadın huzuru bozuyor, dostum!
I'm gonna sort it out now, bruv.
Bunu hemen çözeceğim, dostum.
- Shake on it, bruv.
Gel anlaşalım dostum.
- What you saying, bruv?
- Ne derdin var, dostum?
- Can't you see I'm playing pool, bruv?
Burada bilardo oynadığımı görmüyor musun, dostum?
Is he fucking mad, bruv?
Deli mi lan bu?
But I did it on the fucking toilet seat, bruv!
Klozet kapağının üzerine sıçtım ama!
- What's this about, bruv?
- Konu nedir, kanka?
I think it's the weed, bruv.
Ot yüzünden sanırım, ahbap.
you gotta learn how to deal with this shit, and move on. Bruv, you... you just gotta learn...
Kardeş, bunun üstesinden gelmeyi...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]