English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bulb

Bulb translate Turkish

941 parallel translation
And then it just- - the light bulb went off.
Sonra ampulüm yandı tabii.
And as it freezes it forms this bulb, it's like squeezing toothpaste out and piling it up on top of one another.
Ve donarken bu ampul şeklini alıyor tıpkı bir diş macununu sıkıp, birbiri üzerine yığmak gibi.
Every single light bulb
Her bir ampul
The electric light bulb enters the farmers house
Elektrik ampulü çiftçinin evine girdi..
By artificially slowing the heart, we can see the contractions of the auricle, the ventricle and the bulb of the aorta.
Suni olarak nabzını yavaşlatırken, kulakçıkların, karıncık ve ana atardamarın haznelerinin kasılmasını görebiliriz.
Oh, and, Steve, on the fourth floor in the broom closet, a bulb has been burning for several days.
Ha Steve, dördüncü katta temizlik malzemesi dolabında birkaç gündür bir ampul açık kalmış.
Have you seen a light bulb burn out?
Patlayan bir ampul gördünüz mü?
Put it over the light bulb.
Ampulun üzerine takar mısınız lütfen?
I can't stand a naked light bulb any more than I can a rude remark... or a vulgar action.
Kaba bir ifade veya davranışa dayanamadığım gibi,.. ... çıplak bir ampule de tahammül edemem.
You come here and sprinkle the place with powder and you spray perfume... and stick a paper lantern over the light bulb.
Buraya geldin ve eve pudra serptin, parfüm püskürttün lambaya fener taktın ve ev Mısır'a döndü!
This bulb must be burned out, sir.
Ampul yanmış galiba efendim.
You'll burn the bulb out.
Ampulü yanacak.
Only an electric bulb, perhaps, but for the next four weeks... that will be our sun, our moon, our stars.
Sıradan bir elektrik ampulü belki, ama önümüzdeki dört hafta o bizim güneşimiz, ayımız, yıldızımız olacak.
A bulb for the toilet.
Tuvalet için bir ampul.
Now you see, this light bulb hangs right over the bathtub.
Gördüğünüz gibi, ampul tam olarak küvetin üstünde duruyor.
I'll leave this door open while I put in a new bulb.
Ben ampulü takana kadar bu kapı açık dursun.
I need a new bulb for my taillight.
Hayır. Arka lambam için yeni bir ampüle ihtiyacım var.
Just give me the bulb.
Bana sadece ampulü ver.
Maybe the bulb's no good.
Belki lamba bozuk.
Take a look at this bulb and tell me what you think.
Şu lambaya bir bak ve bana ne düşündüğünü söyle.
'Cause there's no bulb any more.
Çünkü ampul kalmadı içinde!
Just like an electric light bulb.
Elektrik ampulü gibi.
I do hate to see an unshaded light bulb dangling from the ceiling like that.
Tavanda sallanan çıplak ampul görmekten nefret ediyorum.
Maybe it's the bulb.
Belki ampulden.
Did you put the extra-strong bulb in it?
Ekstra güçlü ampulü de taktın mı?
If one small piece of apparatus fails, a little bulb illuminates and tells me precisely where the fault is.
Cihazın küçük bir parçası aksarsa, küçük bir ampul yanarak bana hatanın tam olarak nerede olduğunu söyler.
It's like flying inside a light bulb.
Ampulün içinde uçuyor gibiyim.
Remember when we used to put a red light bulb behind the logs and pretend this was a bearskin rug?
Hatırlıyor musun, kütüklerin arasına kırmızı ampül koyardık. - Bunun da ayı postu olduğunu hayal ederdik.
- Give us a bulb.
- Bir ampul ver.
Watch the light bulb.
Ampule dikkat et.
A long wire will connect the button to a red bulb that Bertrand will set up in our room.
Elektrik anahtarı, kabloyla kırmızı bir lambaya bağlı olacak. Bertrand, lambayı bizim odamıza asacak.
When Fantomas shows up, you press the button, the bulb lights up and...
Fantomas geldiğinde, anahtara basacaksınız ve... Kırmızı lamba yanıyor!
It even holds a light bulb.
Bir ampul bile yakıyor.
He couldn't mastermind a light bulb out of a socket!
Adam bir fincan kahve bile yapamaz!
- Bulb type?
- Ampullü mü?
For example, in awhile, when you go back to, I don't know, back to making light-bulb filaments... back to fixing bicycle handlebars... for a dollar a day, demand the union rate!
Örneğin, bir süre sonra günde bir dolar için tekrar şeye döndüğünüzde, ne bileyim ampul telleri yapmaya ya da bisiklet gidonlarını tamir etmeye döndüğünüzde sendika ücretini talep edin!
Well, I was, uh, wondering about that burnt-out bulb...
- Ben, o yanmış ampulü merak ediyordum... - Oh.
No. Uh, this is a hundred-watt bulb. Hundred watt?
- Bu ampül 100 watt... 100 watt?
Uh... why is that bulb dirt and dust-free?
- Oh... - Neden bu ampülde hiç kir ve toz yok?
That bulb is clean as a whistle.
- Ampul bir düdük kadar temiz
If the bulb is clean, it's because servants cleaned it.
- Ampulü hizmetçiler temizledi, çünkü bu onların işi.
They cleaned a burnt-out bulb.
- Onlar yanmış bir ampulü mü temizlediler.
I just wanted to return your bulb.
- Ben sadece ampulünüzü geri vermek istedim.
That is a multicolored cattle ya bulb from Brazil.
O Birezilyadan gelen çok renkli bir çiçek soğanı.
The minute Williams drops through that trap door you lift your pants leg and squeeze the bulb. Clever?
Williams'ın altındaki kapak açıldığında cebindeki pompayı sıkıp, fotoyu çekiyorsun.
You removed the bulb on the phone in the living room... so that the line wouldn't light up. Because if 6901 lit up... the people there would know that you were talking from the phone in the study.
Bilmeni isterim ki, dostum, bu süreci özellikle kendi üzerime aldım ki, herhangi bir hata olmasın.
As it cooks, remove any excess fat from the top and sides of the pan with a spoon or bulb baster.
Yemek pişerken fazlalık yağları tavanın üstü ve kenarından kaşık veya damlalıkla temizleyin.
Needs a new bulb.
Yeni bir ampul lazım.
I put on soft music and my red light bulb.
Hafif bir müzik, kırmızı bir lamba...
Without them, you are a walking light bulb waiting to be screwed.
Bunlar olmadan senden faydalanmaları an meselesi.
Have the bulb replaced.
Işığı aç.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]