English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Buckles

Buckles translate Turkish

138 parallel translation
And you owe me 2 month's interest on your silver necklace and your buckles.
Ayrıca bana gümüş kolye ve tokadan 2 aylık faiz borcun var.
Ah, there's some buckles.
Ah, kopçaları varmış.
You'll have a red velvet coat with silver buckles on your shoes.
Senin de kırmızı kadifeden bir palton, gümüş tokalı ayakkabıların olacak.
Loved by that milksop with buckles on his shoes!
Ayakkabısı tokalı bir korkak tarafından sevilmek!
How many buckles have you turned out this week?
Bu hafta kaç kemer tokası imâl ettin?
The army's gotta have buckles.
Ordunun tokaya ihtiyacı var.
A new baby, 200 gross of buckles, unlimited petrol, and all the whiskey you want.
Yeni bir bebek, 24000 toka, sınırsız benzin ve viski, senin tüm istediğin.
Like making belt buckles, or running a drill press?
Kemer tokaları yapmak ya da matkapla çalışmak gibi mi?
Silver buckles for my shoes
Ayakkabılarıma gümüş toka
Not counting mortars, machine guns, rifles... pistols, telescopes, belt buckles, GI socks.
Havanlar, makineli tüfekler ve tabancalar hariç dürbünler, palaskalar, piyade çorapları.
On your belt buckles... turn!
Yüz üstü geri dön!
Rings and buckles and bells and bows
Yoktur, böyle çalışmanın bir eşi
My pal Bragger's got a raincoat with a lot of metal buckles
Arkadaşım Bragger'in metal tokaları olan bir yağmurluğu var.
I like the belt buckles.
Tokaları severim.
The buckles were made of empire silver instead of brass.
Düğmeleri pirinç değil gümüşten.
The mind buckles... the head aches...
Zihin boyun eğer baş ağrır.
And faced with the real thing, Carla buckles.
Ve esas olayla karşılaşınca Carla afallıyor.
Look at them buckles.
Kopçalara bak.
What about the buckles?
Kopçalar ne oluyor?
Mrs. Buckles is just gonna go blow her stack again.
Bayan Buckles yine çok sinirlenecek.
What do you say we go and forget about Mrs. Buckles?
Sinemaya gidip Bayan Buckles konusunu unutmamıza ne dersin?
Remember when all you had to do was a few buckles?
Sadece bir kaç kopça takmanın gerektiği zamanları hatırlıyor musun?
Thank you, Buckles.
Teşekkürler, Buckles.
L - buckles givin'you trouble?
L şeklindeki kopçaları halledebildin mi?
Still like the gold buckles on me shoes.
Ayakkabıları mı beğendin mi söyle bakalım?
The buckles on me shoes?
Ayakkabımdaki tokaya bak.
I mean, he had the buckles on his shoes and he had them real horrible teeth, and they were all rotten and everything, and, uh, oh...
... ayakkabısı tokalıydı ve bütün dişleri çürümüştü. Ve bence dişlerini hiç fırçalamıyor.
And I bet he had little gold buckles on his little black shoes. Yeah!
Bahse girerim ayakkabılarının üzerinde küçük altın kopçalar da vardı.
We'll put buckles on it.
Üzerine tokalar koyarız.
Take something and smack it into the ice until it buckles.
Bir şey ile buza vur ve, kırılmasını bekle.
- Belt buckles that I made.
- Sahi mi? Kemer tokası yaptım.
My shoe buckles are all I have.
Tüm varlığım ayakkabı tokalarım.
I, I sold him some talcamite swords and belt buckles.
Ben, ben, ben ona biraz... talcamite kılıçlar ve kemer tokaları sattım.
Anyway, the swords and belt buckles melted.
- Herneyse, kılıçlar ve kemer tokaları eridi.
One is violet with red and yellow buckles.
Biri menekşe rengi, sarı-kırmızı tokası var.
By belt buckles?
-... kemer tokalarıyla mı?
- This is Detective Buckles.
- Bu Detektif Buckles.
Dad said he would get a job soon... and buy her dresses of silk and shoes with silver buckles.
"Çok yakında bir iş bulacağım ve Margaret'e ipek elbiseler gümüş tokalı ayakkabılar alacağım." demişti babam.
And then they make animated specials with the maize and the big, big belt buckles.
Sonra animasyon filmler yaparlar. Labirentli, kocaman kemer tokalı.
-... little buckles on their shoes.
-... küçük tokalı ayakkabıları vardır.
- There's a couple of belt buckles I recognize.
- Bu kemer toklarını tanıyorum.
Buckles.
Tokalı.
I think the ship comes down, hits that mountainside bow first, buckles and then flops down.
Bence gemi yere ilk çarptığında, sıkışıtı ve sonra da tamamen fırladı.
I estimate 3.7 minutes until this drift buckles.
Yaklaşık 3.7 dakika sonra koloni alanı yıkılacak.
But what drove this nation, whose soldiers massacred women and children, razed towns to the ground, shot priests, yet engraved on their belt buckles, "Gott Mit Uns" - "God is with us"?
Ama bu ulusu, bu acimazsizliga sevk eden neydi? Askerleri, kadinlari ve çocuklari katledip, kasabalari yikiyor rahipleri vuruyorlardi. Üstelik kemer tokalarinda "Tanri bizimle" gravürü vardi.
Unless we had metal belt buckles, then we'd stick to her.
Metal kemal tokaları takmıyorsak eğer. O zaman ona yapışırız.
Take your time, do your buckles.
Acele etme. Kopçanı al.
Tortured senior can't keep up the hometown hero act in buckles?
Azaplı öğrenci, ne kasaba kahramanlığını ne de uçkurunu yürütemiyor.
Buckles.
O bendim.
My belt buckles.
Kemer tokalarımdan biri.
At the request of the patient, you'll relinquish any sharp objects such as :'nail files, pencils, pens, safety pins, bobby pins, your necklace, matches, lighters, belts, belt buckles,
Hastanın isteği üzerine bazı kesici aletleri bırakacaksınız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]