English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Bulldozer

Bulldozer translate Turkish

217 parallel translation
Need a bulldozer.
Buldozere ihtiyacın olacak.
For sanitary reasons a British bulldozer had to bury the bodies as quickly as possible.
Sıhhi nedenlerle İngiliz buldozerleri cesetleri....... mümkün olduğu kadar çabuk gömmek zorundaydı.
He's a pretty good man with a bulldozer.
Buldozerin başında iyi çalışıyordu.
Did you think you were a bulldozer?
- Bisikletim size fazla geldi öyle mi?
I rent this place from a bulldozer driver.
Burayı bir dozer şoföründen kiraladım.
He found out his wife was banging her psychiatrist and a bulldozer knocked over his house.
Karısının psikiyatristiyle yattığını öğrendi aynı gün evinin üzerinden buldozer geçti.
There's so much dirt it'd take a bulldozer to dig it out.
O kadar kirlisin ki şeyini kazıp çıkarmak için buldozer lazım.
Well, um... actually, the only way we do it is we get a bulldozer and we trim this edge down here and we drive through.
Aslında bunu yapmanın tek yolu, bir buldozer alıp bu kenarı düzleyip, üzerinden geçmektir.
The bulldozer did a nice job.
Dozer iyi iş çıkardı.
This guy is a regular bulldozer.
Adam resmen dozer gibi!
Bring up the bulldozer.
Buldozeri getirin.
It's not my fault Mr. Sandman is not a bulldozer like you.
Bu benim hatam değil Mr. Sandman, senin gibi bir buldozer olmamam.
- Bring a bulldozer!
- Bir buldozer getir!
Mr Dent... have you any idea how much damage this bulldozer would suffer if I were to let it run over you?
Bay Dent... eğer bu dozer üzerinizden geçse, ne kadar zarar görür, biliyor musunuz?
Well, I've just got this bulldozer to lie in front of, or it'll knock my house down, but otherwise... no, not especially.
Önünde yatmam gereken bu dozer var, yoksa evimi yıkacak. Bunun dışında pek meşgul sayılmam. Niye sordun?
- In front of the bulldozer?
Dozerin önüne?
You would use a bulldozer to find a china cup.
Bir Çin kasesi bulmak için buldozer kullanırdın.
We gonna need a bulldozer to clean this up
Burayı temizlemek için bir buldozere ihtiyacımız var
A bulldozer can't get up here, someone has to dig him out.
Buldozer buraya gelemez. Birilerinin onu çıkarması gerek.
Get that bulldozer out of the way!
Şu buldozeri yoldan çek!
Materializing in a bulldozer, huh?
Bir buldozerde şekil değiştirmek ha?
The roots of the trees aren't very deep so the bulldozer just push them down. I'm scared.
Ağaçların kökleri çok yüzlek buldozerlerle kolayca devriliyorlar.
There's a possibility that the bulldozer broke through the landfill. Who knows what poisonous gases escaped?
Kim bilir, belki de Buldozer yeri kazarken derin çukur açtı oradan çıkan gaz onları iblise dönüştürdü.
Did you smile when the bulldozer ran over the body? Did you?
Buldozer zenci çocuğun cesedini çiğnerken gülümsedin mi?
A bulldozer, Richard.
Bir buldozer, Richard.
That's like bench-pressing a bulldozer!
Bu, ezer geçer buldozer gibi!
Maybe a rake... or a bulldozer.
Belki bir tırmık... ya da buldozer.
You'll roll over him like a bulldozer.
Buldozer sanacak.
An Italian bulldozer.
Bir İtalyan buldozeri.
- But we can't all fit on the bulldozer.
- Ama hepimiz dozere sığmayız.
I buried potatoes and cabbages with a bulldozer.
Tonlarca patates ve lahanayı toprağa gömdüm.
But his bulldozer is now in a long slow grind to the sea.
Buldozeri ise ; denize açılan, uzun ve monoton bir yolculukla karşı karşıya.
Not everyone's Gorilla, ascendant Bulldozer.
Herkes Goril burcu, yükseleni de Buldozer değil.
You're into everything... nosing about like a bulldozer with your big boobs.
Her şeyime burnunu sokuyorsun, koca memelerinle buldozer gibi üstüme üstüme geliyorsun.
You show up all of a sudden, at 8 : 00 in the morning you walk in here like a goddamned bulldozer.
Sabahın sekizinde karşıma dikilip buldozer gibi ortalığı talan ettin.
The groundbreaking is in a couple of hours. A squirming shoe salesman under a bulldozer will not look good in the papers.
Birkaç saat içinde yere çukur açmaya başlayacaklar ve bir buldozerin altında kıvranan bir ayakkabı satıcısı gazetelerde hoş durmaz.
That Karl's strong enough to lift a bulldozer.
Hayır. Karl bir buldozeri bile kaldırabilir.
I had to go rent the bulldozer.
Buldozeri kiraladım.
- He took a bulldozer, okay?
- Buldozerle gitti, tamam mı?
Said he'd have solved it 20 years ago... if he'd had a court order and a bulldozer.
Bir buldozer ve mahkeme emri verseler konuyu 20 yıl önce çözmüş olacağını söyledi.
You are just a bulldozer.
Sen bir buldozersin.
Tomorrow morning, I'll give them the keys and the bulldozer will start working.
Yarın sabah, anahtarları teslim edeceğim ve buldozerler işe girişecek.
So this is the corporate bulldozer trying to push you off the map?
Bu ne sürpriz. Demek sizi haritadan silmeye çalışan yıkıcı şirket buymuş.
It's a bulldozer.
Buldozer.
A sodding bulldozer lost?
Buldozer mi kaybolmuş?
A large bulldozer will be making a guest appearance for about... four days... long enough to completely demolish this... relic of the long-forgotten past.
Büyük bir buldozer ziyaretimize gelip... şöyle dört gün gibi... yeterli bir süre içinde... çoktan unutulmuş bir geçmişin şu yadigarını yerle bir edecek.
A bulldozer?
Buldozer?
You hit my car with a bulldozer, Bill?
Arabama bir buldozerle mi çarptın Bill?
- A damn bulldozer?
- Kahrolası bir buldozer mi?
Bulldozer!
Buldozer!
You were acting too smart in front of the bulldozer.
Belgeler nerde söyle bana!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]